Yağmur Ceren KURAL
Ağız kanseri; ağız boşluğu, dudaklar, yanak mukozası, dil, alt ve üst çene alveoler mukozası, ağız tabanı, sert damak ve yumuşak damakla sınırlandırılmış anatomik alanda görülen kanserler olarak tanımlanmaktadır. Ağız kanserleri hakkında merak edilenleri İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülsüm Ak anlattı.
Ağız kanserlerinin dünyada en çok görülen kanserler arasında altıncı sırada yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Ak, ağız kanserlerinin sıklıkla 40 yaş üstü bireylerde ve kadınlardan ziyade erkeklerde daha fazla görüldüğünü belirtti. Ağız kanserinin genellikle ağrısız olduğunu, hızlı büyüdüğünü ve belirti vermeyebileceğini ifade eden Prof. Dr. Ak, bu nedenle erken dönemde hastaların ağız kanserini fark etmelerinin güç olabileceğine dikkat çekti.
Erken Tanı Hayat Kurtarır
Rutin diş hekimi muayenelerinin erken teşhis ve tedavi açısından önemini vurgulayan Prof. Dr. Ak, “3 haftadan uzun süredir var olan, geçmeyen ve iyileşme belirtisi göstermeyen ağız içindeki renk ve şişlik gibi doku değişikliği bulunan lezyonlarda hastalar diş hekimine başvurmalıdır. Büyümekte olan bir tümör ağrı ve acı vermeyebilir ancak travmaya maruz kalıp kanamaya sebep olabilecek ülserler oluştuğunda hastalar ağrıdan şikayet edebilir” dedi.
Prof. Dr. Ak, ağız içinde gelişen tümörlerin; çiğneme ve yutkunma güçlüğü, dil ve çene hareketlerinde zorlanma, düzgün konuşamama gibi fonksiyonel kısıtlamalara neden olabileceğini bildirdi. Ağız kanserleri olgularında erken tanı konulmasının sağ kalım oranını en çok etkileyen faktörlerin başında geldiğini aktaran Prof. Dr. Ak, ağız içerisindeki değişikliklerin varlığında kişilerin ihmal etmeden hekime başvurması gerektiğini söyledi.
Korunmada En Önemli Unsur: “Ağız Hijyeni”
Prof. Dr. Ak, ağız kanserlerinin görülme sıklığının yaşa bağlı olarak arttığının altını çizerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Bazı besinlerdeki karsinojen maddeler, doku uyumu olmayan kırık dişlerin yol açtığı kronik travmalar, ağız kanserlerinin riskini arttırabilir. Özellikle aşırı alkol tüketimi, sigara ve alkolün beraber kullanılması ve tütünün çiğnenmesi ağız kanserine yakalanma riskini arttıran faktörlerdir. Ayrıca dudaklar bölgesinde fazla güneş ışınlarına maruz kalınması gibi faktörlerin kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Genetik yatkınlığın yanı sıra, yaşla birlikte azalan bağışıklık, fiziksel ve kimyasal etkenler, virüsler ve hormonlar ağız kanserlerini başlatıcı etkiler arasında yer alır.”
Ağız kanserlerinden korunmada en önemli unsurun ağız hijyenine özen gösterilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Ak, sigara ve alkolden uzak durulması, rutin diş hekimi muayenesi yapılması ve ağızda travmatik lezyonlara neden olabilecek kötü diş ve uyumsuz protezlerin tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı.
“Tedavide Cerrahi ve Radyoterapi Yöntemleri Kullanılır”
Ağız kanserlerinin tedavisine değinen Prof. Dr. Ak, “Ağız kanserlerinde erken teşhis ve tanı konması, hastalığın seyri ve tedavi planlaması açısından önemlidir. Ağız kanserlerinin tedavisinde cerrahi ve radyoterapi yöntemleri uygulanmaktadır. Cerrahi ve radyoterapi uygulanmasının ardından komplikasyon olarak ağız açıklığında kısıtlılık, ağız kuruluğu, yutma güçlüğü, tat değişiklikleri ve diş çürükleri görülebilir. Bu nedenle özellikle radyoterapi sırasında ve sonrasında karşılaşabilecek problemlerle ilgili diş hekimine düzenli olarak kontrole gidilmelidir” şeklinde konuşarak sözlerini noktaladı.