Sümeyye YAĞCI
Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü İç Staj Projeleri kapsamında Ayşenaz Çubukçu’nun hazırladığı ve sunduğu Fakülte Sanat programına oyuncu Rojda Demirer konuk oldu. Rojda Demirer ile oyunculuk, sanat ve hayat üzerine sohbetin gerçekleştirildiği program, İÜWEBTV’nin desteğiyle gerçekleştirildi.
“ Zincirlerimi Kırdım, Teşekkür Borçluyum “
8 yaşındayken TRT Ankara Radyosu Çocuk Saati’ nin sınavlarını kazanmasıyla başlayan kariyer hayatının temellerinin tiyatroya dayanmasından ve ilerleyen dönemde oyunculuğun ona kattığı etkilerden bahseden Demirer, “1988’de radyoya başlamamla hayatıma giren en önemli şey disiplin oldu. Bence işin püf noktası mesleğinize olan saygı, disiplin ve hiçbir zaman tamam dememek. Oyunculuğun bana kattığı en önemli şey ise kalıplarımı, zincirlerimi kırmamı sağlaması oldu. Eskiden utangaç, çekingen ve içine kapanık biriydim. Oyunculuk özgür, bağımsız ve duyarlı olmamı sağladı, bu anlamda yaptığım işe teşekkür borçluyum. İyi ki oyuncuyum” dedi.
“ Tiyatro Büyük Avantaj “
Demirer, oyunculuk kariyerinde dış görünüşünün gelen rollerde etkili olduğunu, yapımcıların gözünde aristokrat bir kimlik izlenimi verdiğini bu sebeple kendisini hep topuklu ayakkabılara, döpiyeslere mahkum gibi hissettiğini söyledi. Tiyatroda oyuncuların daha farklı rollere girebildiğini böylece kendilerini geliştirme imkanına sahip olduklarını belirten Demirer, “En azından son zamanlarda iyi karakteri kötüye çevirebildiğim için şanslıyım diye düşünüyorum. Bu yüzden mutluyum. Özellikle tiyatroda çok farklı karakterler canlandırdım. Erkek kılığına bile girdim. O anlamda tiyatro büyük avantaj oluşturmakta“ dedi.
“Kötü Karakterler Çok Daha Renkli ve Gizemli”
Demirer şu an rol aldığı ve kötü bir karakteri canlandırdığı Çarpışma dizisindeki Belma rolünü kabul etmesinde etkili olan faktörleri, “Kötü karakterleri canlandırmayı seviyorum. Oyuncu için çok daha renkli ve gizemli. Dizide Belma sinsi, sürprizli, güçlü, hedef odaklı ve dikkat çeken bir karakter. Özellikle de nereye gideceğini kestirememek, karakterin köşeye sıkıştığı zaman gerçekten her şeyi yapabilecek güçte bir kadın olması benim rolü seçmemde etkili oldu” şeklinde ifade etti.
“ Hayat Mottom : Anı Yavaşlatın “
Hayatında önemli anlamlar ifade eden kişiler ve filmlerden bahseden Demirer, “ Ferzan Özpetek’in filmlerindeki o kalabalık masaları, mutlu aile sıcaklığını seviyorum ve ailem,dostlarım benim için çok kıymetlidir. Biz hiç kopmaz bağlarla birbirimize bağlıyız. Bu sebeple o büyük sofraları sık sık yaşamaktayız. Bohamian Rhapsody’yi izleyen biri olarak, Freddie Mercury’nin hayatından etkilendim, bu durumda çocukluğumun şarkılarının da etkisi var. Bir de Ghandi çok hayran olduğum bir devlet adamı. Bağımsızlık için pasif direnişi hiçbir şeye zarar vermeden yapmış. Bu çok kutsal ve kıymetli. Hayat mottom ise ‘anı yavaşlatın’ çünkü yaşamı yavaşlatmak gerçekten bir şey yaparken o anın kıymetini bilmeyi sağlıyor “ şeklinde konuşarak sözlerini noktaladı.