Bilişim teknolojileri ile endüstrinin bir araya gelmesi olarak tanımlanan Endüstri 4.0, üretimin insana dayalı kas gücünden çıktığı ve yerine siber fiziksel sistemlerin geldiği bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sayım Yorğun, Türkiye için Endüstri 4.0’ın önemli bir imkân olduğunu ve bunu yakalamamız gerektiğini söyledi.
Sanal Ortamın Egemen Olduğu Bir Dönem
Ağırlıklı olarak Türkiye’nin üçüncü sanayi devrimi içerisinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yorğun, dördüncü sanayi devrimi dendiğinde aklımıza siber fiziksel sistemlerin gelmesi gerektiğini belirtti. Nesnelerin ve hizmetlerin interneti denilen bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu belirten Prof. Dr. Yorğun, “Artık modüler akıllı fabrikalardan, siber fiziksel sistemlerden, nesnelerin birbirleriyle ve insanlarla iletişime geçtiği bir dönemden bahsediyoruz. Aklınıza gelebilecek bütün internet ağlı iletişim sistemlerinden bahsediyoruz” diyerek sanal ortamın neredeyse egemen olduğu bir döneme gittiğimizi vurguladı.
“Çin Adeta Almanya ile Yarışıyor”
Endüstri 4.0 kavramının ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda gündeme getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Yorğun, “İki ülke bu dönemin çok farkında. Biri bunun öncülüğünü yapan Almanya, diğeri ise Çin. Çin adeta Almanya ile yarışıyor ve zorlayacak düzeyde yarışta var oluyor diyebiliriz” dedi. Diğer ülkelerin durumunu ise üçe ayırdığını dile getiren Prof. Dr. Yorğun, bu ülkeleri şöyle sıraladı: “Endüstri 4.0’ın ortaya çıkaracağı değişimin etkilerinin farkında olmayan ülkeler. Farkında olup izleyen, bekle gör politikası uygulayan veya anlamaya çalışan ülkeler. Üçüncüsü ise farkına varıp nasıl adapte oluruz diye hazırlık yapan ve mücadele etmeye çalışan ülkeler.”
Türkiye’de Endüstri 4.0 İçin Yaratıcı Bir Eğitim Şart
Türkiye’de endüstriyi geliştirmek için önce eğitimden başlanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yorğun, “Eğitimin her alanında bu meselenin öğretilmesi ve konuşuluyor olması lazım. Bu gelişmelerin takip ediliyor olması lazım ve adapte olabilmek için gerekli alt yapıların oluşması lazım” diyerek bazı kesimlerin bu gelişmelerin farkında olduğunu ama Türkiye’nin çözülmesi gereken sorunlarının da var olduğunu dile getirdi. “Türkiye bir yönüyle tarım ülkesi, bir yönüyle sanayi ülkesi ve az bir yönüyle de Endüstri 4.0 meselelerini tartışan bir sürece ancak ulaşabildi” diyen Prof. Dr. Yorğun, sanayide yaşadığımız geri kalmayı Endüstri 4.0 döneminde de yaşamamak için konuşmanın ötesine geçip icraata başlamak gerektiğine dikkat çekti. Endüstri 4.0’ın en önemli kaynağının bilgi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yorğun, gençlerin yaratıcı bir zihinle yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Yeni Nesillerin Üretime Odaklanması Gerek”
Dünyanın en büyük 10 ekonomisinin içinde yer almamız için yeni nesillerin üretime odaklanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yorğun, “Biz makamı ve unvanı seven bir toplumuz. Bütün çabamız makam sahibi olmak, unvan sahibi olmak. Ama bir gün yeni nesiller üretime odaklanırlarsa önümüzün parlak olduğunu düşünenlerdenim” diyerek üretim, vasıf ve adalet odaklı bir yapı oluşturmanın önemine dikkat çekti.
Endüstri 4.0 Türkiye İçin Önemli Bir İmkân
Küresel rekabet içerisinde yer almak istiyorsak Endüstri 4.0’ı yakalamamız gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yorğun, Türkiye’nin sanayi toplumu düzeninde ucuz emekle ön plana çıktığını ve ucuz iş gücüne dayalı üretimle rekabet avantajımızın hızla aşağı doğru indiğini belirtti. “Endüstri 4.0 ile fiziksel emeğe duyulan ihtiyaç azalıyor. İş gücü kaynağını biz bu güne kadar fiziksel olarak kullandık. Ama bizim birer beynimiz var. O nedenle bizim bir an önce beyin gücümüzü, beyin terimizi akıtmamız lazım” diyen Prof. Dr. Yorğun, Türkiye’nin Endüstri 4.0’da rekabet arayışına girerse yaklaşık %4-%5’lik bir büyüme yakalayacağını ve bunun Türkiye için önemli bir imkân olduğunu söyledi.