Tuğçe AYÇİN
Fotoğraf: Hamza AKTAY
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in anısına düzenlenen, “Avrasya’da Bilim ve Teknoloji Öncüleri” konulu 3. Uluslararası Avrasya Çalışmaları Sempozyumu, 17 Temmuz’da Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış kısmında ilk olarak Farabi Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kızılcık söz aldı. Farabi Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin öğrencilerin ve araştırmacıların donanımlı ve çok yönlü gelişmeleri için kurslar ve stajlar tertip ettiğini söyleyen Prof. Dr. Kızılcık, “Toplumu aydınlatmak amacıyla seminerler, paneller, konferanslar ve sempozyumlar düzenliyoruz” şeklinde konuştu. “İlk olarak İslamiyet bağlamında Türk dünyası adına 25 öğretim üyesiyle, sonrasında Türkiyat ve Şarkiyat çalışmaları adıyla 60 kadar akademisyenle sempozyumlar düzenledik” diyen Prof. Dr. Kızılcık, bu yıl da bilim ve teknoloji öncüleri adıyla 10 farklı ülkeden 75 kadar araştırmacı ve akademisyenle bir sempozyum düzenlemekte olduklarını belirtti.
Öncüler Dünyanın Yönünü Değiştiriyor
Sempozyumun konusu hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kızılcık şu ifadeleri kullandı: “Konumuzu Avrasya’da bilim ve teknoloji öncüleri olarak belirlememizin nedeni, öncülerin bilimde dünyanın yönünü değiştirmeleridir. Nitekim yazının, kalemin, kağıdın ve matbaanın icadı bu manada çok şey ifade etmektedir. Aynı şekilde demirin, barutun, büyük topların icadı dünyamızda çok şeyi değiştirmiştir. Ancak biz bu değişimin insanların hayrına olmasını ümit ediyoruz.”
Sempozyumun Fuat Sezgin’in anısına düzenlenmesinin sebebini, 2019 yılının Türkiye’de Fuat Sezgin yılı seçilmesi olarak açıklayan Prof. Dr. Kızılcık, Fuat Sezgin’in, hayatını ilime, özellikle de Müslüman ilim adamlarının eserlerine adadığının ve gençler için bir rol model olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Kızılcık sempozyumda emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek sözlerini noktaladı.
“Avrasya Coğrafyasını Yükseltmek Şarttır”
Prof. Dr. Kızılcık’ın ifadelerini tamamlamasının ardından Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’ndan Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Akış konuşmasını gerçekleştirdi. Dr. Öğ. Üyesi Akış sözlerine bilim insanlarının, toplumların tarihi macerasını anlama çabasının dün olduğu gibi bugün de sürdüğünü vurgulayarak başladı. Avrasya coğrafyası hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Akış ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Tarihe baktığımız zaman İpek yolunun varlığının büyük bir zenginlik olduğunu görüyoruz. Okuma yazma oranının yüksek olduğu, üzerlerinde büyük kütüphanelerin kurulduğu bu yollarda büyük bir uygarlık gelişti. Göç yollarının değişmesiyle zenginlik ve uygarlık da değişti. Zenginliğin, bilimin, barışın, huzurun geliştiği Avrasya coğrafyasını yükseltmek şarttır. Sanatçılar, aydınlar, bilim insanları kendilerini hiçbir dogmaya hapsetmeden bu coğrafyanın yol açıcısı olmalıdır.”
“Bilgiyi Üretmezsek Geri Kalmış Toplum Oluruz”
Dr. Öğr. Üyesi Akış’tan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayati Develi söz aldı. “Bilim, insanlığın ortak malıdır. Bu malın üreticilerinden birisi de biziz” diyen Prof. Dr. Develi, uzun yıllar boyunca her türlü bilginin Batı’dan geldiğinin öğretildiğini, oysaki üzerinde bulunduğumuz toprakların bilimin doğuşuna ciddi katkılarının olduğunu söyledi. Son yıllarda Türk dünyasına bakıldığı zaman bilim insanlarının ve kurumların arasındaki ilişkinin arttığını ve bunun memnuniyet verici olduğunu kaydeden Prof. Dr. Develi, “Bu durum bizim gelecekte güç birliği yaparak dünya biliminde daha çok sözümüzün olmasını sağlayacaktır. Bilgiyi üretmezsek dünyanın geri kalmış toplumu oluruz ve geleceğe hiçbir şey taşıyamayız. Farabi Avrasya Araştırmaları ve Uygulama Merkezi de bu bilimin üretilmesi amacıyla kurulmuş bir merkezdir.”
“Kültürel Mirasımız Hazinemizdir”
Sempozyumun açılış kısmı, El Farabi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talas Omarbekov’un konuşmasıyla devam etti. Sözlerine sempozyumun gerçekleştirilmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek başlayan Prof. Dr. Omarbekov, 1453’lerde temeli atılan İstanbul Üniversitesinde Farabi araştırmalarının yapılmasından büyük gurur duyduğunu kaydetti. Avrasya bölgesi gibi bir bölgede yaşamanın kendiler için bir övünç kaynağı olduğunu aktaran Prof. Dr. Omarbekov şu ifadeleri kullandı: “Türkler Avrasya bölgesinde devlet kurarak, büyük bilimsel keşifler yaparak Avrupa’ya örnek olmuşlardır. Orta Asya’da Türk dünyasının rönesansı sayılan İbni Sinalar, Yusuf Has Hacipler, Farabiler bu bölgeden çıkmıştır. Bu kültürel miras bizim tükenmez hazinelerimizdir. Hazinemizi dünyaya tanıtmak ise bizim için çok önemlidir.”
Prof. Dr. Omarbekov’un ardından El Farabi Üniversitesi Tarih Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mendigül Nogaybaıeva konuşmasını gerçekleştirdi. “İstanbul Üniversitesi ve El Farabi Üniversitesinin işbirliği ile çok iyi çalışmalar yürütülüyor” şeklinde konuşan Prof. Dr. Nogaybaıeva bütün katılımcılara teşekkürlerini iletti.
“En Büyük Gücümüz Birlikteliğimizdir”
Prof. Dr. Nogaybaıeva’nın ifadelerini tamamlamasından sonra İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Doç. Dr. Mustafa Aydın söz aldı. “Avrasya coğrafyası dünya nüfusunun ve dünyadaki enerji kaynaklarının yüzde 80’ini içinde barındırıyor” diye konuşan Doç. Dr. Aydın, Avrasya coğrafyasının tarihin başından beri ulusların birbiriyle çekiştiği ve enerji kaynaklarına ulaşmak için mücadele ettiği bir coğrafya olduğunu söyledi. Doç. Dr. Aydın, üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin yaptıkları çalışmalarla bu çekişmeleri sonlandıracak ve toplumların birbiriyle ortak paydada buluşmasını sağlayacak kurumlar olduğuna dikkat çekerken şöyle konuştu: “Üniversiteler doğru insanları yetiştirecek, bütün alanlara ışık tutacak kurumlar olmalıdır. Bu görev layıkıyla yerine getirildiği zaman bu coğrafyada bir nebze de olsa barışı tesis etmiş oluruz. Bizim en büyük gücümüz birlikteliğimizdir.”
“Türk Yurdunun Temsilcisi Olmak Gurur Kaynağı”
Doç. Dr. Aydın’dan sonra konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Türk yurdunun geniş bir yurt olduğunu ve bu yurdun temsilcisi olmanın bir gurur kaynağı olduğunu vurguladı. “Burada oluşturulan medeniyetin neticeleri, Türklerin dünyadaki tüm olaylarda söz hakkı olan, karar verici pozisyonda bulunan bir millet olmasını sağlamış, bu durum kimi zaman art niyetliler tarafından kıskanılmış ve önlenmeye çalışılmıştır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Ak, 15 Temmuz darbe girişimi örneğini verdi. “Türk milletinin bu kadar hızlı ve birbirinden bağımsız şekilde direnme kararlılığını gösterdiği bu girişim tüm dünya tarafından izlendi” diyen Prof. Dr. Ak, bütün bunların Türklerin vatan sevgisinin bir tezahürü olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Ak İstanbul Üniversitesi olarak 2017’de Türkiye’nin 10 araştırma üniversitesinden birisi olduk. 4 bin akademik personelimiz, 75 bin öğrencimizle yüzlerce alanda çalışmalar gerçekleştiriyor, uluslararası alanda da 145 farklı ülkeden 7 bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Farabi Avrasya Uygulama ve Araştırma Merkezi de uluslararası çalışmalarımızı sürdürme kararlılığımızın bir neticesi olarak kurulmuştur.”
“İhtiyaç Odaklı ve Çok Boyutlu Bir Sempozyum”
Sempozyum açılışının son konuşmacısı Avrupa Konseyi Türkiye Ulusal Delegasyonu Fatma Genç Ünay oldu. Genç Ünay, ihtiyaç odaklı ve çok boyutlu böyle bir sempozyumun düzenlenmesinin her iki ülke açısından da önemli bir gelişme olduğunu ifade etti. Sempozyumun Fuat Sezgin’in anısına düzenlenmesi hakkında konuşan Genç Ünay, “Fuat Sezgin isminin her yerde saygınlıkla duyulması bizim için her zaman gurur verici” dedi. Genç Ünay, bu tür organizasyonların gelecekte de devam etmesini dileyerek sözlerini noktaladı.
Açılış konuşmalarının ardından Sempozyum Düzenleme Kurulu’na Prof. Dr. Ak tarafından plaket takdim edildi. 3. Uluslararası Avrasya Çalışmaları Sempozyumu’nun ilk günü, 4 farklı salonda gerçekleştirilen oturumlarla tamamlandı. Sempozyumun ikinci gününde İstanbul’un tarihi ve kültürel mekanlarına bir gezi düzenlenecek.
Uluslararası Avrasya Çalışmaları Sempozyumu, üçüncü gününde FAMER Konferans Salonu’nda “Amanjolov Okumaları” adıyla yapılacak yuvarlak masa toplantısıyla sona erecek.