Muhabir: Buse Sever
Fotoğraf: Zehra Nur Altun
İstanbul- (İÜ Haber Merkezi)
Türk medyasının tanınan isimlerinden Gülgûn Feyman, 45 yılı aşan kariyerini ve medya
dünyasındaki deneyimlerini anlattı. 18 Ekim’de gerçekleştirilen röportajda Feyman,
spikerlik kariyerinin dönüm noktalarını, televizyonculuk alanındaki zorlukları ve
izleyicilere ilham veren başarı hikayesini paylaştı.
“En İyi Kadın Haber Spikeri” kategorisinde toplamda altı kez “Altın Kelebek Ödülü” kazanan
Gülgûn Feyman, medya dünyasında yalnızca sesiyle değil güçlü duruşuyla da iz bırakan bir
figür haline geldi. Türk televizyonculuğunun önde gelen simalarından biri olarak hem haber
spikerliği hem de köşe yazarlığı alanında sergilediği başarılı performanslarla dikkat çeken
Gülgûn Feyman, ilk özel televizyon kanalının kuruluşunda yer alarak sektöre yön veren
isimlerden oldu. Yaptığı cesur yorumlarla da dikkat çeken Feyman, medya kariyerinin yanı sıra
kadınların güçlenmesi için de önemli bir rol model oldu.
“Benim spikerlik kariyerim böyle başladı”
Bir arkadaşının Erzurum Radyosu’nda görev almasıyla mesleğe ilgi duymaya başladığını
söyleyen Feyman, “ Sonra yavaş yavaş Erzurum Televizyonu ve Radyosu’nda anonslara
başladım. Türkiye Radyoları sınavının açılmasıyla Ankara’ya gittim. 7.500 kişinin başvurduğu
sınavda ilk 25’e girmeyi başardım. Finale kalan 25 kişi, Ankara Radyosu stüdyolarında yaklaşık
bir yıl eğitim gördü. Bu eğitime iç ve dış politika, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, Türkçe ve
yayıncılık ilkeleri gibi dersler de dahildi. Bir yılın sonunda finale kalan 25 kişi sınava girdik ve 5
kişi Türkiye radyolarında ve televizyonlarında konuşabilir ehliyeti aldık. Benim spikerlik kariyerim
böyle başladı.” ifadelerini kullandı.
“Önceden öyle her önüne gelen haber sunamazdı”
Meslek hayatına Ankara Radyosu’nda başladığını vurgulayan Feyman, “Bu meslekte yaklaşık
45-46 yılı geride bıraktım. Ankara Radyosu’ndan sonra kurum içi sınavla TRT Haber Merkezi’ne
geçtim. Önceden öyle her önüne gelen haber sunamazdı; haber okuyamazdı. Mikrofonik ses ve
haber teknikleri konusunda ayrı sınavlara girdik ve muhabirlik eğitiminden geçtik. Haber yazım
teknikleri ile haberi araştırma, tamamen farklı ilkesel boyutları olan bir yapıydı. Aldığım
eğitimlerden sonra TRT’de haber sunmaya başladım. İlk özel televizyon olan MagicBox Star1’in
kuruluşunda görev aldım. MagicBox Star1’i biz beş kişi hayata geçirdik ve bu süreç devam etti.” şeklinde konuştu.
Türkçeye ve kültürel değerlere vurgu
Türkçenin doğru kullanımının önemine değinen Feyman, başarısını Türkçe için gösterdiği
çabaya atfetti. Türkçenin doğru konuşulması için sürekli çalışmalar yaptığını söyleyen Feyman,
“Türkçeyi doğru konuşmalıyız. Gençlerin kelime dağarcığı oldukça sınırlı. Dilinize sahip çıkın;
çünkü başka Türkçe yok” vurgusunda bulundu. Kendi gelişim sürecinde sürekli okuduğunu ve
araştırmalar yaptığını belirten Feyman, gençlere de sürekli kendilerini geliştirmeleri tavsiye etti.
Seyirciyle kurulan ilk bağ : “Hoş Sada”
Yayıncılık anlamında dönüm noktalarından birinin televizyonda sunduğu ilk program “Hoş Sada”
olduğunu söyleyen Feyman sözlerine şöyle devam etti : “ “Hoş Sada” bir Türk sanat müziği
programıydı. Türk sanat müziğinin tek sesli olduğu iddia edilir; oysa Türk sanat müziği, büyük
orkestralarla da çok sesli olarak seslendirilebilir. Seyircilerle bağ kurduğum ilk programdı. Bana
bir spiker büyüğüm şunu demişti “ Kameraya bakarken en sevdiğine bakar gibi bak, korkar gibi
bakma çünkü seyirci daima senin en sevdiğin olacak. Eleştiriler olacak, eleştirileri de büyük bir
saygıyla kabul edeceksin.” En ağır eleştiriyi bile dinleyeceksin ki yol alabilesin. Ben eleştirileri
çok dinledim.”
“ Ben Amerika’da çalışsaydım bana anchorwoman denirdi”
Eğitim hayatını temel bilimler ve sosyal bilimler üzerine tamamladığını değinen Feyman, Spiker
ve sunucu olmak arasındaki farkın altını çizdi. Feyman, “Spiker olmak, sunucu değil. Spiker,
tamamen yayıncılık için yetiştirilmiş kişidir. Montaj bilir, röportaj özelliklerini bilir ve duruma göre
ani karar verme yetkisi olan kimsedir. Sunucu, haberi sunarken sunucudur; özel eğlence
programı sunarken de sunucudur. “anchorman” ve “anchorwoman” gibi terimler ortaya atıldı. Biz
Türküz, Türkçe konuşuyoruz. Ben Amerika’da çalışsaydım, bana “anchorwoman” denirdi; fakat
Türkiye’deyim ve Türkçe konuşuyoruz. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir de “moderator”
diye Almancadan gelen bir tanımlama var, bunu kabul etmiyorum. Sunucu veya programın
yapımcısı, programın sunucusu, spiker denmelidir.” dedi.
Jülide Gülizar: Medyada İz Bırakan Bir Rol Model
“Benim rol modelim Jülide Gülizar’dı. Aynı zamanda TRT Ankara Radyosu’nda hocamdı.
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en değerli kadın spikerlerinden biriydi. Jülide Gülizar bir hukukçuydu,
fakat spikerlik yapıyordu” diyen Gülgün Feyman spikerlik hakkında, “Büyük jürinin karşısına
çıkıyoruz her gün; o dili doğru kullanacaksın, kafanın içi de dolu olacak. Ekranda kendini çok
izleniyorum diye tanıtan kişilerin, dile ve topluma duyarsızlığı nedeniyle dil bozuluyor ve
yaşamsal kalitemizde düşüş yaşanıyor. Bu açıdan sosyal olacaksın, hayatın önemini bileceksin
ve insan haklarına saygılı olacaksın. Köye gittiğin zaman köylü, şehre çıktığın zaman şehirli
olacaksın. Eğer yayıncıysan adabımuaşeret kurallarını bileceksin.” ifadelerini kullandı.
Kendini yenilemenin yolları: Atatürk gibi düşünmek
Kendini yenilemek ve motivasyonunu kaybetmemek için psikoloji kitapları ve Nutuk okuduğunu
dile getiren Feyman, “ Her gün alkışlarla karşılanmıyorsunuz, sizi sevmeyenler olabilir. Tüm
bunların karşısında dik durmak ve yılmamak lazım, bu da kendine güvenle olur. Biz
üniversitelerde eskiden pedagojik formasyon alırdık. Bu eğitimi aldığım için bir alt yapım var
hangi psikoloji kitabını okuyacağımı bilirim. Motivasyonumu kaybettiğim zaman Nutuk
okuyorum, hem kanalımızda seslendiriyorum hem de Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu’nun “Söylev” kitabını mutlaka okuyun. Her genç, her Türk bu ülkenin nasıl
kurulduğunu bilmeli. O zaman zaten tüm eleştirilere karşı da dik durursunuz ve rol model
alırsınız. Atatürk gibi düşünür, onun gibi bakarsınız. En zor durumlarda yılmadan, düşseniz bile
ayağa kalkarak yürürsünüz.” diyerek azmin ve kararlılığın önemini vurguladı.
Mesleğin zorlukları ve başarısı
Spikerlik kariyerinde en büyük zorluğun reyting endişesi olduğunu ifade eden Feyman, haber
merkezi olarak her zaman kaliteli bir çalışma yürüttüklerini ifade etti. Uzun yıllar sunduğu ana
haber bülteninin, özellikle milli maç günlerinde bile izlenmeye devam ettiğini belirten Feyman,
medyanın günümüzde güvenilirliğini yitirdiğini ve sosyal medya platformlarının bu noktada daha
güvenilir hale geldiğini dile getirerek, kanalların tarafsızlığına dikkat çekti. “Ne yandaştık ne de
muhalefetten yanaydık; her tarafa eşit mesafede durduk” diyen Feyman, yayıncılığın sadece
birilerine yaranmak için değil, toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Uzman olmayan insanların ekrana çıkarılmasını cinayet olarak görüyorum.”
Türk televizyonlarında gözlemlenen yoruma dayalı habercilik anlayışıyla mesleğin tuhaf bir yöne
evrildiğini söyleyen Feyman, sunucuların sürekli yorum yapmasının, haberin özünden
uzaklaştırdığını hatırlattı. Her habere yorum yapılmaması gerektiğini vurgulayan Feyman,
konuşmasını şöyle tamamladı ; “ Sunucular sürekli yorum yapıyor; oysa yorum, çok nadir
yapılması gereken bir şeydir. Her habere yorum yapılmaz. Haberi olduğu gibi verebilen
kanalların sayısı neredeyse sıfıra inmiş durumda. Yayıncılık ciddi bir iştir ve ciddi bir şekilde
yapılması gerekir. Herkes her konuda net görüş ifade etmemelidir. Ben medyada kadın olmayı
konuşabilirim ancak ekonomik verileri tartışamam. Anayasayı konuşamam ama anayasal
haklarımı gündeme getirebilirim. Alanında uzman olmayan insanların ekrana çıkarılmasını ciddi
bir cinayet olarak görüyorum.