Tuğçe AYÇİN
Fotoğraf: Öğr. Gör. Ergün BACAK, Dilek GEÇİT
Biyoçeşitliliğin izlenmesinde önemli bir araç olarak tüm dünyada kabul gören su kuşları, biyoçeşitlilik kayıplarının nerede olduğu ve ne şekilde düzeltilebileceği noktasında önemli ipuçları veriyor. Su kuşu olarak tanımlanan tür, kısmen ya da tamamen su ve sulak alanlara bağımlı olarak yaşıyor. Bu kuşların sulak alanları tercih etmelerinin sebebi ise beslenmek, barınmak, dinlenmek ya da üremek. Sulak alanlarda kışlayan su kuşlarının tespitini yapmak için öncelikle sucul habitatlarda yaşayan kuşların gözlemlendiği ve sayıldığı Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS) bu yıl da Ocak ve Şubat aylarında yapıldı. Birçok su kuşu türünün gözlemlendiği sayımlar, İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa (İÜ-C) Orman Fakültesi, İÜ-C Ormancılık Meslek Yüksekokulu ve T. C. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürlüğü arasındaki protokolün içerdiği sulak alanlarda gerçekleştirildi. Su kuşu sayımları kapsamında yapılan çalışmalar hakkında İÜ-C Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Ergün Bacak ile konuştuk.
60’a Yakın Su Kuşu Türü Gözlemlendi
İstanbul, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kocaeli ve Sakarya illerinde sayım gerçekleştirdiklerini söyleyen Öğr. Gör. Bacak, her sene aynı zaman aralıklarında bu sayımları yapmaya çalıştıklarını kaydetti. Türkiye’nin tamamında yapılan sayımlarda, bütün önemli sulak alanlara gidilmesinin amaçlandığını ve kışlayan su kuşlarının hepsinin sayılmasının hedeflendiğini belirten Öğr. Gör. Bacak, Ocak ayında başlayıp Şubat ayında biten su kuşu sayımlarında gözlemlenen türler hakkında şöyle konuştu: “Gözlemlediğimiz türler arasında kuğular, kazlar, ördeklerin yanı sıra batağanlar, sutavukları, pelikanlar, karabataklar, martılar ve kıyı kuşlarını sayabiliriz. Ayrıca sulak alanları kullanan saz delicesi ve akkuyruklu kartal gibi yırtıcılar da var. Toplamda sulak alanları kullanan 60’a yakın farklı türden kuş gözlemledik.”
Gözlemler İki Farklı Yöntemle Yapılıyor
Kuş gözlemlerinde iki yöntem yoğun olarak kullanılıyor. Bu yöntemlerden ilki nokta sayımı, ikincisi ise hat boyu sayım. Hat boyu sayımı daha çok ormanda ve açık alanlardaki kuşların yoğunluğunun daha az olduğu ve kuşların sesleri ile tanınması gereken yerlerde kullanılırken, nokta sayımda ise belirlenmiş, alana hâkim ve kuşların bulunduğu yerden daha yüksekte bulunan sabit bir noktadan sayımlar yapılıyor. Kış Ortası Su Kuşu Sayımları’nda yoğun kuş popülasyonları olduğu için nokta sayımları tercih edildi.
Avcılık Büyük Bir Risk
Su kuşu popülasyonlarındaki değişim ve bu değişimin nedenleri hakkında açıklamalarda bulunan Öğr. Gör. Bacak, Avrupa ve Rusya’da daha soğuk ve karlı geçen bir yılda, ülkemizde daha fazla kuş görülebilirken, daha ılık geçen kışlarda ise daha az sayıda kuş görebildiğini belirtirerek, “Genel olarak değerlendirdiğimizde pek çok su kuşu popülasyonunda, özellikle ülkemizde aşağıya doğru bir ivme görmekteyiz” şeklinde konuştu.
Popülasyonu etkileyen faktörlerin her türe göre değişebildiğinin altını çizen Öğr. Gör. Bacak şu ifadeleri kullandı: “Örneğin eti yenen ve avlanan türler için avcılık çok büyük bir risk oluşturuyor; hatta bazı türlerin neslinin tükenmesine sebep oluyor. Habitat kaybı, yapılaşma faktörü, sulak alanların yoğun olarak kullanımı, balıkçılık faaliyetleri, evsel atıklar ve fabrika atıkları, tarım ilaçları ve gübreler de popülasyonlara zarar veriyor.”
Türlerin Kaybolmasının Zararını İnsanlar Görecek
Avcılığın insani boyutunun değerlendirilmesi gerektiğini belirten Öğr. Gör. Bacak, avcılığın hayvan türlerini tehdit eden en önemli faktörlerden birisi olduğunu vurguladı. Uluslararası Türleri Koruma Birliğinin (IUCN) kırmızı listesinde “hassas” olarak görülen, doğaya hiçbir zararı olmayan türlerin bile bilinçsizce avlanabildiğini aktaran Öğr. Gör. Bacak, “Doğasever insanların doğayı korumakla yükümlü devlet kurumlarında çalıştırılması gerekiyor. Bununla birlikte çocukluktan itibaren doğa ve hayvan sevgisi aşılanan nesiller yetiştirilmeli ve halkın her kesimine ekolojik bilgilendirme yapılmalı. Doğada bir türün kaybolmasının zararını yine insanların çekeceği unutulmamalı” dedi. Öğr. Gör. Bacak, “Doğa ve kuşlarla ilgili sunumlarımızı daha çok öğrencilere ve devlet kurumlarının çalışanlarına yapmaya çalışmaktayız. Böylece belki bir denizyıldızının canını bizler kurtarabiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.