Haber: Meryem Üstün
İstanbul Üniversitesi Haber Merkezi
Son birkaç yıldır, alışık olunan isimlerin dışında hemen her gün yeni bir komedyenle karşılaşmak mümkün. Çeşitli komedi kulüpleri ve sahneleri mevcut. Stand-up’a ilgi duyanların sayısı her geçen gün artıyor. Bir komedi türü olarak stand-up’ın yükselişine şahitlik ediyoruz. Stand-up seyircisi de onlarla birlikte büyüyor ve meraklanıyor. Ben de o seyircilerden biriyim ve sıkı bir komedi sever olarak bu yazıda stand-up’ın yükselişinden bahsetmek istiyorum. Seyirci cephesinden benim stand-up’a ilişkin olumlu deneyimlerim ve hissiyatlarım var. Ancak bir de komedyen cephesinden bu yükselişi anlamak için Komedyen Yavuz Günal’la stand-up’ın söz konusu yükselişini konuştuk.
Türkiye’nin birçok şehrinde sahne alan çok sayıda komedi kulübü var. Dinleyici kitlesi küçük ya da büyük, çok sayıda komedyen buralarda sahne alıyor. Son dönemki bu artışın sebebini Komedyen Yavuz Günal, “İnsanlar sıkıldı” diyerek anlatıyor. Günal, çok uzun yıllardır aynı şeyleri yapmaktan sıkılan birçok üreticinin stand-up yapmaya başladığını söylüyor. Ayrıca diğer sahne sanatlarına göre seyirciyle etkileşimi çok daha güçlü olduğundan stand-up’ı, denedikçe profesyonelleşeceğiniz bir alan olarak görüyor. Dolayısıyla hem maddi hem de manevi anlamda yapılan işin karşılığının daha çabuk alınabildiğini ifade ediyor.
Stand-up yapmaya başlayanlardan bazıları zamanla büyüyen kitlesiyle yoluna devam ediyor. Stand-upçıların dinleyici kitlesini artırmasında tabii ki sosyal medyanın etkisi büyük. Ancak Günal’a göre kitle oluşturmaktan çok daha önemli bir şey var: Kitleyi doğru yönetmek. Sosyal medyanın etkili olmadığı bir alan yok ama Günal, bu etkinin nasıl sürdürebilir kılınabileceği ile ilgileniyor. Günal’a göre kitle oluşturmakla birlikte bu “kitleyle” ya da bu “kitlede” nasıl bir etki yarattığın çok önemli.
Stand-up bugün artık kitlelerin dikkatini çekmeye başlamış durumda. Yavuz Günal, bir gösterisinde stand-up’ı Sagopa Kajmer’e benzeterek Türkçe stand-up’ın tıpkı Türkçe rap gibi yeni gelişmekte olan bir sektör olduğuna vurgu yapmıştı. Tiyatro, sinema ve televizyonda komedi türü uzun bir geçmişe sahip olsa da stand-up söz konusu olduğunda durum biraz farklı. Günal, stand-up’ın bir geçmişi olmadığını ve bugünlerde yeni yaratılan bir alan olduğunu söylüyor. 1990’lı yıllarda ve 2000’lerin başında adından söz ettiren birkaç stand-upçı vardı. Ancak bu sayı “geçmiş” teşkil edecek kadar yeterli görünmüyor. Dolayısıyla stand-up bugün hepimizin şahitliğinde gelişiyor ve kendi tarihini oluşturuyor. Büyüyen kitlesiyle birlikte kendi varlığını beslemeye devam ediyor. Yani stand-up’ın henüz emekleme çağında olduğunu söyleyebiliriz. Belki de yeni yeni yürüyor.
Daha büyük bir kitleye yayılmaya başlayan stand-up kültürü komedyen-seyirci ilişkisini de etkiliyor. Seyirci olarak bizim her zaman sahnedekine ilişkin bir değerlendirmemiz var. Aynı şekilde komedyenlerin de seyirciye ilişkin bir değerlendirmesi var. Stand-up da diğer sahne sanatları gibi seyirciye ihtiyaç duyan bir faaliyet, hatta diğerlerine göre seyirciyle etkileşimi en fazla olanı. Çünkü seyircinin anlık reaksiyonu, stand-up’ı stand-up yapan en temel özellik. Bu yüzden komedyenler, doğrudan seyirciyle birlikte işini icra ederler. Bu da bizatihi seyirciye hitap etmenin bir komedyen için en önemli okul olduğu fikrini doğuruyor. Tıpkı stand-up gibi biz seyirciler de seyrediyoruz, kıyaslıyoruz ve biz de onlar gibi gelişiyoruz. İyi olanı buluyoruz, tabii herkesin iyisi kendine göre. Kısaca stand-up seyircisi meraklı ve ilgili. Yavuz Günal seyircinin bu ilgisini “cahil cesaretli ama keyifli” bulduğunu söylüyor. Stand-upçılar da bir nevi seyirciyi yetiştiriyorlar. Günal, stand-up seyircisinin ellerinde büyüyor olmasından memnun olduğunu ifade ediyor.
Stand-up sadece seyirciden beslenmiyor elbette. Komedyenin kendi hayat deneyimi, onun bireysel komedi kültürünü oluşturan birincil kaynak. Komedyen kendi yarattığı hikâyeleri bir güldürü malzemesi olarak seyirciye sunuyor. Komedyenin oluşturduğu bu malzeme, seyirciyi bireysel olarak etkilemenin ötesinde toplumsal etkiler de oluşturabiliyor. Aslında komedyen seyirciyi güldürürken, bir nevi, konusu ettiği meseleyi ya da kavramı eski anlamlarından sıyırarak ona yeni anlamlar yüklüyor. Böylece komedi yoluyla kavramların ahlaki, dini, kültürel ya da politik içeriklerini boşaltabiliyor. Bir yerde şöyle bir söz okumuştum: “Otoriteyi zayıflatmanın en iyi yolu kahkahadır.” Yavuz Günal’a bu sözün ona ne ifade ettiğini sorduğumda bu söze katıldığını söyledi. Dahası Günal, mizahın en uç, en sıra dışı hatta en sapkın düşünceleri bile zayıflatacak, sarsacak veya normalleştirecek güce sahip olduğunu düşünüyor. Ardından bu korkutan gücün kötü ellerde olmamasını dileyerek sözlerini bitiriyor.
Yavuz Günal Kimdir?
35 yaşında ve Yörük asıllı bir aileye mensup olan Yavuz Günal, belgesel ve stand-up üzerine çalışmalar yapıyor. Çocukluğundan beri ailesinin işi nedeniyle birçok şehirde yaşamış ve bir çok hikâye biriktirmiş. Şimdi de şehir şehir gezerek hikâyelerini kendine has komedi diliyle insanlara aktarıyor.
Yavuz Günal, “İlahi Yavuz” adlı tek kişilik stand-up gösterisiyle uzun süredir Türkiye’nin dört bir yanında sahne alıyor. Instagram hesabından, 15 Haziran’da bu gösteriye son vereceğini ilan eden Komedyen, artık yeni bir gösteriyle sahnelere çıkacak. Günal, tüm meraklıları gösterisini izlemeye davet ediyor. Son sözü, işini büyük bir aşkla icra eden Yavuz Günal’a verelim: “Allah izin verirse buralarda stand-up komedyeni olarak unutulmak istiyorum.”