Tuğçe AYÇİN
İstanbul Üniversitesi ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ortaklığı ile düzenlenen 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Paneli, Rektörlük Binası Doktora Salonu’da 16 Temmuz’da gerçekleştirildi.
Panelin açılış konuşmasını Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Murat Tuncer yaptı. Sözlerine “Ülkemizi neredeyse baştan başa teslim almaya niyetli olan, haince girişilen, ülkemiz içinde başlamış ve uluslararası güçlerle beslenerek geliştirilen bu harekata halkımız; sağduyusu, yerinde hareketi ve vatanseverliği ile duyarlılık göstermiştir” diyerek başlayan Prof. Dr. Tuncer, böyle bir milletin ferdi olmaktan duyduğu gururu dile getirdi. 15 Temmuz’un başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine ipotek konmak üzere düzenlenmiş bir gün olduğunu belirten Prof. Dr. Tuncer, “Bu tip saldırılar, haince girişimler, vatan hainleri her zaman olacaktır. Milletimizin duyarlılığı, vatan sevgisi ve bütünleşme duygusu bunların hepsine galip geldi. 15 Temmuz 2016’yı unutmamak ve unutturmamak gerekir” şeklinde konuştu.
“Toplumumuz Bu Olayı Tam Merkezinden Algıladı”
Prof. Dr. Tuncer’in konuşmasını tamamlamasının ardından Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından hazırlanan 15 Temmuz filmi gösterildi. Film gösteriminden sonra başlayan panelin moderatörlüğünü Rektör Prof. Dr. Mahmut Ak yaptı. “Milletimizin hiç hak etmediği bir ihanet hareketi dolayısıyla yekvücut olduğu bir gün vesilesiyle bu toplantıyı yapıyoruz” diye konuşan Prof. Dr. Ak, böyle toplantıların, 15 Temmuz gibi günlerin yaşanmaması adına çok önemli olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ak, “Hem yaptığımız programları hem de dünkü köprüde ve diğer yerlerde yapılan programları da gördüğümüzde şükürler olsun ki; bu yılki toplantıların daha verimli, daha geniş katılımlı ve olayı daha doğru yerlerden yorumlayan, bizi kalıcı sonuçlara götüren birliktelikler olduğunu gördük” dedi. Prof. Dr. Ak, toplumun bu olayı tam merkezinden algıladığını ve ona göre bir hareket belirlediğini ifade ederken sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hiçbir alan boşluk kabul etmiyor. Bizler sorumluluklarımızı layıkıyla idrak edemez ve bu sorumluluğu yerine getirmeyecek olursak, boşlukları başkaları dolduruyor. Bu toplantıların sadece FETÖ’yü anlama değil, FETÖ ve benzerlerine karşı da hem kendimizi hem toplumu koruma anlamında büyük tecrübeler kazandıracağı inancındayız.”
“Siyasi Yapılanmanın Temel Sorunları Üzerinde Durulmalıdır”
Prof. Dr. Ak’ın sözlerini tamamlamasından sonra İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Alkan, “15 Temmuz Darbe Girişimi’nin Siyasal Etkileri” adlı konuşmasını gerçekleştirdi. “Sözlerime başlarken 15 Temmuz gecesi sokağa çıkarak Türkiye’de büyük bir dönüşümü ateşlemiş olan, hayatlarıyla bunun bedelini ödemiş olan tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyor; ailelerine, gazilerimize, gazi yakınlarımıza şükranlarımızı sunuyorum” diye konuşan Prof. Dr. Alkan, siyasi etki olayından bahsedebilmek için Türkiye’nin siyasi yapılanmasının temel sorunları üzerinde durulması gerektiğini kaydetti. İkinci Meşrutiyet Dönemi’nden örnek veren Prof. Dr. Alkan, şu ifadelere yer verdi: “İkinci meşrutiyet hanedan ve bürokrasi arasındaki modernleşme üzerindeki çatışmanın daha çok bürokratlardan yana bir noktaya kaydığı ve bürokrasinin Türk modernleşmesi üzerindeki etkisini ya da zaferini ilan ettiği bir dönemi temsil etmektedir.” Vesayetçi ve merkezi anlayış konusuna değinen Prof. Dr. Alkan, Türkiye’de vesayetçi, merkezci anlayış ile toplumun tercihleri arasında derin bir açıklık olduğunu ve Türk demokrasisinin temel sorunlarından birinin de bu olduğunu belirtti.
“Tarihsel Arka Plan Bilinmelidir”
Prof. Dr. Alkan’ın konuşmasının ardından. İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mürteza Bedir söz aldı. “15 Temmuz Darbe Girişimine İlahiyatçı Gözüyle Bakış” başlıklı konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Bedir, sözlerine “Başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Onları her zaman hatırlamamız ve yad etmemiz gerekiyor” ifadeleri ile başladı. 15 Temmuz’a ilahiyatçı gözüyle bakmanın, cemaatler ve FETÖ yapısını değerlendirmenin hassas bir alan olduğunu belirten Prof. Dr. Bedir, “Türkiye’de din- devlet ilişkilerinde özellikle 100- 150 yıl içerisinde; inişli, çıkışlı, uzun, zorlu ve hassas olayların yaşandığı süreçlerden geçtik. Ülkedeki dini yapıları anlamak için bu tarihsel arka planın önemli olduğunu herkes kabul ediyordur” diye konuştu. Prof. Dr. Bedir, bu arka planı bilmeden bu yapıların nereden geldiği ve nasıl ortaya çıktığı konusu hakkında konuşmanın çok zor olduğunu ifade ederken, Türkiye’de din eğitimi meselesini tarihsel süreçler üzerinden ele aldı.
“Toplum İlk Defa Kararlı Bir Aktör Olarak Sahne Aldı”
Panelin son konuşmacısı “15 Temmuz Darbe Girişiminin Sosyolojik Etkileri” adlı konuşmasıyla, Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun oldu. Türkiye’nin farklı askeri müdahale deneyimlerine sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “İlk defa 15 Temmuz askeri müdahale girişiminde toplum, kararlı bir aktör olarak, özne olarak sahne almıştır” dedi. 15 Temmuz’un, halkın sokakta oluşu, devlet- toplum ilişkileri ve liderlik meselesi üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Coşkun, devlet- toplum kopukluğu, toplumsal meşruiyet sorunu, dini eğitimin ve grupların sistemle olan ilişkisi, siyasi grupların yabancı aktörlerle kurduğu ilişki, uluslararası istihbaratların faaliyetleri ve bütün bunların yarattığı askerleştirme sürecini ele aldı. Modernleşme süreci hakkında da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Coşkun, ifadelerine şunları ekledi: “Modernleşme sürecinde Türkiye modern dünyaya karşı çok ciddi bir biçimde tepki vermiştir. Her halükârda modernleşmeyi tercih etmiş fakat bunu, kendisini üretme noktasında coğrafyayla, uygarlık çevresiyle, kültürüyle uyum içerisinde bir modernleşme tecrübesi şeklinde hayata geçirmiştir.”
Konuşmacıların konuşmalarını tamamlamalarının ardından, 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Paneli, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.