Haber: Kübra Nur Özbek
Osmanlı Antik Palas, geçmişten günümüze gelen kültürel duyguları içerisinde barındıran bir antikacı dükkanı. İstanbul’un Beyoğlu İlçesi’nde yer alan bu dükkan, aslen Balıkesirli olan Bünyamin Bozbek’e ait. Antikalar birçok insan tarafından ‘değer’ kelimesinin şekil almış halidir. Bu söylemiş olduğumuz değer ise nesilden nesile kıymet verilen ve de günümüz çağında bulunması pek mümkün olmayan eskiye dayalı eşyalardır. Bozbek’in eskiye dönük eşyalar olarak değerlendirdiği objelere ilgisi ise öğrencilik yıllarından bugüne değin süren bir serüvenden oluşmaktadır.
‘’BEN ÇAĞIRDIM O GELDİ”
Fırsata dönüştürmek istediğimiz düşüncelerimizin elimize geçebilmesi için önemli olan husus, onu tamamen isteyebilmektir. Geri kalan ise karşılaşmalara ve tesadüflere kendini bırakan hayallerimizin, gerçekleşmesinden ibarettir. Bozbek, yaptığı açıklamada 21 yıldır dükkanında bulunan gümüş tabakanın çoğu antikacı tarafından talep edilmesine rağmen satışa sunmadığını belirtti. Hayatta kesişme noktaları vardır. Bu kesişme noktalarının ise iki insanın veya bazı şeylerin yönlenmesiyle olduğunu vurgulayan Bozbek, “Gümüş tabaka 2000 yılında dükkanıma gelen muhtar bir amcadan satın almış olduğum çok güzel ve kıymetli bir tabakadır.” dedi.
‘’PAZARTESİ SENDROMUM YOK’’
Dükkanını sığındığı bir kale olarak nitelendiren Bozbek, ‘’Mesai riskim yok. Çünkü burası benim kalem. İşim ise sığındığım yer. Mesleğimi icra etmek bana terapi gibi geliyor ve ben böyle mutluyum. Yaptığım iş bana devamlı bir şeyler veriyor. Sürekli araştırıyorum. Böylelikle de kendimi çok donanımlı hissediyorum. Burada bulunan bütün objelerin, gümüşün, bakırın ve daha birçok eşyanın içeriğine hakimim. Hayatımızda kullandığımız eskiye dönük ne varsa hepsi hakkında onların tarihi bilgileri, yapılışı, her şeyi ile kendimi dolduruyorum. Bundan da çokça memnunum.’’diye konuştu
Bünyamin Bozbek sözlerini şöyle tamamladı: ‘’İnsanları incelemeyi, çevremde olup biteni sorgulamayı seven bir insanım. İş yerime gelen her bir müşterimin bakışlarından, dükkanımda bulunan objelerimle arasında kurduğu bağa bakıyorum. Alıcı tarafın bakışları ise bana, dükkanıma hangi niyetle girdiğini çok rahatlıkla söylüyor.’’