Özge KONDAKÇI
Ateş Evirgen, Türkiye denizleri dışında dünyanın birçok bölgesinde, hatta kutup denizlerinde de dalışlar yapıp çok değişik deniz ortamlarında sualtı fotoğrafları çekti. Profesyonel dalgıç ve fotoğrafçı Evirgen, sualtı fotoğrafçılığına nasıl başladığını ve sualtı fotoğrafçılığı ile ilgili detayları anlattı.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunusunuz. İşletmeden fotoğrafçılığa geçişiniz nasıl oldu?
Ben fotoğrafı hep severdim. 12 yaşımdan itibaren elimde bir fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekmeye başladım. Fotoğrafa olan ilgim biraz da aileden kaynaklıydı. Dalışa başladıktan sonra sualtında gördüğüm her şeyi başkalarıyla da paylaşmak istedim. O zamanlar yayın yoktu, televizyonlarda belgeseller yoktu. Çevrede çok fazla sualtı ile ilgili bir şeyler aktarılmıyordu. Dolayısıyla her gördüğümü “Bunu bir başkasına da gösterebilirim” içgüdüsü oluştu. Fotoğrafçılık hep istediğim bir şeydi.
Dalışlardan önce nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Dalıştan önce yapılan hazırlık dalışı planlamaya kadar gider. Bugün dalmak istesek önce nereye dalacağımıza karar vermemiz gerekir. Bu iş için bir saat sonra dalalım demek mümkün olmadığı gibi evimizin hemen yanında yapılan bir iş de değil. Ya yurt içinde ya da yurt dışında bir yere gideceksiniz. Uzun bir zaman önceden bunun planlamasını yapmalısınız. Gittiğiniz bölgenin ve çekmek istediğiniz canlının özelliklerine göre de hazırlık yapmalısınız.
Şuana kadar sualtında bir tehlike ve ya kaza yaşadınız mı?
İyi bir dalgıç bu işi uzun süredir yapan ve hiçbir tehlikeyle karşılaşmayan dalgıçtır. Ben o yüzden iyi bir dalgıcım çünkü hiçbir tehlikeyle karşılaşmadım. Eğitim zaten fiziksel olarak karşılaşabileceğimiz problemleri yaşamamak üzerine kurulmuştur. Dalış ortamı tehlikelere açık bir ortam, doğa. Kendi ortamımız değil. Bunun için de bu tehlikelerin neler olduğunu bilmemiz lazım.
Peki, hiç unutamayacağınız bir maceranız var mı?
Sualtında geçirdiğim her an benim için bir maceradır. Burada görmek istediğiniz canlılar önemlidir. Bir gün yırtıcı kocaman bir köpek balığı gördük. Bunun için bir kafes dalışı planladık. Bu unutamayacağım bir anı. Bir gün bir balina ile yavrusunu gördük, hem korkutan hem heyecanlandıran bir olaydı. Kırk tonluk bir canlı sonuçta, unutulmazlardan biri. Antartika’da dalış yaptım. Bir insanın yirmi dakika sonra yaşayamayacağı bir ortamda dalış yapıyorsunuz, o dalışınız unutulmaz. Her dalış bir anıdır. Kötü dalış yoktur. Her dalış bize bir şeyler katar.
Sualtında vücut dengesini ve nefesi nasıl dengeliyorsunuz?
İşin en zor kısmı bu. Dalış o kadar zor gelmez ama fotoğrafçının su üzerinde yaptığı her şeyi sualtında yapmak zorundasınız. En önemlisi dengedir. Eğitim aldığımız ilk yıllarda eğitmenimiz “Suyun altında karada yürüyecekmiş gibi rahat olduğunuz zaman iyi bir dalgıç olabilirsiniz” demişti. İnsan bunu yaptığında gerçekten başarılı bir sualtı fotoğrafçısı oluyor.
“Sualtı Fotoğrafçılığı Eşittir Dalış”
Sualtı dünyası fotoğrafçılığına merakı olan insanlara önerileriniz var mı?
Dalış ve sualtı fotoğrafçılığı pahalı bir hobi olarak biliniyor. Kendi aşamalarıma dönüp baktığımda diyebilirim ki, yeter ki istensin, ben isteyen herkesin yapabileceğine inanıyorum. Zamanı olan insanların yapabileceği bir iş, çünkü farklı bölgelere gezilere katılıp sualtını fotoğraflamak her an yapılabilecek bir şey değil. Sualtı fotoğrafçılığı eşittir dalış. Zaman ve ona uygun bir hayat tarzı.