İstiklal Marşı’nın kabul edilmesinin 100. yılı organizasyonları kapsamında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından “Gazeteci Yönüyle Mehmed Akif” başlıklı etkinlik düzenlendi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk’un konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte moderatörlüğü İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Arş. Gör. Halil Türker üstlendi.
İstiklal Marşı’nın kabulünün yüzüncü yılı etkinlikleri kapsamında İstanbul Üniversitesi çatısı altında etkinlikler düzenleniyor ve konu çeşitli yönleriyle ele alınıyor. Bu kapsamda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen “Gazeteci Yönüyle Mehmed Akif” etkinliği ise milli şair Ersoy’un iletişimci-gazeteci yönüne odaklandı.
Moderatörlüğünü İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Arş. Gör. Halil Türker’in üstlendiği etkinlikte İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk konuşmacı olarak yer aldı.
Prof. Dr. Belkıs Ulusoy Nalcıoğlu konuşmasına Mehmed Akif Ersoy’un gazetecilik kariyerinde önemli bir yeri olan Sebîlürreşâd Dergisi’ni anlatarak başladı. Sebîlürreşâd’ın inanç, ahlak, ibadet, felsefe, hukuk, eğitim gibi toplumun yaşamını düzenleyen her alanda İslamiyet’in etkisini arttırma, dini düşünceyi taklit ve hurafelerden arındırma, İslam âleminin uyanması ve çalışmaya başlaması ve bununla birlikte Türk- İslam anlayışı çerçevesinde batının yeniliklerini alma gibi fikir temelleriyle Mehmet Akif Ersoy tarafından neşre geçirilmiş ve yazar kadrosunun çok geniş bir dergi olduğunu belirtti. İşgal döneminde İstanbul basınının hangi tarafta olacağından emin olmadığını dile getiren Nalcıoğlu, Sebilürreşad dergisinin en baştan beri her türlü denetime, baskıya ve sansüre rağmen tarafını belli ettiğinden bu yönüyle yalnızca Türkiye’de değil birçok İslam ülkesinde ilgi gördüğünü dile getirdi.
Prof. Dr. Nalcıoğlu, manda ve himaye tartışmalarının yaşandığı dönemlerde Akif’in mandanın istiklalin sonu olduğunu ifade ettiğini, milli mücadelenin gereğine ve bunun Türk milleti için yegâne çözüm olduğuna itinayla her fırsatta dikkat çektiğini söyledi. Prof. Dr. Nalcıoğlu aynı zamanda Mehmet Akif’in halkın nezdinde büyük bir İslam şairi olduğunu belirtti. Mehmet Akif’in vatan, millet ve din söz konusu olduğunda her görevi yerine getirdiğini, halkın da o dönemde bu durumun farkında olduğunu vurguladı.
Etkinliğin bir diğer konuşmacısı olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, çok yönlü kişiliğine dikkat çektiği Mehmet Akif’in büyük bir birikim sonucunca İstiklal Marşı’nı kaleme aldığını belirtti. Akif’in hitabetinin gücü üzerinde duran Prof. Dr. Çoruk, halkı milli mücadeleye ikna etme sürecinde önemli rol oynadığını belirtti.
Prof. Dr. Çoruk, Mehmet Akif’in hiçbir zaman siyaset yanlısı olmadığını, mecliste de zorunlu hallerden dolayı bulunduğunu ve bu süre zarfında dahi siyasi çekişmelerden uzak durduğunu ifade etti.
İstiklal Marşı’nın bağımsızlık, vatan sevgisi, dini duygular gibi Türk toplumunun yüzyıllardır dile getirdiği gerçekler üzerine inşa edilen ikna kabiliyeti yüksek ve sarsıcı bir metin olduğunu belirten Prof. Dr. Çoruk, “İstiklal Marşı toplumun mutabakat metni olarak görülmeli. Zaten bu kavramları varoluş sebebi olarak gören her birey milli marşımızda kendinden yansımalar görecektir.” diyerek metnin farklı bir gözle okunması gerektiğine vurgu yaptı.
Etkinliğin tamamını aşağıdan izleyebilirsiniz: