Haber: Saliha ŞAHİN
Türk edebiyat tarihinde bir döneme de adı veren, kelime anlamıyla ‘ilimlerin zenginliği’ anlamına gelen Servet-i Fünun mecmuası, 130 yıl önce bugün, 27 Mart 1891’de kuruldu.
Soyadı kanunundan sonra Tokgöz soyadını alan Ahmet İhsan Bey’in kurduğu dergi, bilhassa edebi türlerin modernleşmesinde etkili bir araç olmuştur. Ahmet İhsan Bey, 1868 doğumlu bir siyasetçi ve yazardır. Mülkiye mezunu olan İhsan Bey, uzun yıllar çeşitli devlet görevlerinde bulunur, 1908-1921 arası Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin başkanlığını yürütür. 1931’den ölümüne kadar olan dönemde ise Ordu milletvekili olarak meclis çalışmalarında ve uluslararası kuruluşlarda temsilci namıyla yer alır.
Tercüme eserleri ile bilinen Ahmet İhsan Bey, Jules Verne’nin kitaplarını Türkçe’ye çevirmiş ve bu coğrafyada tanınmasında oldukça etkili olmuştur. Bunlar dışında Haver ve Ülfet romanları, Matbuat Hatıralarım kitabı ve seyahat yazıları türünde birçok eseri yayımlanmıştır. Ahmet İhsan Bey, ilk olarak Ümran (1887-1888), devamında ortaklarıyla Alem Basımevi’ni kurduktan sonra ise Servet-i Fünun (1891-1928) dergilerinin basılmasında öncülük eder.
Ruhsat alınamadığı için, Rum Nikolaides Efendi’nin sahibi olduğu Servet gazetesinin bir eki olarak 1891’de çıkarılmaya başlanan Servet-i Fünun dergisi, kısa kesintiler ve mütareke dönemi dışında 1944’e kadar yayım hayatını sürdürmüştür. Başlangıç itibariyle teknoloji ve popüler bilim dergisi niteliği taşırken, 1892’de imtiyazın tamamen Ahmet İhsan Bey’in eline geçmesiyle Servet-i Fünun’un içeriğinde edebiyat yazıları daha çok ön plana çıkar. Bu sayede gelişim gösteren mecmua 1896’dan itibaren Edebiyat-ı Cedide (1896-1901) topluluğunun da kurucu yuvası olur ve edebiyat tarihinde önemli bir isim haline gelir. Zira bu dönemin başarısında, mecmuanın edebiyat bölümünün başındaki Tevfik Fikret belirleyici olmuştur. Bu topluluğa mensup olan ve Servet-i Fünun’da yazıları yayımlanan birçok şair ve yazar, modernleşen Türk edebiyatının ilk örneklerine imza atan öncü edebiyaçılar olarak tarihe geçmiştir.
Her ne kadar dergide edebi yazılar ağır bassa da, yerel ve uluslararası teknolojik gelişmelerden ilgi çekici haber, makale ve fotoğraflara kadar birçok tür mecmuada yayımlanır. Ayrıca 19. yüzyılın değişimine dikkat çeken şehir haberleri de geniş olarak paylaşılır. Aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir üyesi olan Ahmet İhsan Bey, İkinci Meşrutiyet’in 1908’de ilanından sonra, öncesinde haftalık olarak basılan Servet-i Fünun’u günlük olarak çıkartmaya başlar. Bu yeni süreçte de Fecr-i Ati (1909-1912) topluluğuna ev sahipliği yapan derginin 24 Şubat 1910 tarihli 977. sayısında, Müfit Ratip’in hazırladığı Fecr-i Ati Encümen-i Ebedisi Beyannamesi yayımlanmıştır.
I. Dünya Savaşı süresince kesintisiz her gün basım yapılırken, Kurtuluş Savaşı döneminde ise Ahmet İhsan Bey’in yurtdışındaki faaliyetleri sebebiyle derginin basımına bir süre ara verilir, savaş bitip yurda döndükten sonra ise yeniden devam edilir. 1891’den itibaren 37 yıl aynı isimle yayımlanan mecmua 1928’de yapılan harf devrimi sonrası 1681. sayısından itibaren Uyanış üst adıyla basılır. Servet-i Fünun, Tokgöz’ün 1942’deki ölümünden iki yıl sonrasına kadar devam eden yayımıyla toplamda 2461 sayı yayımlanabilmiş tek dergidir.
Sonuç olarak 50 yıla yakın bir süre yayın hayatını sürdüren Servet-i Fünun, Osmanlı’nın son 30 yılına ve Cumhuriyetin kuruluş dönemine şahitlik etmiş; siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel izler taşıyan önemli bir dergi olarak tarihe geçmiştir.
Not: Edebiyat tarihi alanına giren 1896-1901 döneminin Servet-i Fünun sayıları Boğaziçi Üniversitesi’nin hazırladığı bir TÜBİTAK projesinde ayrıntılı olarak incelenmiş ve bu alanda çalışan uzmanların ilgisine sunulmuştur. Bknz. http://www.servetifunundergisi.com/