Haber: Ece Özdemir
Fotoğraf: Buse Sever
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi)-
Marmara’da felaket tellallığı değil, bilimsel değerlendirme yapılmalı” diyen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, deprem korkusunun yanlış bilgiyle beslendiğini savundu.
Bilimsel Uyarı: “Marmara’daki büyük fay çoktan kırıldı”
Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Türkiye’nin deprem gerçeğini değerlendirirken Marmara Denizi’nde beklenen “büyük depremin” abartıldığını vurguladı. 1999 Gölcük ve 1912 Tekirdağ depremleriyle Marmara’daki büyük segmentlerin zaten kırıldığını söyleyen Üşümezsoy, geriye yalnızca 50 km’lik, 6.2 büyüklüğünde sarsıntılar oluşturabilecek daha küçük fay parçalarının kaldığını “Marmara’daki fay hattı 150 km. Bu büyüklükte bir hat, 7.8’lik değil, en fazla 7.2 veya altında bir deprem üretir. 7.8 büyüklüğünde bir depremin olması için 400 km’lik bir kırılma gerekir; bu Kahramanmaraş depremlerinde gördüğümüz gibi” sözleriyle ifade etti.

Deprem Korkusu Değil, Bilinç Gerekli
Şener Üşümezsoy’a göre depremden çok, yanlış bilgi ve korku kültürü tehlikeli:
“Deprem olmayacak diye değil, panik yaratılmadan, doğru bilgilerle hazırlanmalıyız. Medyada ‘her an büyük deprem olacak’ söylemleri halkı zihinsel çöküntüye sürüklüyor. Bu da gerçek hazırlığın önüne geçiyor.”
Zemin mi, Bina mı? Yerleşimlerin kaderi burada çiziliyor
Zemin etütlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Üşümezsoy, İstanbul’daki riskli bölgelerin çoğunun gevşek tabakalardan oluştuğunu, bu yüzden yapısal hasarın zeminle doğrudan ilişkili olduğunu “Yeşilköy’den Silivri’ye kadar olan kesimde zemin çökel yapıda, dolayısıyla riskli. Ama Beyoğlu ve Şişli gibi bölgeler eski, sert kayaçlardan oluşuyor. Deprem kadar zemin özellikleri de belirleyicidir” örnekleriyle açıkladı.

Marmara’da Deprem Riski Ne Kadar Azaldı?
Prof. Dr. Üşümezsoy’a göre, bölgede geriye kalan fay parçaları kısa ve iki ayrı segment hâlinde. Bu segmentlerin birlikte değil, ayrı zamanlarda kırılabileceğini ifade eden Üşümezsoy, “Bu parçalardan biri kırıldı, diğeri ise hâlâ stres taşımıyor” dedi.
Bu durumun, halk arasında sıkça dile getirilen “her an büyük bir deprem olacak” algısını bilimsel olarak desteklemediğini belirten Üşümezsoy, “Büyük bir depremi beklemek yerine, küçük ve orta büyüklükteki depremlere karşı hazırlıklı olmak çok daha gerçekçi ve akılcı bir yaklaşım” ifadelerini kullandı.