Tuğçe AYÇİN
Fotoğraf: Süleyman KARSANBAY
“Türk Dünyası Belgesel Film Festivali” kapsamında düzenlenen “Kültür Taşıyıcısı Olarak Belgesel ve Sinema” paneli, 5 Ekim’de İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
“Kültür Taşıyıcısı Olarak Belgesel ve Sinema” panelinde Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Gizem Parlayandemir, Dr. Öğr. Üyesi Özlem Arda ve Dr. Öğr. Üyesi Mesut Aytekin konuşma yaptı. Konuşmasına kültürün tanımlanması zor bir kavram olduğunu belirterek başlayan Doç. Dr. Parlayandemir, “Kültür, çeşitli değer yargıları ve normların kuşaklar boyunca aktarılmasıdır” şeklinde konuştu. Sinemanın ortaya çıkış süreci hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Parlayandemir, alternatif kültürleri yayma noktasında belgesellerin de işlevselliğinin olduğunu vurguladı.
“Belgesel Film Yapmak Ustalık Gerektirir”
Doç. Dr. Parlayandemir’in konuşmasını tamamlamasının ardından Dr. Öğr. Üyesi Özlem Arda söz aldı. Belgesel filmin genel yapısını anlatan Dr. Öğr. Üyesi Arda, şu şekilde konuştu: “Belgesel film zordur ve bu işi yapmak ustalık gerektirir. Bunun toplumsal bir misyonu vardır. Bir kültürü var olan haliyle aktarmak, belgesel film yönetmeninin sorumluluk hissettiği alanlardan birisidir.” Açıklamalarına etnografik belgesel film konusu ile devam eden Dr. Öğr. Üyesi Arda, etnografik belgesel film için antropoloji, sosyoloji ve etnolojinin çalışma alanlarının ve prensiplerinin çok iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. Dr. Öğr. Üyesi Arda, “Kültürün aktarılması elbette mümkündür ama bu aktarım işinde bağlantılı bilim dallarıyla beslenilmesi gerekir yoksa eksik bir belgesel film ortaya koyulmuş olur” diye konuşurken, işin sanatsal kaygılarının bilimin önüne geçmemesi gerektiğini ifade etti. Bu noktada çok iyi araştırma yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Arda, kültürün aktarılmasının çok değerli bir iş olduğunu sözlerine ekledi.
Dr. Öğr. Üyesi Arda’nın ardından konuşan Dr. Öğr. Üyesi Mesut Aytekin, konuşmasına Michel Foucault’nun bir sözünden örnek vererek başladı. “Foucault’ya göre bilgiye sahip olanlar güce sahip olur, güce sahip olanlar da iktidara sahip olur. Biz bunu kültür açısından da ele alabiliriz” şeklinde konuşan Dr. Öğr. Üyesi Aytekin, kültür endüstrisi çalışmalarında, sinemanın kültürün en önemli taşıyıcısı konumunda olduğunu belirtti. Günümüzde teknolojik araçların, sosyal medyanın, yeni medyanın çok hızlı şekilde geliştiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Aytekin şu ifadeleri kullandı: “İçinde bulunduğumuz dönemde farklı teknik özelliklere sahip kameralar, drone’lar söz konusu. Farklı boyutlarda hikâye aktarma özelliğine kavuştuk. Aktarılacak çok hikayemiz var. Çok hızlı yaşamaya başladığımız için bunlar arka planda kaldı. Bizim gibi sözlü kültüre hâkim olan bir kültürde, birçok kültür değerimizin insanlar öldüğünde yok olmayla karşılaşma noktasında olması üzücü bir durum. Kültür insanlarla yaşıyor. Belgeselin de bu yüzden çok önemli bir yeri var.” İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’nun danışmanlığında gerçekleştirdikleri ve çalışmaları devam etmekte olan Uluğbeyler Süheyl Ünver Belgeseli’ne de değinen Dr. Öğr. Üyesi Aytekin, İletişim Fakültesi’nin sinema ve belgesel alanındaki diğer çalışmalarından da örnekler verdi.
“Kültür Taşıyıcısı Olarak Belgesel ve Sinema” paneli toplu fotoğraf çekimin ardından sona erdi.