Muhabir: Medine Yavuz
Fotoğraf : Sıla Kılınç
Editör: Buse Sever
İstanbul – (İÜ Haber Ajansı)
İstanbul Üniversitesi Ceza Enstitüsü Dersliğinde Sanat ve Hukuk Kulübünün 24 Ekim Perşembe günü düzenlediği etkinlikte Doç. Dr. Muhammed Demirel’in sunumuyla İstanbul Üniversitesi (İÜ) tarihine görsel bir zaman yolculuğu yapıldı.
Etkinlik, Sanat ve Hukuk Kulübünün başkanı Esra Sayım’ın konuşmasıyla başladı. Ardından sözü alan Doç. Dr. Muhammed Demirel; İstanbul Üniversitesi’nin rektörlük binasını, ana kapısını, Yangın Kulesini ve Beyazıt Meydanından bahsetti.
“Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar İstanbul Üniversitesi’nin ilk ve belki de tek yetkilisi”
İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasının daha önceden Harbiye Nezareti olarak kullanıldığını belirten Demirel, 1953 yılına gelindiğinde Nezaretin Darülfünun’a devredildiğini ve Hukuk, İktisat, Siyasal Bilgiler Fakültelerinin açık kanunla verildiğinin altını çizdi. Bununla birlikte Tıp Fakültesinin de burada ders vermeye başladığını ifade eden Demirel, Amfi binasının güçlendirilmesinde de Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar ve o zamanki hocaların desteklerinin önemini vurguladı. Ayrıca Onar’ın idare hukukunun kurucusu ve İstanbul Üniversitesi’nin ilk ve belki de tek yetkilisi olduğunu söyledi.
“Esas saray Saray-ı Cedit’dir”
Sözlerinin devamında Demirel ” Aslında bu bina Saray-ı Atik. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra mezarlığın üstüne saray yapmışlar. Sonra Beyazıt’tan saray Topkapı’dan Sarayburnu’na taşınıyor. Saray-ı Cedit isminde yanına yeni bir saray yapılıyor. Sultan Süleyman döneminde taşınmalar iyice başlıyor. Haremin bir kısmı Beyazıt’ta bırakılıyor” dedi. Esas sarayın Saray-ı Cedit olduğunu ifade eden Demirel, haremin artık orada kalmadığını ifade etti. Bab-ı Seraskeri olarak ordunun kullanmaya başladığına dair açıklamalarda bulunan Demirel rektörlük binasının depreme dayanıklı olması için 2011’de restore edildiğini de açıkladı.
İÜ Atatürk ve Gençlik Anıtı
Okulun bahçesinde yer alan İÜ Atatürk ve Gençlik Anıtı hakkında Demirel, “1986’da Alman Cumhurbaşkanı tarafından devlet başkanı Atatürk öldüğünde, Alman öğretim üyelerine 1933-1945 yılları arasında kucak açan Türk milleti ve onun akademik kuruluşlarına Alman milleti adına şükranlarını sunması ve kapılarını açtığı için bir teşekkür anıtı olarak verildi” söyledi.
“500 Türk lirasının üzerinde ana kapının resmi vardır”
İÜ Ana kapısından da söz eden Muhammed Demirel,” 500 Türk lirasının üzerinde ana kapının resmi vardır. Türkiye’de kapının ne kadar önemli olduğunun paranın üzerine basılmasından anlayabilirsiniz. Ancak eski zamanlarda bu kapı böyle değildi. Gördüğünüz gibi William Henry Bartlett gravürü var. Bu gravür 1800’lü yıllara ait. Yine burası Sultan II. Mahmut tarafından 1827’de yaptırılan bir kapı. Aslında bu kapı Asakir-i Mansure-i Muhammediye’ye tahsil edildi. Bu kapı Osmanlı’yı temsil eden meşhur bir kapı. Bu kapının bir benzeri Babıali’de vardır. Asıl Osmanlı’nın orijinal kapısı budur.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının devamında Demirel, günümüzde kapının Tanzimat döneminden de izler taşıdığını ve kapının üzerine Hattat Mehmet Şefik Bey’in kendi yazdığı Daire-i Umumi Askeriye ve Fetih suresinden ayetlerin yer aldığını vurguladı. Türkiye’de 1927 yılında çıkarılan bir kanun ile Osmanlıca yazıların kaldırıldığını belirten Demirel, İstanbul Üniversitesi’nin Hattat Mehmet Şefik Bey’in yazdığı Osmanlıca yazının üzerinin de kapatıldığını söyledi.
Ana kapıdaki Tuğranın İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 19 Şubat 2014 tarihli kararı ile tekrar gün yüzüne çıkarıldığını söyleyen Demirel, Ana kapıdaki Osmanlıca yazının tekrar açılmasını şu ifadelerle açıkladı:” 1949 yılı geldiğinde Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver o zamanki rektör olan Sıddık Sami Onar’a bir mektup yazıyor. Diyor ki: Allah aşkına şu mermerleri kaldırın da şu Osmanlıca yazıları ortaya çıksın. Yeter artık zarar görmesin diyor. Sıddık Sami Onar, Süheyl Ünver’i kıramıyor. 1949 yılında yazı açılıyor.”
Yangın Kulesinin Tekrar Ziyarete Açılması Gündemde
Yangın Kulesi hakkında ” Yangınları söndürmek için Tulumbacılar da vardır fakat II. Mahmut Yeniçerileri kaldırınca Tulumbacıları da kaldırdı. Kule yıkıldıktan hemen o sene Hocapaşa yangını çıktı, yangın her yeri yakarak söndü. Bu kuleyi yapan Kirkor Balyan isimli bir mimar. Yaptığı kule ahşap çünkü o dönemin mimari yapısı ahşap. Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin içine girenler isyan çıkartıp binayı yaktılar. Yangın Kulesi tekrar yanınca bu sefer Senekerim Balyan 1829’da şu anki binayı yaptı.” ifadelerini kullanan Demirel, ziyarete açılmasının gündeme geldiğini ancak net bir gelişme olmadığını da aktardı.
Sunum sonunda öğrenciler ile beraber toplu fotoğraf çekimi gerçekleşti. Ardından Doç. Dr. Muhammed Demirel etkinliğe katılım sağlayan herkese teşekkür etti.