Haber: Aleyna Berfe KURT
Dünya nüfusunun %95’ine ulaşabilme yetisiyle en yaygın kullanılan kitle iletişim aracı olan radyo dünden bugüne kendine özgü yerini her zaman korudu. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) 25 Ekim-10 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşen 36. Genel Konferansı’nda Bilgi ve İletişim Komisyonu tarafından kabul edilen bir öneriyle 13 Şubat’ı Dünya Radyo Günü ilan etti. Kararda, Dünya Radyo Günü’nün başarıyla kutlanması için ulusal, bölgesel veya uluslararası radyo birlik örgütleri ve diğer medya kuruluşlarının eğitim, kültürel etkinliklerinde bu günü öne çıkarmaları istendi. Bu kapsamda her yıl 13 Şubat Dünya Radyo Günü farklı temalarla kutlanıyor. UNESCO bu yılın temalarını Evrim, Yenilik ve Bağlantı olarak belirledi.
Türkiye’de Radyo Devri Başlıyor
Türkiye’de radyo yayıncılığı, dünyadaki ilk radyo yayınlarından bir kaç yıl sonra 1927’de bir şirket kurulması ile başlatıldı. İlk radyo yayını Telsiz Telefon Türk A.Ş. tarafından İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirildi. Bu radyo yayını,İstanbul´da Büyük Postane’de bir odadan postane kapısı üzerine kurulan bir verici ile halka müzik dinletilerek yapıldı.Ankara´da ise Ankara Palas´ın bodrum katındaki odadan,bir Fransız şirketine ait5 kW gücündeiki adet verici ile yapıldı. Yayınlarda Türkçe ve Fransızca olarak tekrarlanan anons kullanıldı.
İstanbul Radyosu’nda ilk anons Eşref Şefik Atabey tarafından şu cümlelerle yapıldı:
“Alo alo, Muhterem Samiin… Burası İstanbul Telsiz Telefonu…1200 metre tul-u mevç, 250 kilosikl… Bugünkü tecrübe neşriyatımıza başlıyoruz.”
1936 yılında çıkarılan bir kararname ile radyo yayıncılığı PTT’ye devredilerek, kamusallaştırıldı. Devlet tarafından,1938 yılında Ankara Radyosu bugünkü binasında yayına geçti.Cumhuriyetçi gündemin kitlelere tanıtılması ve halk desteğinin sağlanabilmesi için radyonun önemli bir araç olduğu ortadaydı.

Türkiye’de radyoculuğun özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında kurumsallaşması hızlandı.1939 yılı itibariyle Türkiye’de radyo alıcılarının sayısı 56.000’e yükseldi, ancak teknoloji konusunda Batı’ya bağımlılık sürdü. İçerikler özelinde ise devletradyoyu özellikle propaganda amaçlı olarak kullandı. 1950’li yıllarda Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle birlikte Batı ile yakınlaşmanın etkileri yayıncılık hayatına da yansıdı. Bu dönemde radyoda Marshall yardımı, NATO ve UNESCO hakkında programlar başladı. 1960’lı yıllarla birlikteTürkiye’deki radyoları tek çatı altında toplayıp televizyon yayınlarını da başlatacak olan bir yayın kurumuna ihtiyaç vardı. Bu boşluğu TRT doldurdu.TRT’nin kurulması ile radyo yayınlarının gerçek eğitim ve haber görevlerini yerine getirmesi için adımlar atıldı, program planlamaları bu çerçevede yapıldı. Radyo yayınlarının hızla gelişmesi ve yayılması TRT’nin kurulmasının ardından gerçekleşti.

1974 yılında radyoculukta önemli bir gelişme yaşandı. Radyo yayınları merkezden TRT1, TRT2, TRT3 yayın postaları olarak yapılandı ve TRT1 24 saat yayına başladı. TRT1´de müzik, eğitim, haber, reklam, eğlence, drama programları; TRT’de eğitim-kültür, drama, haber, müzik programları; TRT3´de çok sesli müzik ve eğitici müzik programları yayınlanmaya başlandı. Ankara, İstanbul ve İzmir’deki radyo stüdyolarının yanı sıra Antalya, Çukurova, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon bölge radyo stüdyolarında, bölgelere yönelik programlar yapılmaya başlandı.
Özel Radyolar Devreye Giriyor
1992 yılında ilk özel radyo yayınları FM bandında başladı. Yabancı pop ve Türkçe pop müzik yayını yapan iki özel radyo kanalı kuruldu. Bunlardan biriİngilizce radyo yayını yapan Bodrum Belediyesi, diğeri ise 101 FM frekansından yayına başlayan Mehmet Duru’nun sahip olduğu Kent FM oldu.
Türkiye’de özel radyolara geçiş süreci oldukça sancılı yaşandı.Özel radyo kanallarının yeni yasa kurallarına uyum sağlamaları uzun zaman aldı.Hemen hemen pek çok ulusal radyo kanalı RTÜK tarafından kapatma ya da uyarı cezası aldı.Tüm bu sancılı ve tartışmalı süreç sonucunda Anayasa’nın 133. maddesi 1993 yılınınTemmuz ayında değiştirilerek radyo yayıncılığından devlet tekeli kaldırılmış oldu.
Günümüzde Radyo Yayıncılığı
Günümüz teknolojisinde radyo yayıncılığı daha kaliteli ve ulaştırılabilir hale geldi. İnternet yoluyla yapılan yayınlara, dünyanın dört bir yanında tüm internet kullanıcılarının erişebilmesi küreselleşmenin radyo yayınlarına etkisi olarak değerlendirilebilir. İnternet üzerinden radyo dinleyenlerin sayısı her geçen yıl daha da artıyor ve önümüzdeki yıllarda dabu artışın süreceği öngörülüyor. Dinleyicilerinakıllı telefon, tablet ve bilgisayar üzerinden radyo yayınlarına ulaşabildiği günümüzdeDünya genelinde 44.000, Türkiye’de ise 1.078 radyo istasyonu bulunmaktadır. 1.078 radyodan 35’i ulusal, 99’u bölgesel, 944’ü ise yerel yayın yapmaktadır.

UNESCO Dünya Radyo Günü’nü Kutlamaya Davet Ediyor
Dünya Radyo Günü’nü her yıl farklı temalarla kutlayan UNESCO bu yılın temasını Evrim, Yenilik ve Bağlantı olarak belirledi. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne göre, dünyadaki evlerin %75’i radyo sahibidir. Ayrıca haberlere ulaşmak ve iletişim kurmak için geniş bant bağlantı kullananların sayısı her geçen gün artıyor. UNESCO; kamusal, özel radyo ve topluluk radyosu yayıncılarını Dünya Radyo Günü’nü kutlamaya teşvik etmek için farklı dillerde sesli mesajlar ve topluluk radyosu kitapçıkları içeren bir internet sitesi oluşturdu. Bu site, kamunun aralarında Pablo Neruda, Jean-Paul Sartre, JorgeLuisBorges, AndréMalraux, Pablo Picasso, Charles de Gaulle, YuriGagarin, NikolayNikolaevichSemenov, Nelson Mandela, Frederik de Klerk ve Harry Belafonte’nin bulunduğu kişilerin sesleriyle UNESCO’nun ses arşivinden ücretsiz yararlanmalarını sağlamaktadır.Altmış yılı aşkın süredir UNESCO başta topluluk radyosu alanı ve radyonun insani yardımda kullanılması konusu olmak üzere basın alanında birtakım girişimlere de öncülük etmektedir.