Celil Kurşun
Fotoğraf: Hamza Aktay
Milli Mücadele’nin 100. yılı vesilesiyle İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nde düzenlenen panelde mücadelenin 100. yılı kutlanırken Atatürk ve silah arkadaşları minnetle anıldı. Panelde Milli Mücadele yılları ve o süreçteki ülkenin durumu tartışıldı.
100 Yıl Önceki Aşkla
İÜ Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda düzenlenen 100. Yılında Milli Mücadele panelinin açılış konuşmasını İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak yaptı. Konuşmasında 100. yılların milletler için önemli olduğunu belirterek Türk milletinin Milli Mücadele’yi 100 yıl önceki aşkla ve kararlılıkla kutladığını ifade etti. Türklerin bağımsızlıklarına olan düşkünlüğüne tarihsel örneklerle dikkat çekerek Orta Asya’dan Anadolu’ya göçün öneminden bahseden Prof. Dr. Ak, Malazgirt ve Miryokefalon Muharebeleri’yle Türklerin Anadolu’ya tutunduğunu; buralara han, hamam, medrese, türbe gibi eserlerle mühürlendiğini söyledi.
Evrensel Hoşgörüde İstanbul Üniversitesi Örnek Oldu
Günümüzde de Osmanlı İmparatorluğu bakiyesi olarak görülen gayrimüslim gruplara da imparatorluk devrindeki gibi hoşgörülü davranıldığına ve bu adımlardan en büyüğünü İstanbul Üniversitesi’nin attığına dikkat çeken Prof. Dr. Ak, üniversite bünyesinde 145 ülkeden 7 bin küsur yabancı öğrenci olduğunu belirtti.
İşgallerin Başlaması ve Cemiyetler
Açılış konuşmasından sonra panelin moderatörlüğünü yapan Atatürk İlke ve İnkılapları Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Budak, paneli başlattı. İlk konuşmacı Prof. Dr. Burak Gülboy, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e değişim sürecinde Milli Mücadele’nin yeri konusunda söz aldı. Prof. Dr. Gülboy: “İlk olarak 1918 Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine istinatlı işgaller başlamış, Türk halkı ilk başta cemiyetler kurarak işgale karşı teşkilatlanmıştı. Bu cemiyetler yerel müdafayı savunuyordu ve ülkenin tamamını kapsamıyordu.19 Mayıs’ta 9. Ordu Kıt’at’ı Müfettişi vazifesiyle Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, Sultan Vahideddin ve hükümetten aldığı olağanüstü yetkilere sahipti. Subaylara emir verecek ve birçok şehrin asayişini sağlayacak salahiyetlere muktedir olmuştu.” dedi.
Mustafa Kemal’in Liderlik Vasfının Ön Plana Çıkması
Prof. Dr. Gülboy: “Yerel müdafa yerine ülkenin tümünü kapsayacak bir kurtuluş hareketi için Mustafa Kemal’in liderlik ve teşkilatlandırıcılık vasfı ön plana çıkmıştı. Mücadele yıllarında meşru iktidar arayışı hakimdi. Çünkü Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti dünyaya Milli Mücadele’nin haklılığını duyurmak ve yurtta düzgün bir otorite sağlamak istiyordu. Daha sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Almanya ve İtalya’dan sonra 3. başarılı ulus devlet örneğini teşkil etti.” şeklinde konuştu.
Moderatör Prof. Dr. Mustafa Budak meşruiyet konusunda, o yıllarda kurulan ve bir hükümet gibi çalışan Kars İslam Şurası’ndan bahsederek, şuranın 6 ay çalıştığını ve sonra kaldırıldığını belirtti. Sivas Kongresi’nden önce 13 ve toplamda 28 kadar kongre toplandığını sözlerine ekledi.
Meclis ve Hakimiyet-i Milliye
Panelin devamında Prof. Dr. Namık Sinan Turan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde temsil ve meşruiyetin kaynağı olarak Milli Mücadeleye bakış konulu konuşmasında, 1919 yılının üzücü ülke tablosuna rağmen imparatorluğun son yıllardaki tecrübeli kurmay subay ve memur yetiştirmesi sayesinde ülkenin Rusya ve Avusturya-Macaristan’dan daha kabiliyetli kurmaylara sahip olduğunu belirterek Milli Mücadele’deki avantajından bahsetti. Milli Mücadele’de sadece işgalcilerle değil aynı zamanda Damat Ferit Paşa Hükümeti ve isyancılarla da mücadele ettiğini vurguladı. Meşruiyet konusunda ilk meclisten bahsederek her sınıf insanı barındırdığı, hakimiyet-i milliye esasına dayandığını ve en demokratik meclis olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turan, sadece Yunanistan’la değil ayrıca emperyalizm ve sömürgecilikle de savaştığını, meclisin diplomasi ve basın aracılığıyla haklılığını dünyaya duyurmaya çalıştığını söyledi.
Milli Mücadele’de Türk Dış Politikası
Panelin 3. konuşmacısı Doç. Dr. Özgün Erler Bayır, Milli Mücadele Dönemi’nde Türk dış politikasını anlattı. Meclisin, savaşı ve diplomasiyi birlikte ve destekleyici olarak başarılı bir şekilde kullandığını; İngiltere ve SSCB’ye denge politikasıyla yaklaştığını ve İtalya, Fransa, SSCB ile ilişkiler kurarak Yunanistan’ı yalnız bırakmayı başardığını kaydetti. İngiltere’ye karşı SSCB ile kurulan ittifakın neden ve sonuçlarından bahsederek sözlerini tamamladı.
Türk Kadını Milli Mücadele’nin Her Safhasındaydı
Son konuşmacı olarak Dr. Öğr. Üyesi Hayrünisa Alp, Milli Mücadele sürecinde kadının rolünün 3 aşamada izlendiğini anlattı. “Mondros Mütarekesi’nden sonra ilk başta protesto ve mitinglere katılan Türk kadını daha sonra işgallere karşı cemiyetler kurmuştur. Savaş yıllarında ise hem orduya malzeme taşımış hem silahını alıp savaşmıştır.” dedi. İşgallere karşı düzenlenen 7 büyük İstanbul mitinginde ve binlerce protestoda önemli edebiyatçılarımızdan Halide Edip Adıvar’ın da katıldığını ve konuşma yaptığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Alp, Sivas’ta kurulan ve birçok ilde şube açmış olan Anadolu Kadınları Müdafayı Vatan Cemiyeti’nin mevcudiyeti ve bilinçlendirme faaliyetlerini anlattı. “Kuvayı Milliye ile silahlı mücadelelere katılan Halime Çavuş, Kara Fatma, Tayyar Halime gibi ve fakirlikle, savaş şartlarıyla, evlatlarıyla çok meşakkatli süreçlerden geçen kadın kahramanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.” diyerek sözlerini tamamladı.
Panel, Prof. Dr. Ak’ın konuşmacılara teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.