Haber: Merve Kutan
Editör: Sena Sandıkçı
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi) – İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 2007–2036 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğiyle düzenlenen 18. İstanbul Bienali 23 Kasım’da sona eriyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 18. İstanbul Bienali 23 Kasım Pazar günü sona eriyor. Kelime anlamı olarak Fransızcadan gelen ve “her iki yılda bir” anlamına gelen bu kavram modern sanatın en önemli ifade aracı olarak kullanılıyor.

İstanbul Bienali, Beyoğlu’nda yer alan sekiz farklı mekânda sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor. Bienalde 30’u aşkın ülkeden ve 47 sanatçının eserleri yer alıyor. Eserleri Elhamra Han, Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi, Meclis-i Mebusan 35, Külah Fabrikası, Zihni Han, Galeri 77, Muradiye Han ve Galata Rum Okulu’nda ücretsiz ziyaret edilebiliyor.
Üç yıllık bienal yapısına vurgu: Üç ayaklı kedi
Tema olarak kendini koruma ile gelecek olasılıklarını merkeze alan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında 47 sanatçının eserini içeren bir sergiyle birlikte performanslar, gösterimler ve konuşmalar sunuyor. 2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel birliklerle işbirliği içinde bir kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanıyor. 2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinleniyor; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanmak isteniyor.
Lübnanlı küratör Christine Tohmé tarafından öncülük edilen “Üç ayaklı kedi” metaforunu İKSV’ye şu sözlerle açıklıyor:
Bir görünüp bir kaybolarak sessizce gezinen ve aksak yürüyüşü ile anlatılmamış bir dehşetin yankılarını taşır. Yine de arada bir soluklanır, başını kaldırıp gökyüzüne bakar ve gezegenin ufkunu sorgular. Kimi zaman tökezlese de zarafetini kaybetmeden yeni denge hareketleri dener. Kediyi takip ederek alışılmış yollardan ayrılmak bize onun haylazlıklarını taklit edip dönüşüm alanları yaratma cesareti verir; güneşin sıcaklığında teselli buluruz.
İstanbul’un harabe binalarının dönüşümü
Istanbul’un en kadim ilçelerinden biri olan Beyoğlu’nda yer alan bu bienal için İstanbul’un pek bilinmeyen tarihi binaları kullanılmış. Küratoryal konsept, kentsel bağlam, erişilebilirlik ve şehrin hafızası gibi etkenlerin bileşiminden yararlanılmış. Bu binalar düzenlenip tekrar kullanılabilir sergi alanlarına dönüştürülmüş. Kendi içinde çok iz barındıran ve İstanbul’un kaotik dünyasına benzeyen bu binalarin kasvetli bir havası var. Bienalde bulunan eserlerle zaman zaman renk kazanmış, daha kasvetli bir hale gelmiş. Bazen ziyaretçiyi de çalışmaya dahil eden sergiye her yaştan ve düşünceden insan akın ediyor. Genellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Genç Gönüllüleri ve genç çalışanları sergide görev alıyor.

Modern Sanat Bağlamında Bienal
Modern sanat ya da başka bir deyişle çağdaş sanat 20. yüzyılın ortalarına kadar gelişen ve geleneksel sanat anlayışına karşı çıkan sanat akımlarını ifade ediyor. Bu dönemde sanatçılar; klasik kuralları, perspektif anlayışını, gerçekçi betimlemeyi ve akademik sanat normlarını sorgulayarak yeni ifade biçimleri arıyorlar. İstanbul Bienali, modern sanatı yalnızca sergilemekle kalmaz; modernizmin sınırlarını genişleten, ve politik, kavramsal çerçevesini İstanbul bağlamında yeniden tanımlayan bir laboratuvar işlevi görür. Bu yönüyle determinist bir yaklaşım sergiler. Modern sanatın estetik mirasını izleyicilere geniş bir perspektif sundu. Tarihi yapılar, endüstriyel alanlar ve kamusal mekânların sergi alanına dönüşmesi, bienalin modern sanatın ‘beyaz küp’ anlayışını aşan yenilikçi ve özgürlükçü yaklaşımını bir kez daha görünür kıldı.
Küratörlerin kentsel hafızaya odaklanan seçimleri, hem İstanbul’un mimari dokusunu hem de sanatın toplumsal meselelerle kurduğu ilişkiyi öne çıkardı. Modern sanatın akımlarından olan fütürizm, kübizm, sürrealizm ve dadacılık gibi akımlar bu sergide kendini gösteriyor. Bu akımların ortak özelliği olarak soyutsallık, deneysellik ve bireysellik farklı ifade biçimleriyle yerini buluyor. Yani disiplinler arası bir ilişki kuruluyor. Bu anlamda bienaller modern sanatın gelişimi ve değişimi için önem taşıyor. Dünyada ve ülkemizde pek çok meseleye değinen bu bienal “direniş, dayanışma, özünü kaybetmeme gibi temalar öne çıkıyor.

18. İstanbul Bienalinin mekan ve sanatçıları
Elhamra Han’da, Mona Benyamin, Şafak Şule Kemancı, Jagdeep Raina, Riar Rizaldi, Lara Saab, Natasha Tontey, Sevil Tunaboylu Eski’nin eserleri, Fransız Yetimhanesi Bahçesi’nde
Khalil Rabah’ın eserleri, Meclis-i Mebusan 35’de Eva Fàbregas, Pilar Quinteros, VASKOS (Vassilis Noulas & Kostas Tzimoulis)’un, Külah Fabrikası’nda Doruntina Kastrati, Claudia Pagès Rabal’ın eserleri sergileniyor. Diğer mekanlarda ise şu şekilde devam etmekte; Zihni Han’da; Abdullah Al Saadi, Willy Aractingi, Karimah Ashadu, Chen Ching-Yuan, Lan Davis, Celina Eceiza, Pélagie Gbaguidi, Rafik Greiss, Jasleen Kaur, Valentin Noujaïm, Marwan Rechmaoui, Stéphanie Saadé, Sara Sadik, Sohail Salem, Elif Saydam, Selma Selman, Galeri 77’de Haig Aivazian, Ola Hassanain, Mona Marzouk, Dilek Winchester Muradiye Han’da Ana Alenso, Galata Rum Okulu’nda ise Nolan Oswald Dennis, İpek Duben, Ali Eyal, Simone Fattal, Lou Fauroux, Lungiswa Gqunta, Kongkee, Seta Manoukian, Merve Mepa, Naomi Rincón-Gallardo, Ana Vaz, Akram Zaatari, Ayman Zedani’nin eserleri sergilenmekte.
18. İstanbul Bienali 7 farklı mekanda son haftasında tüm sanatseverleri bekliyor.



