Esra MUTLU
Bitkilerle tedavi anlamına gelen “fitoterapi”, günümüzde özellikle televizyonda karşımıza çıkan bitkisel ürünlerle karıştırılıyor. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Afife Mat, fitoterapiye dair bilgi verdi ve uyarılarda bulundu.
Tıbbi bitkileri inceleyen bilim dalı Farmakognozi’nin çalışma konuları arasında yer alan ve bitkilerle tedavi anlamına gelen fitoterapi, yüzyıllar boyunca geleneksel olarak bitki kısımları kullanılarak yapılmışsa da günümüzde çağdaş bilim uygulamaları ışığında “çağdaş fitoterapi”ye dönüştü.
Bitkilerin tedavi amaçlı kullanımının insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten Prof. Dr. Mat, “İnsanlar binlerce yıldır doğanın sunduğu kaynaklardan çeşitli şekillerde yararlanmaktadır. Bitkilerin çeşitli etkileri, yararları veya zararları ilk insanlar tarafından gözlemler ve deneyimler sonucu keşfedilmiştir. Bitkilerden gıda olarak yararlanmaya başlayan insanlar zamanla zehirli bitkileri tanımışlar ve etkilerini keşfetmişler ve hastalıkların tedavisinde yararlanmaya başlamışlar” diyerek bu bilgilerin nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar geldiğini söyledi.
1951-1960 yıllarında Ralph S. Solecki’nin Hakkâri’nin 40 km güneyinde bulunan Shanidar mağarasında yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan 50 bin yıl öncesine ait ilk Neanderthal insanına ait mezarın bitkilerin kullanılışına dair en eski kanıtı oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Mat, “Bu mezarda insan iskeletinin yanında bulunan çiçek demetleri ve bitki parçaları üzerinde yapılan polen analizleri sonucunda bu bitkisel materyalin halen bu bölgede tıbbi amaçla kullanılan bitkilere ait olduğu saptanmıştır” dedi.
Bitkisel İlaçlara Dikkat
Bitkisel ilaçlar konusunda halk arasında kalıplaşmış yargıların bulunduğunu belirten Prof. Dr. Mat, “Bitkisel ilaçlar konusunda halk arasındaki ‘doğal olduğuna göre zararsızdır’, ‘doğaldır, bitkiseldir, zararsızdır’, ‘tamamen doğaldır, hiçbir kimyasal bileşik içermez’ gibi birtakım yanlış inanışlar, hataları körüklemektedir. Medyada abartılı ve yanlış tanıtımlar halk sağlığı için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı tarafından 1985 yılında yayınlanan 5777 sayılı Aktarlar, Baharatçılar ve Benzeri Dükkânlar ile ilgili Genelge’ye göre, “Aktarların değişik hastalıklara karşı bitki, bitkisel karışım, bitkisel ürün tavsiye etmesi ve hazırlanması yasaktır” ifadeler kullanılmıştır. Prof. Dr. Mat, buna rağmen hiçbir eğitimi olmayan aktarların her hastalığa karşı karışımlar hazırlayarak sattığını ve bu konuda eğitim almış eczacının hekim reçetesi yoksa eczanesinin laboratuvarında bitkisel karışım hazırlamasının yasak olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Mat, “Hastalıkların teşhisi ve tedavisi hekimin görevidir ama tedavide kullanılan ilaçtan sorumlu olan kişi eczacıdır. Dolayısıyla bitkisel ilaçlar ve fitoterapi konusunda hekime ve halka danışmanlık yapabilecek ve yönlendirecek bilgiye sahip tek kişi eczacıdır” şeklinde konuştu.
Doğru Kullanılırsa Bitkiler Tedavi Edici
Tıbbi bitkilerin değişik farmakolojik etkiye sahip çeşitli kimyasal bileşikler içerdiğini belirten Prof. Dr. Mat, “Tedavide etkili olabilmesi için her şeyden önce doğru bitki türünün toplanmış olması gerekir. Örneğin aktarlarda satılan papatya her zaman tıbbi papatya değildir. Halk arasında papatya diye isimlendirilen farklı bitki türleri vardır, bunların içinde sadece Matricaria recutita bitkisi tıbbi papatyadır” dedi.
Diğer taraftan bitkilerin toplanma zamanı, kurutma yöntemi, saklama koşulları gibi faktörler de bitkinin kalitesini ve aktivitesini etkiliyor. Tıbbi bitkilerin her şeyden önce hijyenik koşullarda satılması gerekiyor. Prof. Dr. Mat, “Ayrıca binlerce yıldır geleneksel olarak kullanılan bitkiler ancak doğru bitki, doğru kişide, doğru şekilde ve doğru dozda kullanılırsa etkilidir” uyarısında bulundu.