Haber: Ayşegül Nişli
Özyeğin Üniversitesi Inter-Disciplinary Child Rights Laboratory (ICRLAB) tarafından düzenlenen “Buzdağının Altı II: Evlilik İzni Davası” başlıklı kurgusal duruşma 19 Nisan’da yapıldı. Duruşmanın konusu 16 yaşındaki A.Y.’nin evlenmesi için ailesi tarafından mahkemeye başvurulması oldu.
Doç. Dr. Sevgi Usta, Arş. Gör. Deniz Aslı Çoker ve Uzman Oben Südütemiz tarafından yürütülen kurgusal davada çocuk evliliklerin hukuki boyutuna ışık tutmak amaçlandı. Farklı disiplinlerden öğrencilerin hazırladıkları bilirkişi raporlarıyla birlikte, çocuk evliliklere bütünsel ve insan odaklı bir yaklaşım kazandırmak hedeflendi. Etkinliğe çocuk evliliklerin medyada temsilini tartışmak üzere İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencileri de katıldı.
Yasal Metinler Çocuk Evliliğe Ne Diyor?
Türkiye’nin de taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW) 16. maddesinde taraf devletlerin, çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesini hiçbir şekilde yasal saymayacağı ve buna dair tüm önlemleri alacağı belirtiliyor.
Aynı şekilde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de (ÇHS) 18 yaşını doldurana kadar herkesin çocuk olduğu ve taraf devletlerin çocuğun menfaatine zarar verecek her türlü sömürüye karşı çocuğu koruyacağı maddeleri yer alıyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan çocuğun yaşama, gelişim, eğitim ve oyun hakkı gibi haklar erken yaşta evlilik nedeniyle ihlal ediliyor.
Raporlar Tabloyu Gözler Önüne Seriyor
Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği (İMDAT) tarafından 2021 yılında hazırlanan raporda çocuk evliliklere dair “çocuğun fiziksel, fizyolojik ve psikolojik olarak evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi sorumlulukları taşımaya hazır olmadan yapılan evlilik” tanımı yer alıyor. Çocuk evliliklerin nedeni olarak eğitimsizlik, göç, gelenekler, toplumsal ve aile içi baskı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik sebepler ve aile içi şiddet gösteriliyor. Yine aynı raporda küçük yaşta evlendirilen çocukların sosyal, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından risk altında olduklarına dikkat çekiliyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) 2023 yılında paylaştığı verilere göre dünyada 18 yaş altı evlenen kadınların sayısının 640 milyon olduğu öğrenildi. Dünyada çocuk evliliklerin en yaygın yaşandığı bölge Güney Asya olarak gösteriliyor. Sahra Altı Afrika ikinci, Hindistan ise üçüncü sırada yer alıyor.
UNICEF’in hazırladığı raporda, son 10 yılda çocuk evliliklerin sayısında istikrarlı bir düşüş gözlemlenmesine rağmen küresel krizlerin çocuk evliliklerle mücadeleyi zorlaştırdığı ortaya koyuluyor. Rapora göre 2030 yılına kadar çocuk evliliklerin sona ermesi için kaydedilen ilerlemenin şu ankinden 20 kat daha hızlı olması gerekiyor.
Türkiye’de Durum Ne?
Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesine göre erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemiyor, ancak olağanüstü durumlarda ve çok önemli bir nedenle 16 yaşını doldurmuş olanlar hakim kararıyla evlendirilebiliyor. Bunun için çocuğun ailesinin izni gerekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 2023 yılında 16-17 yaş grubunda 10.471 kız çocuğu ve 706 erkek çocuğu evlendirildi. İstatistiklere göre kız çocuklarının en çok evlendirildiği ilin Gaziantep olduğu öğrenildi.
İMDAT’ın 2021 yılında hazırladığı raporda Türkiye’de kız çocuklarının evlendirilmesinin nedenleri olarak eğitimsizlik, töre ve aşiret faktörü, dini bilgilerin yanlış yorumlanması, aile içi şiddetten kaçınmaya çalışmak gibi etkenler gösteriliyor.
Kurgusal Dava Üzerinden Türkiye’de Çocuk Evliliklere Bakış
Düzenlenen kurgusal davada ilk olarak, A.Y.’nin (16) birlikte olduğu Halil Kılıç (18) ile evlenebilmesi için ebeveynleri D.Y. (42) ve M.Y. (50) tarafından mahkemeye iletilen talep ele alındı. Talep dilekçesinde A.Y.’nin Halil Kılıç’ın ailesinin evinde sık sık vakit geçirdiği, komşuların A.Y.’yi ahlaksızlıkla suçlaması üzerine A.Y.’nin psikolojik olarak kötü etkilendiği ve bu durumun evliliği şart kıldığı ifadeleri yer aldı.
Bunun üzerine Çocuklarla Mutlu ve Güvenli Yaşamı Sağlama Derneği A.Y.’ye evlenme izni verilmemesi için dava açtı. Davacı dilekçesinde evlilik kurumunun kişiye yükleyeceği maddi ve manevi sorumlulukların ağırlığı göz önünde bulunduruldu. “Erken yaşta evliliklerin sebebiyet verdiği yoğun baskı ve talepler sonucunda içe kapanma, depresyon gibi psikolojik sorunlar oluştuğu mahkemeler ve toplum nezdinde bilinen bir gerçektir.” ifadelerinin yer aldığı dilekçede çocuğun üstün yararı ve yararının önceliği ilkesi vurgulandı.
“Olağanüstü Durum”
Yine aynı dilekçede, Türk Medeni Kanunu’nda “olağanüstü durum ve pek geçerli sebep” koşulları sağlandığı müddetçe erken yaşta evliliğe izin verilebileceği ifadesine atıf yapılarak Halil Kılıç’ın komşularının A.Y.’yi ahlaksızlıkla suçlamalarının olağanüstü hal sayılamayacağının altı çizildi.
Ailenin itirazı ise A.Y.’nin toplum baskısı ve evlenememesinden kaynaklanan üzüntü nedeniyle eğitim hayatının kötü etkilendiği yönünde oldu. Davalı taraf dilekçesinde A.Y.’nin evlendikten sonra eğitimine devam edeceği ifadesi yer aldı. A.Y.’nin Halil Kılıç ile “karı-koca hayatı yaşadıkları” belirtildi.
Sosyal İnceleme Raporu Hazırlandı
Dava için hazırlanan Sosyal İnceleme Raporu’nda “A.Y.’nin internet üzerinden tanıştığı Halil Kılıç ile gönül ilişkisine girerek liseyi ikinci sınıfta bıraktığı ve ailesinin ısrarlarına rağmen evlenmek istediği” ifadeleri yer aldı. Raporda aile dinamiklerinde baba M.Y.’nin “baskın” olduğu kaydedildi. Aynı zamanda babanın, A.Y.’nin yaşadıkları toplumsal çevrenin dinamiklerine göre davranışlarına dikkat etmesini beklediği öğrenildi.
Sosyal İnceleme Raporu’nda Halil Kılıç’ın ilkokul mezunu olduğu ve çalıştığı bilgileri yer aldı. Kılıç’la yapılan görüşmede kendisinin A.Y. ile halihazırda “evli gibi yaşadıkları” ve ailesinin bu duruma sıcak baktığı öğrenildi.
D.Y. ve M.Y. ile yapılan görüşmelerde ise kızlarının Halil Kılıç’la tanıştıktan sonra “inatçı ve sinirli olduğu, eğitim hayatına devam etmek istemediği” ifadeleri kayda geçti. Ailenin “el alem ne der” gibi düşüncelerle evliliğe karşı çıkmadıkları, dini nikah değil resmi nikah istedikleri belirtildi.
Sosyal İnceleme Raporu’nun sonucunda evlilik kararının çocuğun üstün yararı ilkesinin ihlali olabileceği ifade edildi.
Kurgusal duruşmada Özyeğin Üniversitesi öğrencileri tanık rolü oynayarak A.Y., D.Y., Halil Kılıç ve Halime Yavuz olarak söz aldı.
Bilirkişi Raporları Sunuldu
Tanıkların konuşmasının ardından bilirkişi raporları sunuldu. İstanbul Üniversitesi Antropoloji Bölümü öğrencileri Aybüke Kırbacı ve Ayşe Sena Akman tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, evlilik kararındaki en büyük etkenin dış gruplardan kaynaklandığı belirtildi.
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencileri Hande Boytap ve Ece Bozalan tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda ise, aile kurumunun toplumsal işlevinden bahsedilerek erken yaşta evliliğin sağlıklı bir dinamiğe sahip olamayacağı vurgulandı.
Özyeğin Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri Ayşe Lal Kendirli, Ceren Toraman ve Dilay Kösoğlu tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda A.Y.’nin evlilik isteğinin psikososyal gelişimi üzerinde ciddi etkilere neden olabileceğine dikkat çekildi.
Dava, duruşmanın 18 Ekim 2024’e ertelenmesi kararıyla sonuçlandı.