İlayda ORTA
Metin Erksan’ın İletişim Fakültesi’nde ders verdiği yıllarda lisans, yüksek lisans, doktora öğrencisi ve asistanı olan Radyo Televizyon ve Sinema bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükrü Sim, “Metin Erksan ve Sineması” üzerine konuştu.
Metin Erksan ile İletişim Fakültesi’nde tanışıp 15 yılı aşkın bir süre iletişimini sürdürdüğünü söyleyen Doç. Dr. Sim, “Benim İngiltere’de olduğum dönemler dışında rahmetli ile ölene kadar sık sık görüştük, hatta son zamanlarında bizzat gidip onu evinden alıyordum ve ayda bir burada söyleşiler, sohbetler gerçekleştiriyorduk” diyerek okulda da onun gönüllü olarak asistanlığını yaptığını ve hatta iki tane projelerinin yarım kaldığını belirtti.
Metin Erksan’ın sinemayı erken yaşta bırakmasını Türk Sineması açısından çok büyük bir kayıp olarak gören Doç. Dr. Sim, Metin Erksan filmlerinin çoğunun sansüre ve yasaklamalara maruz kalmasını da onun toplumsal gerçekçi kişiliğine ve inandığı düşünceleri ifade etmekten kaçınmayan, korkmayan ilkeli bir yönetmen olmasına bağladı. Doç. Dr. Sim, “Daha ilk filmi olan Karanlık Dünya ile 1952’de sansürle tanışmış olan Erksan’ın Türk Sinemasının başyapıtları diyebileceğimiz Yılanların Öcü, Susuz Yaz, Kuyu filmlerinin hepsi o dönem sansüre uğramış hatta yasaklanmış ve dönem boyunca büyük sükse uyandırmış filmleridir. Susuz Yaz filminin de böyle bir sansürden sonra gizlice Berlin Film Festivali’ne gidip ilk uluslararası büyük ödülümüzle dönmesi o dönemin düşünce ortamının yansımasıdır ve Metin Erksan filmlerinin hepsi çok değerli birer başyapıt niteliğindedir” dedi.
“Sevmek Zamanı Benim İçin Hepsinden Farklıdır”
Doç. Dr. Sim, Metin Erksan’ın yaşamı boyunca yaptığı filmlere bakıldığında “Benim için bütün filmleri ayrı bir öneme sahiptir. Başta Yılanların Öcü, Kuyu, Susuz Yaz, Acı Hayat olmak üzere hepsinin çokça etkisinde kaldım diyebilirim” ifadelerini kullandı. Metin Erksan filmlerinden Sevmek Zamanı ile ilgili olarak ise “Benim için hepsinden farklıdır” diye konuşan Doç. Dr. Sim, bu filmin dönemin şartlarına kafa tutan, alışılmışın dışında, bireysel bir yapıt olduğuna değindi. Erksan’ın bir diğer filmi olan Acı Hayat’ın ise televizyona aynı yıl içinde iki kez uyarlandığını, melodram ve ustaca işlediği aşk konusu ile oldukça sağlam bir yapıt olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sim, Metin Erksan’ın çektiği sıkıntılar hakkında şöyle konuştu: “Bazı sinemacılar Metin Erksan’ın son yıllarında yanına olmadı. Bunun yanı sıra Erksan’ın filmlerinden yapılan uyarlamalar için telif hakkı ödenmedi, bu da kendisini son derece üzdü.”
Doç. Dr. Sim, Metin Erksan’ın “Sinemayı kendim için yapıyorum” sözünü de destekleyerek Erksan’ın “Sanat sanat için midir, toplum için midir” tartışmalarının sürdüğü bu dönemde böyle bir şeyi dile getirmesini oldukça samimi ve gerçekçi bulduğunu söyledi. Metin Erksan’ı bu sözünden tutup yermenin kimsenin haddi olmadığını da sözlerine ekleyen Doç. Dr. Sim, “Bir kere Metin Erksan Sevmek Zamanı‘nın yönetmenidir; o filmi gişe yapmayacağını bile bile çekmiştir. Böyle kimseye minneti olmayan bir yönetmenin bu sözü söylemeye hakkı vardır” diyerek Erksan’ın kendi sinemasının yaratıcısı, tanrısı olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Sim, Erksan ile birlikte geçirdikleri yılları göz önünde bulundurduğunda “Onun belki de en önemli özelliği derslerini ve işlerini asla ihmal etmemesi, ertelemesiydi. En zor zamanlarında bile bizlere burada derslerini verirdi” diyerek Metin Erksan’ın işine ne kadar bağlı, disiplinli bir kişiliği olduğunu vurguladı.