Aylin AY
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ceyhan Kandemir’in Uluslararası Televizyon Yayıncılığı dersine Besteci Murat Özdemir konuk oldu. Murat Özdemir derste “Sinema Müzikleri Yapım Felsefesi” adlı konuyu ele aldı.
Bugüne kadar çok sayıda TV dizisi, sinema filmi ve reklam filmi için müzik bestelediğini söyleyen Özdemir, tecrübelerini anlatarak derse başladı. Özdemir, makine mühendisliği okuduğu halde müzik alanında ilerlemesinin nedeninin babasının kendisini bu alana yöneltmesinin olduğunu açıkladı.
Müzik İzleyiciyi Kendine Çeker
Müzik izleyiciyi çeken ve harekete geçiren bir ögedir. Müziğin izleyiciyi filme doğru çektiğinin farkına varılmasıyla birlikte filmlere müzik yazılmaya başlandığının altını çizen Özdemir, “Müzik, aslında binlerce yıl öncesinde şamanların sahne performanslarında kullandığı etkin bir unsur olabilir. Bu da insanlara felsefi anlamda gösterinin arkasında ne oluyor sorusunu sordurarak insanların bilinçaltına hizmet etmek amaçlı yapıldığını düşündüğüm bir sistem. İzleyiciyi çeken bu durum günümüzde gelişerek dijital üstünlüğün yer aldığı alana ulaşmıştır.” dedi.
Özdemir, “İnsanlar herhangi bir konuyla alakalı müzik yapılması için bize gelip bu sahneyi ayağa kaldıracak müzik yap diyorlar. Hiçbir fikir önerisinde ya da istekte bulunmadan işi bize yöneltiyorlar. Besteciler sahneyi önceden görmeli ve okumalı ki ona uygun bir beste çıkarabilsin. Sahnede, o duygunun güzel verebilmesi için besteci, olaya hakim olmalı hatta o beste yapıldıktan sonra o sahne çekilmelidir.” ifadeleriyle besteci ile senaryo arasındaki öneme değindi.
Markalaşmak Uğruna Standartlaşmayın
Günümüzde markanın ön plana çıkmasını sağlayan soundtrack mantığının yaygınlaştığını açıklayan Özdemir, “Titanic, Avatar, Braveheart ve daha birçok filmin ortak noktasının aynı film müziğinde kesiştiğini görüyoruz. Notalar bile birbirleriyle aynı nitelikte. Amerika’da markalaşma uğruna değişimi reddedecek bir sountrack sistemi ilerliyor.” dedi. Türkiye’de ise film müziklerinin belli bir noktaya gitmediğinden yakınan Özdemir, “Türkiye’de film müziklerinin gideceği bir hedef yok. Türkiye şartlarında profesyonel anlamda müzik kaydı alacak bir kayıt ortamı yok. İnsanlar tiyatro sahnelerinde mikrofonlama sistemiyle kayıt alabiliyor. Bu kayıtların maliyeti de çok büyük miktarlara tabii oluyor. Türkiye standartlarında bu parayı sadece projeye bütçe ayıran kurum, kişi ya da prodüksiyon şirketleri ödeyebiliyor. Film müzikleri hep farklı yerlerden alınıp üstüne birkaç unsur koyarak yapıldığı için müziğe bir bütçe ayrılması fikri körelmiş. Özgün olamamışız. Bu yüzden müzik hiç büyümemiş hep yarım kalmış. Bu alan insanların yaratıcılıklarını besleyebileceği bütçesi ayrılan bir alan olmalıydı.” diyerek sözlerini noktaladı.
Özdemir, öğrencilerin sinema müzikleri hakkındaki sorularını cevaplandırarak dersi sonlandırdı.