Muhabir: Ceren Özden
Editör: Ece Özdemir
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi) – TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması’nda “İnternet Haberi” kategorisinde birincilik ödülü kazanan Aziz Berke, “Kubbesi Gökyüzü Olan Sinemalar” başlıklı yazlık sinema konulu haberini, hazırlık sürecini ve yaşadığı duyguları anlatarak İletişim Fakültesi öğrencilerine tavsiyeler verdi.
Üst üste ikinci kez TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması’nda birincilik ödülüne layık görülen Aziz Berke Duran, haberinin başarısını “Haberimi öne atan detaylardan biri özel röportajlar biri ise işleyiş biçimi. Fark ettiyseniz yazlık sinemaları kültürel, sosyolojik, ekonomik ve sanat yoluyla ele alıyorum. Fakat bunları yaparken okuru sıkmıyor ve habercilikten de uzaklaşmıyorum. İşte ince çizgi bu.Güzel kurgulanmış bir haber başarıyı da beraberinde getiriyor” diyerek ifade etti.

“İlk düşündüğüm şey rahmetli dedemdi”
İsmi anons edildiğinde hissettiklerini “haklı bir gurur” olarak tanımlayan Duran, ismini duyduğu an hissettiklerini “O an yarışmaya giden süreç gözümün önüne geldi. İlk düşündüğüm şey ise rahmetli dedemdi. Onu anmayı unutmamalıyım diye içimden geçirdim. En çok duygulandıran şey ise diğer yarışmacı arkadaşlarımın coşkuyla alkışlamasıydı. Bu durum bana Ankara’da geçen kısa zamanda iyi insanlarla tanıştığımı düşündürdü” sözleriyle anlattı.
Hülya Koçyiğit’le yapılan röportaj, haberi şekillendirdi
8 Ekim 2024’te TRT’den birincilik ödülünü aldıktan hemen sonra, uzun süredir aklında olan “yazlık sinemalar” fikrini hayata geçirmeye karar verdiğini ifade eden Duran,“Kültür-sanatla ilgili olduğum için bu alanda bir haber yapmak istedim. Kaynak kitapları bulduktan sonra taslağımı hazırladım. İlk olarak Yeşilçam sanatçısı İhsan Gedik’le iletişime geçtim ama röportaj vermedi. Sonrasında Hülya Koçyiğit’in danışmanına ulaştım. Soruları ilettim, ses kaydı üzerinden Hülya Hanım’a yönelttiler. Hülya Koçyiğit’in röportaj vermesiyle haber daha da şekillendi, bir hafta sonra da bir araya gelip röportaj fotoğrafımı çektirdim.
Ardından Nisan ayına kadar durdum, Nisan sonuna doğru tekrardan haberimle alakalı çalışmalar yapmaya başladım, kaynak kitaplarımı aldım, arşiv fotoğrafları çıkarttım. Sıra artık ikinci röportajı yapmaya gelmişti” dedi.
İkinci röportaj için geçen sene yaptığı “Farklı Semtin İlk Sahnesi” haberine de konu olan rahmetli sanatsever Hasan Zengin’in oğluyla iletişime geçtiğinden bahseden Duran, “Kendilerinin 1968 yılında Kocamustafapaşa’da Çoruh Bahçe Sineması’nı işlettiklerini biliyordum. Çok detaylı bir söyleşi yaptık. Benim en keyif aldığım kısım burası oldu, Sayın Zengin’le yaptığım bu röportajda yazlık sinemalara dair çok farklı perspektif kazandım” diyerek anlattı.

Aziz Berke, Altan Erkekli’yle bir araya gelmesini ise Vizontele filmindeki yazlık sinema sahnesine atıfta bulunmak için gerçekleştiğini söyledi. Telefon üzerinden röportaj yaptıklarını söyleyen Duran, “2 hafta sonra ise Erkekli’yle bir araya gelip haberde kullanmak üzere röportaj fotoğrafı çektik, kendisi zaten röportaj teklifimi duyar duymaz kabul etmişti, sağ olsun” ifadelerini kullandı.
Haberimi öne çıkaran, kurgusu ve özel röportajlarıydı
Hazırlık sürecinde infografikler, istatistikler ve özgün görseller kullandığını anlatan Duran, “Altan Erkekli ve Hülya Koçyiğit’in kariyerlerini tek görselde özetleyen infografikler hazırladım. Eski bir yazlık sinemanın otoparka dönüştüğü fotoğrafla da haberi bitirdim” dedi.
Haberinin başarısını ise haberinin tarihsel bir başlangıçla açılıp anılarla zenginleşen ve analitik bir sonla biten yapısını, okuyucuyu bir yolculuğa çıkarmak için bilinçli olarak kurguladığını belirtti. Bu derinlemesine yapının, haberini birinciliğe taşıdığına inandığını, “Ben yazlık sinemaları sadece ‘Bir zamanlar vardı, vatandaşlar güldü, güzel günlerdi’ diye anlatıp geçebilirdim. İlk 10’a belki yine kalırdı fakat asıl soru şu: Birinci olur muydu? Olmazdı. Haberimi öne atan detaylardan biri özel röportajlar, diğeri ise işleyiş biçimiydi. Fark ettiyseniz yazlık sinemaları kültürel, sosyolojik, ekonomik ve sanat yoluyla ele alıyorum. Fakat bunları yaparken okuru sıkmıyor ve habercilikten de uzaklaşmıyorum. İşte o ince çizgi buydu. Güzel kurgulanmış bir haber başarıyı da beraberinde getiriyor.
Ardından yeni nesil habercilikte infografik, fotoğraf kullanmanın önemini, “yeni nesil habercilikte; infografikler çok önemli. Muhakkak yarışmaya yollayacakları haberlerinde infografikler olsun. Buna ilaveten podcast gibi inovasyonlar da eklerlerse iyi olur. Fotoğraflama da çok önemli. Haberlerini iyi fotoğraflasınlar” diyerek belirtti.

Network, heyecan ve alandaki bilgi birikimi: Başarının üç sebebi
Üniversite öğrenimi boyunca yaptığı işlerle network edindiğini belirten Duran, tüm röportajlarını bu sayede gerçekleştirdiğini söyledi. Zaman zaman ret yediği sanatçılar olsa da hiçbir zaman moral bozmadan, nokta atışları yapmaya çalışarak başkalarına da ulaştığını ifade eden Duran, bu haberin ortaya çıkmasını üç faktöre bağladı:
“Kazandığım network, içimdeki heyecan, alanda bilgimin olması.”
Haberde kullandığı yazı dilinin de değiştiğinden bahseden Duran, 2024 yılında ödül aldığı haberiyle 2025 yılında ödül aldığı haberini kıyasladığında farklar olduğunu özellikle “ifadelerini kullandı, dedi, şeklinde konuştu” gibi eski haber dili kalıplarından uzaklaşmaya başladığını, ödül alan haberinde kendisi de kullanmış olsa da artık uzaklaştığını ve uzaklaşılması gerektiğini vurguladı.
Bilinçaltındaki ortak tema: Kaybolan mahalle kültürü
Geçen yıl “Çevre Tiyatrosu”, bu yıl ise “Yazlık Sinemalar” haberiyle ödül alan Duran’a, iki çalışmasının da modernleşmeyle kaybolan “mahalle arası kültürünü” ele almasının tesadüf olup olmadığını sorulunca, “Doğrusu hiç bu açıdan düşünmemiştim. Demek ki bilinçaltımda böyle bir duyarlılık var ki iki haberin de ortak noktası bu olmuş. Bu tamamen bir denk geliş,” yanıtını verdi.
Haberin yakın tarihi kapsayışının da bir avantaj olduğunu belirten Aziz Berke Duran, haberin hazırlık sürecinde yaptığı arşiv taramasının detaylarına da değindi. Duran, konunun yakın tarih olmasının büyük bir avantaj sağladığını, “Yakın tarih olması işimi kolaylaştırdı” sözleriyle belirtti. Araştırma sürecinde hem fiziksel hem de dijital kaynaklardan beslendiğini, “Zengin ailesinin kişisel arşivlerinden ve İBB verilerinden yararlandım. Özellikle Google ve Yandex’in görsel araması çok işime yaradı. İBB’nin ‘Düş Bahçeleri: Yazlık Sinemalar’ kitabı ise başlı başına benim için bir kaynaktı” sözleriyle aktardı.

Kültür sanat gazeteciliği ana akımda değil, dijitalde güçlü”
Aldığı ödülün, dijitalleşmeyle birlikte yükselişe geçen kültür sanat alanının bir karşılığı olup olmadığı sorusuna Duran, “İşin açıkçası, bu alan hiçbir zaman tam anlamıyla bir yükselişe geçmedi; pandemi döneminde bir miktar ilgi arttı o kadar. Fakat dijitalde çok güçlüyüz. Artık siyaset ve spordan sonra kültür-sanat geliyor, hatta bazı noktalarda onları geçiyor. Ana Akım medyada ise hafta sonu bir saatlik bir yer buluyor ya da bulmuyor. Bu yüzden televizyon gücünü kaybediyor. Şu an bu alanda takip edilebilecek tek kanal TRT 2” cevabını verdi.
“Deneyimlerim haberi farklı açıdan görmeyi sağladı”
Üniversite eğitimi boyunca mesleğe fiilen başladığını belirten Duran, bu sürecin kendisini yarışmaya nasıl hazırladığını “4 yıllık üniversite hayatımda kendi işlerim de dahil 10’a yakın işyerinde çalıştım. Hem ana akımda hem de dijitalde deneyim kazandım. Her iş yerimden bir şeyler öğrenerek ayrıldım ve bu deneyimler, haberi farklı açılardan görmemi sağladı. Bu yüzden üniversite hayatıma ‘iyi ki’ diyerek bakıyorum” şeklinde iletti.
Kendi yolculuğunu örnek gösteren Duran, “Birinci sınıfta bir Youtube kanalı kurmuştum. İzlendi mi? Hayır. Fakat iki ödüllü haberimdeki röportajları o kanal sayesinde yapabildim. Eğer o adımı atmasaydım ne staj yeri bulurdum ne de network yapardım. Yani, staj imkânı yoksa bile TRT Geleceğin İletişimcileri veya Aydın Doğan gibi yarışmalara eser hazırlasınlar. Dijitale içerik üretsinler” diyerek sözlerine son verdi.





