Halil SAÇ
Marmara Denizi, ülkemiz nüfusunun, ticaret ve endüstri merkezlerinin büyük bir bölümünün çevresinde konumlanmasından dolayı kirliliğe en fazla maruz kalan denizlerimizin başında geliyor. Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ, Marmara Denizi kirliliğini değerlendirdi.
Nüfusun ve endüstri merkezlerinin Marmara Denizi kıyısında yoğunlaşması, ticari limanların bölgedeki fazlalığı, bunların yanı sıra boğazların varlığı Marmara Denizi’nde kirlilik için uygun koşulları hazırlarken doğrudan veya dolaylı olarak insan sağlığını ve ekosistemi etkiliyor.
Tüm dünyada denizlerin tarih boyunca endüstriyel ve evsel olmak üzere atıkların boşaltılacağı bir ortam olarak görüldüğünü belirten Prof. Dr. Altuğ, “Arıtımın olmadığı veya doğrudan yapılmadığı, ıslah edilmemiş dereler deniz kirliliğini biyolojik ve kimyasal olarak etkiliyor. Marmara Denizi’nin boğazlara ev sahipliği yapması yoğun gemi trafiğini de beraberinde getirmekle beraber kirlilik faktörlerine ayrı bir baskı kaynağı oluşturuyor. Gemilerin balast suları ile başka denizlerden gelen mikroorganizma kaynaklı kirlilik de bunlardan biridir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Altuğ, Marmara Denizi’nde 2000–2016 yılları arasında İÜ Su Ürünleri Fakültesi gemisi R/V YUNUS-S ve ticari tekneler kullanılarak yapılan araştırmaların; bakteriyolojik kirlilik girdilerini, bakteri sayılarını, antibiyotiklere, ağır metal tuzlarına dirençli bakteriler, petrol hidrokarbonlarını parçalama özelliklerine sahip bakteriler ve balast suları yoluyla taşınan patojen (hastalık yapıcı) bakteriler ile ilgili verileri ortaya koyduğunu sözlerine ekledi.
Antibiyotiklere Dirençli Bakteriler
Son yıllarda yaptıkları mikrobiyolojik çalışmaların Marmara Denizi hakkında detaylı veriler sunduğunu belirten Prof. Dr. Altuğ, “Hastane ve evsel atık sularının denizlere karıştığı alanlarda bakteriler, antibiyotiklerle tanışıyor. Önce bir adaptasyon süreci geçirip sonra direnç geliştirmeye ve bu direnci farklı mekanizmalarla birbirlerine aktarmaya başladığını görüyoruz” dedi. Prof. Dr. Altuğ, bu tür bakterilere Marmara Denizi’nin yüzey ve dip sularında rastlandığını belirtti.
Zararlı Mikroorganizmaların Kıtalararası Yolculuğu
Çoğunlukla ticari amaçlı gemilerin dengelerini sağlayıp sarsıntıyı önlemek ve yakıt tasarrufu sağlamak için tanklarına aldıkları suyu, yük almak için geldikleri limanlarda boşaltmaları sonucu zararlı birçok mikroorganizmanın kıtalararası dolaşımına neden olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Altuğ, “Bu nedenle yoğun deniz trafiği Marmara Denizi’nin potansiyel kirlilik tehditlerinden birini oluşturmaktadır” dedi.
Marmara Denizi’ne giriş çıkış yapan farklı deniz alanlarından gelen gemilerin balast sularında farklı patojen bakteri türleri tespit ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Altuğ, ″Balast sularının patojen bakterileri içeriyor olması Marmara Denizi’nin bakteriyolojik riskleri arasında önemli yer tutmaktadır″ şeklinde konuştu.
Kirlilik Önlenebilir
Ekosistemi derinden etkileyen kirliliğin önlenebileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Altuğ, “Evsel atıkların arıtımının düzenli hale getirilmesi, endüstriyel atıkların denize bırakılmasının önlenmesi ve çevre kullanım bilincinin aşılanması bir nebze de olsa kirliliği azaltacaktır” şeklinde konuştu.