Tuğçe AYÇİN, Neslihan KALKAN
Ülkemizde sayısı gün geçtikçe artan yeşil papağanlar, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi’nin bahçesi de dâhil olmak üzere birçok farklı noktada dikkat çekmeye devam ediyor
“Mülteci papağanlar” olarak da adlandırılan kuşları ve yaşam koşullarını, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş ve Ormancılık Meslek Yüksek Okulu Öğr. Gör. Ergün Bacak İletim gazetesi için değerlendirdi.
Papağanların taklit yetenekleri çok yüksek olan kuşlar olduğunu ve çok eski zamanlardan beri insanların ilgisini çektiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, son dönemlerde çok geniş yayılma alanı bulan bu kuşların ülkemize nasıl girdikleri ile ilgili çeşitli rivayetler olduğunu belirtti. “Bir iş adamı tarafından getirilip gümrükte kaçtıkları iddiasının yanı sıra, bir kamyon içerisinde Türkiye’ye getirilirken kamyonun kaza yapıp devrilmesi sonucu kaçtıkları ve ülke içinde çoğaldıkları da rivayetler arasında” diyen Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, papağanların ilk kayıtlarının 1990’lı yıllara ait olduğunu ifade etti. Yeşil papağan (Psittacula krameri) ve İskender papağanı (Psittacula eupatria) olmak üzere iki türün olduğu papağanlar için ayırt edici en önemli farkın, İskender papağanının omzunda leke şeklinde bulunan kırmızı bant olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, “Birbirlerine çok benziyorlar fakat yeşil papağanlar biraz daha küçük ve ülkemizde daha yaygın” şeklinde konuştu. İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Adana, Gaziantep gibi şehirler başta olmak üzere birçok farklı yerde yayılma alanı bulan papağanların anavatanının Pakistan- Hindistan arası bölge ile Afrika olduğunu sözlerine ekleyen Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, papağanların sıcak bölgelerin yanında soğuk bölgelerde de yaşadıkları için ülkemizde de adapte sorunu yaşamadıklarının altını çizdi.
“Popülasyonun Devamı İçin 50- 500 Arası Birey Gerekir”
Papağanların yayılmaları ve çoğalmaları ile ilgili yapılan “kafes kaçkını” şeklindeki yorumlara “Bu bana göre desteklenebilir bir teori değil, kafesten kaçan 1- 2 bireyle devamlılık sağlanamaz” sözleriyle karşı çıkan Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, bir popülasyonun bir alanda başarılı olması için minimum 50- 500 arası bireyin var olması gerektiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, kuşların buradaki iklime de adapte olduklarını ve popülasyon anlamında başarılı bir görüntü sergilediklerini sözlerine ekledi. “Yaşadıkları yerlerde kışın besin bulabilmeleri çok önemli, bu anlamda buldukları tohumlarla ve meyve ağaçlarıyla yaşamlarını sürdürüp ağaç kovuklarını da yuva olarak kullanmaları onları başarıya ulaştırdı” diyerek konuşmasına devam eden Yrd. Doç. Dr. Beşkardeş, Orman Fakültesi’nin bahçesindeki Trabzon hurması ağacının da papağanlar tarafından besin kaynağı olarak kullanıldığını kaydetti.
“Halkalama Yaparak Göç Yollarını Tespit Ediyoruz”
Türkiye’de halkalama lisansına sahip olan 16 kişiden birisi olan ve İÜ adına Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile projeler yürüten Öğr. Gör. Bacak, 15 yıldır Samsun’da düzenli olarak yaptıkları halkalama çalışmasını “Kuşları ağlarla yakalıyoruz ve bacaklarına kimlik numarası şeklinde bir halka takıp; yaşını, cinsiyetini, yağ ve kas skorlarını belirledikten sonra kanat ve kuyruk boylarının ölçüsünü alarak tekrar doğaya salıyoruz” sözleriyle açıkladı. Halkalama çalışması sayesinde kuşların göç yollarının tespit edilebildiğini ve bu yollar üzerindeki habitatların korunabilmesinin mümkün hale geldiğini belirten Öğr. Gör. Bacak, “Özellikle Afrika’dan gelen kuşların üzerinde kene olabiliyor ve biz halkalama esnasında o keneleri de toplama fırsatı bulabiliyoruz” dedi. Kafes ortamında insan eliyle beslenmesi yasak olan kuşların kaçak şekilde beslenmesi konusuna da değinen Öğr. Gör. Bacak, bu kuşların Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce yakalandığını ve doğaya salınmadan önce İÜ tarafından ölçümlerinin alınıp halkalamaya tabi tutulma olanağına sahip olduğunu ve böylece bilimsel anlamda veri de elde edildiğini ifade etti.