Haber: Aleyna Ulusoy – Mithat Çopur
İstanbul Boğazı, İstanbul tarihi boyunca gerek küçük ölçekli balıkçılığa gerekse endüstriyel balıkçılığa ev sahipliği yaptı. Türkiye’deki ticari balıkçı teknelerinin toplamına bakıldığında yüzde 89,6’sı taka, küçük ölçekli balıkçı tekneleri.
Balık çeşitliliği açısından akvaryum niteliğinde olan İstanbul Boğazı, son zamanlarda müsilaj ve şiddetli lodos etkisiyle büyük kayıplar ve hasarlar yaşadı. Bunlardan kuşkusuz en büyük kaybı yaşayanlardan biri de küçük ölçekli balıkçılar oldu. Bunun yanında, insanın doğaya olumsuz etkilerinden biri olan hobi balıkçılığı, hem Boğaz’daki canlıların yanlış avlanılmasına hem de balıkçıların zarar görmesine neden oluyor.
Kendisini “İstanbul Boğaz Balıkçısı” olarak tanıtan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen balıkçı ile; küçük ölçekli balıkçıların yaşadığı zorlukları ve balıkçılığı konuştuk. Sorularımıza tecrübelerine dayanarak cevap veren İstanbul Boğaz Balıkçısı, balıklar ve balıkçılık hakkında bilgi verdi.
Balıkçıların bir günü genel olarak nasıl geçer?
Balıkçılar doğanın organik bir parçası olması sebebiyle geçireceği gün de, hava şartlarına ve balık avcılığı dönemlerine bağlıdır. Örneğin denize çıkılamayacak kadar esen günlerde karada ağ ve tekne onarım, bakım işleri ile uğraşır. Hava şartları uygunsa zaten denizde martı gibi gezinir, ekmeğini arar. Bu sürecin dışında kalan zamanı, çok az vakit ayırabildiği ailesi ile geçirmeye çalışır. Genel olarak yukarıda bahsettiklerim, huzur içinde gerçekleşir. Balıkçılık ve deniz, insana huzur verir.
Küçük balıkçıların yıllar içinde yaşadığı değişim ve karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Küçük ölçekli balıkçılar, Anadolu ve Rumeli kıyılarında yüzyıllardır varlıklarını sürdürüyorlar. Eski tarihi kaynaklara da bakıldığında bizleri görürsünüz. Değişim oldu mu, evet oldu. Dünyanın yaşadığı genel değişime göre bizler aslında çok da değişmedik. Bin yıl önce de küçük ölçekli balıkçılar olta ile avlanıyordu, 200 yıl önce de günümüzde de. Balıkçılıktaki değişim, endüstriyel balıkçılıkta yaşandı. Teknolojik ve mekanik değişim yaşadılar. Bu durum, denizlerimize çok büyük zararlar verdi. Küçük ölçekli balıkçılığın çok yavaş yaşadığı ya da yaşayamadığı teknolojik değişim, mesleğin aslında zor icra edilmesine sebep oluyor. Ama hiçbir balıkçı bu durumdan şikayetçi değil, çünkü, bu meslekte cefa işin romantik yanı.
Küçük ölçekli balıkçılığı, ekonomik olarak sürdürülebilir bir meslek olarak değerlendirir misiniz?
Küçük ölçekli balıkçılık, tabii ki de sürdürülebilir bir meslek. Zaten bu meslek üniversitelerde öğrenilebilen bir meslek değil, atalardan çocuklara aktarılan bir meslek. Yakalananın kurtulamadığı bir hastalık gibi. Ekonomik boyutu farklı bir durum ve sadece ülkemize özgü sıkıntıları olan bir meslek. Avrupa ülkelerine gittiğinizde bu meslek grubu kültürel bir miras olarak kabul edilir ve devletler tarafından ekonomik olarak korunur. Örneğin İskandinav ülkelerinde hiçbir küçük ölçekli balıkçı ekonomik kaygı yaşamaz. Çünkü geçinmeleri için desteklenirler. Türkiye’nin bu meslek grubu ile algı sıkıntısı var. Aslında doğru kararlar verilse bu ülkedeki 12 bin kadar küçük ölçekli balıkçı sadece sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmaz aynı zamanda ciddi paralar kazanabilirler.
Bu hafta yaşanan şiddetli fırtınanın balıkçılar üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
Limanlarda ciddi ekonomik kayıplar yaşandı ama bu hiçbir zaman çatısı uçan evler ya da rüzgardan iniş yapamayan uçaklar kadar gündem olamadı. Örneğin 100 bin TL’lik teknesi batan bir balıkçı toplumun geneli için çok önemli değil ancak tekne balıkçının her şeyidir. Aynı zamanda karadaki malzemeleri fırtına ile kaybolan binlerce balıkçımız var. Ancak bu kayıpları tedarik edecek bir yapı göremiyorum.
Marmara denizinde geçtiğimiz yaz gerçekleşen müsilaj hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Şu an durum nedir?
Müsilaj sadece bizim av araçlarımızın çalışmasını değil aynı zamanda avlanabilen kısıtlı miktardaki balıkların satışını da olumsuz etkiledi. Müsilajın tek kaybedeni balıkçılar olmuştur. Müsilaj şu anda sessizce tekrardan oluşmak için zaman bekliyor. Mart, Nisan aylarında tekrar gündeme gelecektir. Çünkü Marmara Denizi’ne atılan atıklar engellenmiş değil. Zaten temizleme yapılarak temizlenecek bir şey de değil.
Hobi balıkçılığı yapıp, bilinçsiz bir şekilde avlanan bir grup var mı? Bu grubun size ve balıklara negatif yönde ne gibi etkileri var?
Bu soru çok kıymetli. Türkiye’de yönetilemeyen ve denetlenmeyen amatörce yapılan su ürünleri avcılığı var. Maalesef bu grup her geçen gün katlanarak büyüyor. Mesele günde 2-3 kilo avlanarak keyif yapmaları değil, bu güzel bir faaliyet, ancak denetimsizlik ve yasal boşluklar sebebiyle bu grup aşırı büyüdü, içerisinde de yüzde 90 su ürünleri avcılığı adı altında yasadışı yapılan faaliyetler var. Yasal ticari filosunun yanına bizden daha büyük kapasitede yasadışı avcılık grubu doğdu. Her geçen gün büyüyorlar ve bunlar için önlem alınmış değil. Denizlerimiz bu yasadışı avcılık yöntemiyle talan ediliyor. Sadece üzülüyoruz. Denizlerdeki avlak sahalarımız ve ekosistem yavaş yavaş çöküyor. Bunun ana sebebi, bu yasadışı avcılık yapan gruplar.
Marmara’da hangi balık hangi dönemde tutulur?
Marmara’da her dönem pek çok ürünü avlayabiliyoruz. Aslında Marmara eskisi kadar olmasa bile hala akvaryum gibi. Her çeşit balığı az miktarda da olsa bulabilirsiniz. Ancak, balıklar genel olarak soğukta yağlandığından kış dönemlerinde genel olarak lezzetlenme oluyor. Bazı istisnalar var, örneğin sardalye. Bu balık, ağustos ayında yerli domatesin çıkmasıyla eş zamanlı lezzetlenir ve yağlanır. Ayrıca 12 ay boyunca lezzetli ve enerji deposu karidesimiz mevcut.
Balık fiyatlarının yüksek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunun ana sebebi biz değil aracılık sistemi. Bize kalsa hayat şartlarımıza göre daha da pahalı olmalı. Ancak aradaki aracılar kalkarsa sorun çözülür. İstanbul balık halinde elektronik mezat sistemine geçiş yapılmalı. İnsanlar gidip kendileri de halden kasa ile balık alabilmeli. Bu işlemi internetten bile yapabilmeli. 2021 yılında kabzımallık sistemi ilkel bir sistem. İstanbul Balık Hali’ni İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Yönetim Yenileme A.Ş. (İSYÖN) firması işletiyor. Belediye yetkililerini, bu konuda gereğini yapması ve elektronik mezat sistemine geçmesi konusunda bilgilendirmeliyiz. Belki bu konudan haberleri bile yok. Eğer bu düzen bugün kalkarsa balık fiyatlarında hemen yüzde 30 indirim yaşarız. Ama şunu bilmeliyiz ki dünyada balık kırmızı etten pahalıdır.
Söyleşinin sonunda, balıkçılığı hobi olarak yapmak isteyenlere bu işin zor olduğunu, alışmanın yıllar alacağını ama alışınca da bırakılamayacağının altını çizen İstanbul Boğaz Balıkçısı (@bogazkc), sosyal medya üzerinden balıkçılıkla ilgili paylaşımlar yapmaya devam edeceğini belirtti.