Haber: Ayşegül Nişli, Muammer Divarcı, Kaan Ağırsoy
Fotoğraf: Furkan Albayrak , Muammer Divarcı, Kaan Ağırsoy
İstanbul Üniversitesi Haber Merkezi
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi tarafından lisansüstü öğrencilere özel olarak düzenlenen “Tez Yazma ve Araştırma Yapma Yöntemleri” programının ilk eğitimi 18 Ocak’ta gerçekleştirildi. Eğitimde, Prof. Dr. Ayşen Akkor Gül, Doç. Dr. Betül Önay Doğan, Dr. Öğr. Üyesi Rabia Zamur Tuncer ve Doç. Dr. Veli Polat araştırma yöntemleri üzerine dersler verdi.
İÜ İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen “Tez Yazma ve Araştırma Yapma Yöntemleri” eğitiminin birinci dersi, İÜ İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Akkor Gül’ün “Tez Yazımında Temel Aşamalar” başlıklı sunumuyla başladı.
“Bilimsel araştırmanın anahtar kelimesi ‘problemdir'”
Prof. Dr. Akkor Gül, sunumunda tez türleri, alan araştırması içeren tezlerde içerik, bilimsel yöntemin nitelikleri, tarama modelleri gibi konulara değindi. Bilimsel araştırmanın anahtar kelimesinin problem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Akkor Gül, “Giderilmek istenen her güçlük bir problemdir” şeklinde konuştu. Kendi çalışmalarından örnekler vererek tez yazma sürecini anlatan Prof. Dr. Akkor Gül, öğrencilere tez savunmalarında “Muhakkak eleştiri alacaksınız. Gardınızı çok iyi almalısınız, amaçlarınızı netleştirmelisiniz” tavsiyesiyle konuşmasını sonlandırdı.
“Karma yöntemde, iki farklı veri seti birleşerek daha büyük anlam yaratır”
Prof. Dr. Akkor Gül’ün ardından ikinci ders, İÜ İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Betül Önay Doğan’ın eğitmenliğinde “İletişim Çalışmalarında Karma Yöntem” sunumuyla gerçekleştirildi. Sözlerine “Karma yöntem son zamanlarda popülerleşen bir yöntem. Fakat sosyal bilimlerde popüler kavramların içi boşalabiliyor” diyerek başlayan Doç. Dr. Önay Doğan, karma yöntemi nitel ve nicel iki farklı veri setinin bir araya gelerek daha büyük bir anlam yaratması olarak özetledi. Bu sebeple de karma yöntemin diğer tüm yöntemlerden daha zor olduğunu belirten Doç. Dr. Önay Doğan, karma yöntemin tarihçesini anlattıktan sonra yöntemi kendi makalesinden örnekleyerek açıkladı.
“Söylem, sosyal bir eylemdir”
Programın üçüncü dersinde İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Rabia Zamur Tuncer, “Söylem Analizi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Söylem analizi türleri, örneklem, veri toplama ve analiz süreçlerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Zamur Tuncer, söylemin sadece konuşma olmadığını belirterek, mimarinin, sanat eserinin, jest ve mimiklerin de birer söylem olduğunu vurguladı.
“Söylem, sosyal bir eylemdir” diyen Dr. Öğr. Üyesi Zamur Tuncer, söylemin en az iki kişinin varlığını geçerli kıldığını kaydederek, “Her söylem, üretenin sosyal konumuna göre bir içeriğe sahiptir. Demokratik lider ile totaliter liderin söylemleri veya köylü ile kentlinin söylemleri yapısal olarak farklıdır” ifadelerini kullandı. Söylem analizinin önemli bir okuma olduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Zamur Tuncer, bu analiz türünün nesnel bilgi anlayışından öznel bilgi anlayışına doğru gittiğini vurgulayarak, “Söylem analizinde temel mesele insanların ne söylediğini bir bağlam içerisinde anlamlandırmaktır. Metnin tekrar tekrar okunarak çözümlenmesi ve metnin anlamını toplumsal bir bağlama geçirmek gerekir” diye konuştu.
Veri analizine dair değerlendirmelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Zamur Tuncer, bir metne yorum ile yaklaşıldığının altını çizerek, “Genel olarak veri analizi, sözcüklerin, cümlelerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin yorumlanması ve yapılandırılmasıdır” ifadelerini kullandı. Söylem analizinde veri toplamının çok önemli olduğuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Zamur Tuncer, veri toplamanın çeşitliliği açısından popüler edebiyat, basın açıklamaları gibi her türlü yazılı ve sözlü alandan faydalanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Sosyal bilimlerde 2+2=4 ifadesi geçerli değildir”
Programda ilk günün son dersini, İÜ İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veli Polat “Sözlü Tarih ve Etnografik Yöntem” başlıklı eğitimiyle gerçekleştirdi. Sözlü tarih ve etnografik yöntem arasındaki ilişkiyi ele alan Doç. Dr. Polat, Türkiye’de etnografik çalışmalar açısından öne çıkan isimlere değindi. Akademinin bir ideolojik boyutunun olduğunu ve çalışmaların, bu boyut esas alınarak sürdürülmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Polat, sosyal bilimlerde “2+2=4” ifadesinin geçerliliğinden pek söz edilemediğinin altını çizerek, sosyal olay ve olguların matematiksel ifadeler ile net bir sonuç veremeyeceğini vurguladı.
Türk akademik yapısının yaklaşık son 15-20 yıl içerisinde pozitivist bir realiteyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Doç. Dr. Polat, etnografik model çalışmanın olumlu yanlarından birinin de akademinin durağan ve statik dilinden ziyade daha esnek bir dil kullanabilmeye olanak sağlaması olduğunu söyledi. Etnografik yöntem ve araştırmanın insan gruplarının sistematik olarak analiz edilmesini sağlayan bir sosyal araştırma yöntemi olduğunu sözlerine ekledi.
“Tez Yazma ve Araştırma Yapma Yöntemleri” eğitim programı, 19 Ocak’ta gerçekleşecek derslerle devam edecek.