Özge TAN, Begüm DEMİR, Murat KASAP, Celil KURŞUN
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Kulübü’nün bu yıl dokuzuncusunu düzenlediği Psikoloji Günleri etkinliği, 2-3 Mayıs tarihlerinde İ.Ü. Fen Fakültesi Cemil Bilsel Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.
Psikoloji Günleri, Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sevtap Cinan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Etkinliğin birinci oturumunda Prof. Dr. Gökhan Oral, “Travma ve İkiyüzlü Ebeveynlik: Kendi Kaderine Terk Edilme” konulu konuşmasında çocukların yaşadığı travmalar sonrasında ebeveynlerinin söylemleri ve eylemleri ile çocuklarını nasıl kaderlerine terk ettiğini anlattı. Prof. Dr. Gökhan Oral, konuşmasının ardından dinleyicilerden gelen soruları yanıtladı.
İkinci oturumda ise Dr. Hakan Ertufan, “Ölüm ve Yas” başlıklı konuşmasında her bireyin ölüm konusunda farklı korkular beslediğini ve ölüm korkusunun genç yaşlarda daha fazla olduğunu belirterek; “Yapılan araştırmaların neredeyse yüzde 95’inde yaşlıların ölüm korkusu gençlerden düşük” dedi.
Monofobiye (yalnızlık korkusu) değinen Dr. Hakan Ertufan sözlerine şöyle devam etti; “Ölümle ilişkili yalnızlık korkusu öyle bir şeydir ki insan ölümle tek başına yüzleşemez. O yüzden en korkunç olanla hep birlikte yüzleşebiliriz. Doğada yalnız kalmak eşittir ölümdür ancak birlikteyken güçlü oluruz. O yüzden yalnızlık korkusu fizyolojik var olma savaşıdır.”
Dr. Ertufan son olarak ölümü hayatın sonunda yaşanan bir an olarak tanımladı ve hayatın uzun bir süre olduğunun altını çizerek konuşmasını sonlandırdı.
Psikoloji alanında çalışan insanların konuşmaktan çok karşısındaki kişileri dinlediğini belirten Sağır Ve İşitme Engelliler Psikoterapisti Aylin İpek Timur, “ Psikologlar karşılarındaki kişileri dinlemek ve problemlerini anlamakla yükümlüdürler. Tabi konuşmak önemli olsa da dinlemek ve sorunların merkezine inebilmek bu alanda daha önemli” dedi.
Engelli insanların birçok dinde tarih boyunca farklı şekilde yorumlandığını, bazılarının şeytanlaştırıldıklarını bazılarının ise kötülük getireceklerine dair inançların olduğunu belirten Timur, ” Tarihsel açıdan baktığımızda da engellilere karşı hep bir ön yargı olmuştur. Günümüzde de bunun izleri maalesef ki sürmektedir. Aslında bu tür davranışların aksine engellilerin hem o dönemlerde hem de günümüzde topluma, ekonomiye kısaca her yere entegre edilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
“İhmal Edilen Beyinler” adlı oturumda konuşma yapmak üzere sözü alan Nöropsikolog Alkım Seven, “Bugün, ihmal üzerine problem yaşayan gençlerden bahsedeceğiz. Beynin manipülasyona açık bir organ olduğunu biliyoruz. Yapılan bir araştırmada, Romanya’da parmaklıklar ardında sadece temel ihtiyaçlar karşılanacak şekilde bir yetimhane kuruluyor. Bu yetimhaneden bir aile çocuk evlat ediniyor fakat aile çocuğun konuştuğu dili Romen olmasına rağmen anlamıyor. İşte burada, ihmal edilen beyinler kavramı ortaya çıkıyor. Bu tür bireylerin temel ihtiyaçları dışında beyinlerine herhangi bir veri girişi sağlanmadığı için kendi aralarında bir dil geliştiriyorlar” diyerek ihmal edilmiş çocukların beyinsel gelişimlerinin güçlendirilmesi için odak gruplarıyla özel çalışmalar yapılabileceğinin altını çizdi.
Etkinliğin ikinci günü, Prof. Dr. Sevim Cesur’un “Ahlak İlişkinin İçindedir, Dışında Değil” başlıklı sunumuyla başladı. Dr. Öğr. Üyesi Bengi Pirim Düşgör’ün “Ergenlikte Tek Başına Kalmak: Arzu mu Felaket mi?” sunumuyla devam eden etkinlikte Dr. Öğr. Üyesi Düşgör, “Ergenlikte grup halinde yalnızlık vardır. Arkadaşlıklar kurulur ama birey yalnızdır” ifadelerini kullandı.
Üçüncü oturumda çift ve aile terapisti Didem Doğan, “Yalnızlık, Yakınlık ve İlişkiler” konusunu işleyerek yalnızlık hissinin sebeplerini açıkladı. Yalnızlığın ilacının psikoterapi olduğunu belirten Doğan, “Yalnızlık, çağımızın vebası değildir. Yalnızlığı deneyimleyin ki iyi ilişkileriniz olabilsin” dedi.
Öğle arasının ardından yönetmen, yazar ve sanatçı Tan Tolga Demirci, “Freudian Dürtü Kuramı ve Sinema” başlıklı sunumuyla sinema ve psikianaliz üzerine konuştu(sunum ile psikanaliz üzerine konuşulmaz, cümlenin düzeltilmesi gerekiyor). Freud’un dürtü kuramını özetleyen Demirci, bu dürtülerin sinemaya yansımasını filmler üzerinden örneklendirdi.
Etkinlik, Prof. Dr. Sinan Canan’ın “Yalan Dünya Yarsız Olmaz: Yalnızlık Bize Ne Yapar?” başlıklı konuşmasıyla son buldu.