Sümeyye YAĞCI
Fotoğraf: Hande Nur OCAK
Yaşlılık, yaşamın ilerleyen döneminde fiziksel ve ruhsal değişimlerin görüldüğü bir evre olarak tanımlanıyor. Yaşamın bu evresinin doğru anlaşılabilmesi ve bilimsel açıdan da katkı sağlanabilmesi için yapılan akademik araştırmalar üzerine Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Şentürk görüşlerini paylaştı.
Yaşlılık, Çocukluk ve Gençlik Dönemlerinin Yansımasıdır
Doç. Dr. Şentürk, yaşlılık dönemi hakkında yapılan araştırmalara değinerek “Yaşlılık araştırmaları bu dönemi anlayabilmek ve kaliteli hale getirmek amacıyla yapılır. Araştırmalar gerçekleştirilirken uzmanlar genellikle bireylerin sadece yaşlılık dönemlerine odaklanıyorlar. Halbuki yaşlılık dönemi yaşanılan hayatın bütününün bir sonucudur. Yaşlanma bir süreçtir. Unutulmamalıdır ki yaşlılık deneyimlerimizin temelleri bir birikimin sonucu oluşur. Hobileriniz, ilgileriniz, kurduğunuz sosyal ilişkiler, mesleğiniz yani bütün arka planınız yaşlılık döneminizi nasıl yaşayacağınızı belirler. Kısaca yaşlılık, çocukluk ve gençlik dönemlerinin bir yansımasıdır.“ dedi.
‘Yaşam Seyri Perspektifi’ Hayatı Bir Bütün Olarak İnceliyor
Yaşlılık dönemi içerisinde bulunan bireylerin yaşam biçimini belirleyen faktörlerin bu alanda yeni kavramları ortaya çıkardığını söyleyen Doç. Dr. Şentürk, “Yeni yapılan çalışmalarda yaşlılık konusunda odak nokta sadece belli bir kesim olan yaşlılar değil. Yaşlılık, bireyin geçmişinin devamı niteliğinde olduğu için yaşlanmakta olan bireyleri de kapsamaktadır. Bu sebeple geniş bir araştırma alanına sahiptir. Bu çerçeve içerisinde gerçekleştirilen çalışmalar ‘Yaşam Seyri Perspektifi’ terimi olarak adlandırılıyor.” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Şentürk, bu perspektifte, her bireyin farklı yaşam birikimine sahip olmasından dolayı farklı yaşlanma deneyimleri de yaşayacağının kabul edildiğini belirtti. Bu sebeple bireylerin yaşamlarının bir bütün olarak incelenmesi ve devam eden süreçte yaşlılık dönemi çalışmalarının yapılmasının daha doğru olabileceğini vurguladı.
Günümüz ve Geleceğin Yaşlıları Arasında Nasıl Bir Fark Olacak?
Doç. Dr. Şentürk, Yaşam Seyri Perspektifi olarak isimlendirilen çalışmaların amacının, “Bireyi sosyolojik, ekonomik vb. her açıdan gelişmeye, değişmeye karşı hazır hale getirmek ve kişinin yaşam boyu öğrenme yapısını aktif tutmaya çalışmak” olduğunu söyledi. Araştırmalara göre günümüzün ve geleceğin yaşlılarının birçok açıdan farklı olacağını bu nedenle günümüz yaşlıları için yapılacak çalışmaların iyi planlanmasının gerekli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Şentürk bu konuda şu örnekleri verdi: “İlk olarak kentte ve kırsalda yaşayanların farklı yaşlanma deneyimleri olur. Hayatı boyunca kentte yaşamış bireyler, gelecekte kentli yaşam zihniyetine sahip yaşlılar olacaklar. Bu açıdan yaşlılar kentli yaşam zihniyetinin sosyal, kültürel vb. getirilerini daha çok deneyimlemek isteyecekler. Hatta şunu da eklemeliyim ki bugünün yaşlıları geleceğimizin yaşlılarına göre, kent yaşamına dair kültürel formasyonları daha az olduğu için yaşamlarını fazlasıyla sıradan yaşıyorlar, kenti keşfetmiyorlar. Bu yaşama dair durumların toplumsal koşullar ve bireyin kendi yaşam seyrinin etkisi sonucunda oluştuğunu söyleyebiliriz.”
“Yaşlılık Ekonomisi” Ekonomiyi Canlandırıyor
Doç. Dr. Şentürk, yaşlılık araştırmalarının inceleme konularından olan yaşlılık ekonomisi hakkında “Günümüzde yaşlı nüfus oranının artışıyla birlikte yeni bir hizmet alanı oluştu. Biz bu alana ‘Yaşlılık Ekonomisi’ diyoruz. Bu sistemde yaşlı bireyler tüketici aynı zamanda hedef kitle rolündeler. Bu nedenle yaşlılar pazar ekonomisinin kitlesi içerisinde önemli bir konuma sahipler. Bu kavramın tek avantajı ise ticari açıdan ekonomik canlanmaya katkısı olmasıdır.” dedi.