Özge TAN
Dağcılığın daha çok alpizim bölümünde çalışmalar yapan İstanbul Üniversitesi Dağcılık Kulübü (İÜDAK), her yıl yeni katılan üyelerine yıl boyu sürecek bir eğitim sunmanın yanı sıra Erciyes, Hasandağı, Bolkarlar ve Aladağlar’da tırmanışlar düzenleyerek çalışmalarını sürdürüyor.
Aladağlar’da İlk Olimpik Tırmanış
Dünyada dağcılık üzerine herhangi bir olimpik çalışma yapılmadığını öğrenen Prof. Dr. Atilla Erdemli, 1992 yılında dağcılığın olimpik değerlere fazlasıyla uygun olduğuna kanaat getirerek İÜDAK tırmanıcılarıyla Aladağlar’da ilk olimpik tırmanışı gerçekleştirdi ve bu tırmanışın albümü Lozan Olimpiyat Müzesi’nde sergilenmek üzere korunmaya alındı. İÜDAK’tan her yıl iki dağcı, olimpik tırmanışa davet ediliyor. Bu dağcıların belirlenmesinde, iyi derecede İngilizce bilmek ve akademik seminer sunabilmek şartlarına uygunluk aranıyor. Seçilen dağcılar, o sene belirlenen temaya göre dağda düzenlenen kampta semineri gerçekleştiriyor.
“Dağcılık İçinde Ölüm Olan Bir Spor”
Dağcılık alanında eğitimin hayati önem taşıdığını vurgulayan kulüp üyelerinden Atıl Karabey, eğitimlere katılımın zorunlu tutulduğunu belirtip, “Dağcılık içinde ölüm olan bir spor. Biz bunu asla reddetmiyoruz. Aksine üyelerimize öncellikle bunu belirtiyoruz. Ben 2010’da geçirdiğim bir tırmanış kazası sonrası dağcılığa daha fazla yöneldim çünkü öğrendim ki eğitim hayatınızı kurtarabiliyor” dedi.
Kulüp üyelerinden Melis Kaynar ise, son dönemde dağcılığın popüler hale gelmesinden dolayı insanlar tarafından spor olarak değil hobi olarak algıladığını belirterek “Biz, kulüp olarak her yıl bu algıyı kırmayı başardığımız için mutluyuz” diye konuştu. Kaynar, önceki yıllarda erkeklerin çoğunlukla olduğu bir kulüpken şimdilerde kadın üye sayısının çoğunlukta olduğunu belirterek bundan gurur duyduklarını da dile getirdi.
“Temel Gereklilik Hoşgörüdür”
Kaynar, “Dağcılıkla ilgili bir diğer yanlış algı, dağcılığın bedenle ilgili olduğu ve kaslı, sportif bir yapı gerektirdiğidir. Oysa dağcılıkta en temel gereklilik hoşgörüdür. Çünkü yükseklere çıktıkça oksijen azalıyor ve bu durum biyolojik olduğu kadar psikolojik olarak da etkiliyor” dedi. Bununla birlikte, dağcılık kazalarının yüzde 80’inin tırmanışın dönüşünde gerçekleştiğini vurgulayan Kaynar, zirveye tırmandıktan sonra oluşan dikkat kaybının hayati sonuçları olacağını belirtti. Kaynar, dağcılıkta dikkat edilmesi gereken diğer önemli noktanın, nerede duracağını bilmek olduğunu dile getirerek, “16 saatlik bir yürüyüşün ardından koşullar uygun değilse dönmen gerektiğini bilmelisin” ifadelerine yer verdi.
“Doğa Senden Yüce ve Sen İçine Girmeye Çalışıyorsun”
Kulübün üyelerinden Zeynep Sayme Bora, “Doğa senden yüce bir oluşum ve sen onun içine girmeye çalışıyorsun” diyerek her koşulda tırmanılabileceğinin düşünülmesinin rasyonel bir yaklaşım olmadığını belirtti.
Üyelerden Murat Yıldırım ise dağda bir bütün olabilmenin önemini “Tırmanış esnasında inanılmaz bir motivasyon ihtiyacı hissediyorsunuz. Çünkü vereceğiniz bir karar, gruptan birinin kaza geçirmesine sebep olabilir. Bu sayede bir bütün olmayı öğreniyoruz” diyerek açıkladı.