Uğur YAMAÇ
İstanbul Üniversitesi, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) bir görüntüleme makinesi olan Kompakt Müon Selenoid’nin (CMS) iki farklı alt dedektörü olan HCAL ve PSS alanlarında tam üye statüsünde katılım sağlıyor.
Fen Fakültesi Fizik Bölümü Yüksek Enerji ve Plazma Fiziği Ana Bilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Suat Özkorucuklu verdiği röportajda, İstanbul Üniversitesi’nin CERN-CMS Deneyine katılımın hangi alanda nasıl, neden ve ne zaman oluşuyla birlikte kim tarafından gerçekleştirildiğini aktardı.
CERN nedir?
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezidir.1951 yılında birçok bilim adamı Amerika’ya gidince savaş sonrasında orada kalan insanlarla oturup bir toplantı yaparak ne yapabiliriz de Avrupa’yı üst sıralara taşıyabiliriz diyerek böyle bir birliktelik oluşturup böyle bir araştırma merkezi kurmaya karar vermişlerdir.
CERN 27 km uzunluğunda olup kademe kademe hızlandırıcı modülleri vardır. Dünyadaki en yüksek enerji CERN’de üretilmektedir. Bu da 14 Triyon TeV enerjisidir. 7 TeV elektron ve 7 TeV protonun çarpıştırılmasıyla elde edilir.
Bu enerji ne yapar?
Sonucunda aslında hiçbir şey yapmaz. Çünkü çarpışma sonunda geriye 100 sivrisinek kanadının çırpışı kadar bir enerji kalır. Ama hızlandırma esnasında önüne bir insan ya da bir madde geçerse onu yok eder.
Neden hızlandırılır?
Daha derine, küçüğe bakabilmek için daha yüksek enerjiye ihtiyaç vardır. Bu yüzden hızlandırılır.
Türkiye’de CERN-CMS Deneyi’nin Öncüsü Kimdir ?
Dr. Perihan Torun’un öğrencisi Prof. Dr. Gülsen Önengüt 1972 yılında İlk doktorayı yazmış ve öncüsü olmuştur. Onun arkasından Perin Torun ve onunda arkasında benimde hocam olan Ramazan Sever gelir.
CERN-CMS Deneyinde amaçlanan ne?
CMS makinesi 20 metre uzunluğunda 19 metre yüksekliğinde ve 40 ton ağırlığında devasa bir fotoğraf makinesidir. Saniyede 40 milyon poz çeken, en az 10 bin megapiksellik bir kameraya benzer. Görüntüledikleri proton ve nötron çarpışmaları sonucunda ortada kalan verileridir. Yani proton nötron çarpışması sonunda ortada kalan verileri görüntülemeye yarar. CMS’nin bir fotoğraf makinesine benzemesinin nedeni, fotoğraf makinesinin görüntüyü oluşturmak için pikselleri kolektifleştirmesi gibi CMS makineside çarpışan proton ve nötronların sonucunu bir görüntü elde etmek için kolektifleştiren ve fitreler yapan bilgisayar oluşudur. Amacı bütünü oluşturan parçalardan işe yarayanları filtrelemek ve görüntüye eklemektir.
CERN’ün amacı nedir?
Toplantılar sonucunda CERN Çalışma Kurulu, CERN’ün amacının bilim insanlarını bir araya getirerek teknolojiyi geliştirmek olduğunu belirtmişlerdir. CERN‘ün asıl kurulma amacı temel bilim yapmaktır. Ortaya çıkış amacı bilgisayarlar arasında datayı yani veriyi paylaşıma açabilmek, bilgisayarları birbirleriyle iletişime sokmaktır. Ayrıca hızlandırıcıları geliştirmekte CERN’ün amaçları arasındadır.
Bahsi geçen hızlandırıcılar ise elde edilmek istenen bulgunun ortaya çıkması için elektron ve protonların ivme kazandırılıp birbirleriyle çarpıştırılması sonucu hedefe uygun bulgunun elementlerini sayısal veriler üzerinde elde etmektir. Bunun sonucunda ise teknolojilerin nereye evrileceği saptanabiliyor.
Daha derine, küçüğe bakabilmek için daha yüksek enerjiye ihtiyaç vardır. İşte CERN en küçük maddeyi görebilmek için en yüksek enerjiyi sağlayabilecek makineyi üretmek için var.
CERN’de Türkiye’yi temsil eden tek üniversite İstanbul Üniversitesi mi? Başka üniversiteler veya profesörler var mı? İstanbul Üniversitesi’nin CERN-CMS Deneyine katılmasındaki rolü ne? İstanbul Üniversitesi olarak ne yapıyoruz?
Bugün 22 ülke CERN’e üyedir. Uluslararası bir camiada bütün dünyanın katıldığı CERN’e katılabilmek için 1994’ten beri çalışıyor, 1998’den beri CERN’e gidip geliyorum. 2000’den sonra da Boğaziçi Üniversitesi’nden aldığım bir teklifle CERN’de katılımlarımı sıklaştırdım. O zamanlar CERN’e üye olan 4 tane üniversite ve bu 4 üniversitenin altında CERN çalışmalarına katılan üniversiteler vardı.
Bu 4 üniversite ise;
- Boğaziçi Üniversitesi ve bunun altında CERN’e katılan üniversiteler İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’ydi.
- Çukurova Üniversitesi
- ODTÜ
- İstanbul Teknik Üniversitesi
Daha sonra İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nden CERN-CMS deneyine tam üye olmamız için bana teklif geldi ve sonra CERN-CMS Deneyi için tam üyelik başvurusunda bulunduk. 8 Aralık 2018’de üniversitemizi bir sunumla CERN üyelerine tanıttım. Başvurumuz da 9 Şubat 2019’da 200 enstitü tarafından oylandı ve kesinleşti. Bu tarihe kadar CERN-CMS Deneylerine yönelik yayınlarım Boğaziçi Üniversitesi adına çıkarken artık İstanbul Üniversitesi adına çıkacak. İstanbul Üniversitesi’nin CERN-CMS Deneylerine katılmasındaki rolü budur. Yani artık bizde bir şemsiye üniversitesi olacağız ve bizimde altımızda toplanacak olan üniversiteler olacaktır, hatta vardır. Bunlardan bazıları Mimar Sinan Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Cerrahpaşa Üniversitesi ve diğer Anadolu üniversiteleri olarak sıralayabiliriz.
Orada CMS ’nin iki alt dedektöründe katılım gerçekleştiriyoruz. Bunlar HCAL(Halon Kalorimetre Enerji Ölçer) ve PPS (Hassas Proton Spetrometresi-Protonların uçuş zamanlarını bulmaya çalışır-)’dir.
CERN’e katılm, tam üye olma gerekliliği neden kaynaklandı? Bizim ülkemizde CERN gibi bir nükleer araştırma merkezi var mı? Yoksa neden yok?
En başta belirtmeliyim ki CERN gibi bir oluşum tek bir ülkeyi aşar. Kapsamlı bir oluşum olmasından dolayı tek bir ülke kuramaz. Buna ciddi oranda her alanda olmak üzere kaynak gerekir. Ayrıca CERN dünyanın en büyük hızlandırıcısıdır.
Türkiye’de CERN gibi kapsamlı bir Nükleer Araştırma Merkez bulunmamaktadır. Ancak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türk Hızlandırıcı Merkezi, Türkiye Tek Hızlandırıcı Enstitüsü ve yüzlerde Medikal Hızlandırıcı Merkezleri var. Bu merkezler tek bir çatı altında toplanmayıp her biri kendi özgün alanları çerçevesinde benzer araştırmalar ve çalışmalar yapmaktadır. Buralarda yapılan araştırma ve geliştirme çalışmaları CERN’nün tamamına eşit olmasa da yaptıkları araştırma ve çalışmaların temel mantığı aynıdır.