Merve TOKAZ
Çanakkale Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104.Yıldönümünü anma etkinlikleri kapsamında, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda program düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program “Bir Gelibolu Kahramanı: Yusuf Kenan” belgeseli gösterimi ile devam etti. Sonrasında Doç. Dr. Özgü Yolcu moderatörlüğünde filmin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen Mesut Gengeç, filmin Genel Koordinatörü Bülent Günal ve Proje Sorumlusu Yılmaz Aydın ile söyleşi gerçekleştirildi.
Yusuf Kenan ile Çanakkale Ruhunu Yansıttılar
Kendisi de İstanbul Üniversitesi mezunu olan ve bir dönem İstanbul Üniversitesi’nde dersler vermiş olan belgeselin yönetmeni ve yapımcısı Mesut Gengeç, filmin proje aşamasında izledikleri sürece dair bilgiler verdi. Gengeç, “Konumuzun çıkış noktası Bülent Bey’in haber konusuydu. Daha sonra konuyla ilgili projemiz ile Kültür Bakanlığı’na başvurduk. Ve çekim aşamasına geçtik. Bizim amacımız Yusuf Kenan üzerinden Çanakkale Savaşını ve Birinci Dünya Savaşı’nın ruhunu izleyenlerle buluşturmaktı” ifadelerini kullandı. Gengeç, Filmin ortaya konma sürecinde büyük bir emek harcadıklarını dile getirerek “Zor şartlarda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. İstedik ki Çanakkale Kahramanlarını Yusuf Kenan’ın şahsında analım. Aslında yaptığınız bir işle kayıtlara geçiyorsunuz. Olayları aktarıyorsunuz ve insanlara mesajlar veriyorsunuz bu çok önemli. Zorlandık fakat sonrasındaki tepkiler bizi çok mutlu etti. Bu anlamda manevi tatmin çok önemli” dedi.
“Her Şeyden Önce İnsanlara Dokunmak İstedik”
Filmin Proje Sorumlusu olan Yılmaz Aydın, filmin kurgu aşamasındaki süreç hakkında bilgiler verdi. Teknik anlamda önemli zorluklarla karşılaştıklarını belirten Aydın, “Fotoğrafları araştırdık. Özellikle o döneme ait siyah-beyaz görüntüleri bizim kullanacağımız şekilde bulabilmek çok zor oldu. Bunun yanı sıra elimizdeki kaynakları doğru yerde kullanmak da çok önemliydi. Biz her şeyden önce insanlara dokunmak istedik. Hikayemizin içeriğine de baktığımız zaman geçmişten günümüze çıkarabileceğimiz önemli mesajlar var” diyerek belgesel filmlerin bu anlamda büyük önem taşıdığını vurguladı. Bunun yanı sıra Türkiye’de belgesel ortaya koymanın zor bir iş olduğuna değinen Aydın, “Türkiye’de belgesel dediğimiz zaman insanlar bir adım geri duruyor. Televizyonlarda yayın yasağı olduğunda ceza olarak belgeselin gösterildiği bir ülkede yaşıyoruz” diyerek Türkiye’de belgesel algısının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Şehitliğimiz Sembolik Olursa Şehitlerimizde Sembolik Oluyor”
Filmin Genel Koordinatörlüğünü yapan Bülent Günal, filmin içeriğine dair değerlendirmelerde bulundu. Günal, “Şehitliğimiz sembolik olursa şehitlerimizde sembolik oluyor. O yüzden o dönemi anlamak adına bu mektupların ortaya çıkması büyük bir hazineydi. Biz bu mektuplarla birlikte bir ailenin hayatının dramını yaşamış olduk. Bunları okuyup anladığınız zaman o ailenin acısına ortak oluyorsunuz ve böylelikle artık o şehitlik sembolik olmaktan çıkıyor, ete kemiğe bürünüyor” dedi. İçeriğin izleyiciyi yakalamakta önemli bir faktör olduğunu belirten Günal, “Bizim amacımız insanları sıkmamak adına belirli bir tempoyu yakalamaktı. Bu süreçte ne anlatmak istediğiniz çok önemli. Daha farklı efektlerle, kısa seslerle böyle bir yöntem kullandık. Aslında İzlenebilir belgesel yapmak gibi bir derdimiz vardı bizim” diyerek bu anlayışla Türkiye’de belgesel yapımcılığının ileri noktalara taşınabileceğine vurgu yaptı.
Son olarak söz alan Murat Gengeç, “Lütfen sokağa çıkın. Bir İletişimci sokakta olmalıdır. Sesleri dinleyin, insanları izleyin. Görün, araştırın ve üretin. Bir ekiple bir şeyi yapmak istiyorsanız bunu başarmamanızın imkanı yok buna emin olun” diyerek gençlere tavsiyelerde bulundu.
Söyleşi, Murat Gengeç, Bülent Günal ve Yılmaz Aydın’a teşekkür belgelerinin takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.