Haber: Gözde Kocaer Görmez
Pandemi süreci, Koronavirüs ortaya çıktığı günden beri insanlığı ekonomik ve psikolojik olarak etkilemesinin yanında fizyolojik olarak da deformasyona uğrattı.
Evden çalışma ve sağlık kaygısı sebebiyle değiştirdiğimiz alışkanlıklarımızdan biri de spor aktiviteleri oldu. Spor salonu üyeliklerimizi iptal edip evde spor yapmaya yönelirken çoğumuz sporu terketti. Sporun hayatımızdan tamamen çıkması yerini kilo problemlerine, eve taşınması ise; basit gibi görünen ancak uzun vadede vücut bütünlüğümüzü bozabilecek yaralanmalara bıraktı.
Spor etkinliklerinin yavaşladığı bir süreç
İstanbul Fitness Academy eski öğrencilerinden sporcu beslenmesi eğitmeni ve pilates trainer Ece Uysal, pandemi sürecinde sporu bizim için yorumladı. Dünya genelinde spor etkinliklerinin yavaşladığı bir süreçten geçtiğimizi, insanların sağlıkları için kaygılandığını ve bu sebeple salon sporlarına ara verilmesinin normal bir durum olduğunu vurguladı. Evden çalışma yöntemiyle fiziksel aktivitelerde yaşanan azalmanın; enerji tüketimini de azaltarak yağ ve kilo oranında artışa sebep olduğunu, vücut su tutma oranını arttırdığını ve beraberinde ödeme sebebiyet verdiğini belirtti. Uzman yardımı olmadan evde kendi ekipmanlarıyla spor yapacaklar için uyarılarda bulunan Uysal, ”Kendi fitness seviyenizi belirleyerek ya da bilerek spor yapabiliyorsanız elbette devam edebilirsiniz ancak dikkat edilmesi gereken konular mevcut. Öncelikle sakatlanma yaşamamak için iyi ısınılmalı. Germe egzersizleriyle devam edilmeli ve vücudu zorlayacak egzersizlerden kaçınılmalı. Esnekliğe yönelik nörodinamik egzersizler tercih edilmeli. Ev için daha uygun olan zumba, ip atlama, kardio hareketleri önerilebilir. Spor yapamayanlar içinse; açık alanlarda yürüyüşler yapıp araç ve asansör kullanımının azaltması da form korumak adına etkili yöntemler.” dedi.
‘Bilinçsiz spor yapılmasına karşıyız’
Evde bilinçsizce spor yapılmasına karşı olduklarını da dile getiren Uysal, ”Evde gerçekleştirilen spor aktiviteleri sonrası meydana gelen ağrılar ve sakatlanmalar önemsenmiyor ve bozukluklara sebep olabiliyor. Kişi iyi bir eğitmen ve uzman fizyoterapist ile vücut postür analizini yaptırarak daha ciddi durumların önüne geçebilir.” diyerek spor sonrası ağrı ve sakatlanmaların hafife alınmaması gerektiğine dikkat çekti.
Kilo verme süreci düşüncede başlar
Eğer kilo vermek istiyorsanız ve buna zihnen hazırsanız, gün içerisindeki eylemleriniz bile bu yönde oluyor. Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih edebiliyorsunuz.
Dünyada büyük bir sorun haline gelen obezite, gelişen teknoloji, her şeye kolay erişim, mental yorgunluk ve pandemi sebebiyle spora zaman ayıramamamız ve düşünsel yorgunluklarımızı bir kenara bırakarak kendimizle ve vücudumuzla ilgilenemememiz devam ediyor. Sağlıklı yaş alabilmenin ve kilo kontrolü sağlamanın sanıldığı kadar zor olmadığını; kilo verme sürecinin düşüncede başlayan bir eylem olduğunu bilmeli, gerçekten istemeli ve günlük su tüketimini arttırmalıyız.
Su tüketimi kilonuz ile bağlantılı olarak hesaplanmalı ve buna göre tüketim sağlanmalı. Kilo kaybı aç kalarak değil, dengeli ve sağlıklı beslenerek gerçekleşirse daha kalıcı ve uzun vadede kontrol edilebilir olur. Karbonhidrat alımını azaltarak protein alımını yükseltmek ve vücuda alınacak sağlıklı yağlarla bir denge tutmak, bu süreçte çok önemli. Ancak vücut yapısı, kilo oranı ve kişinin harici hastalıkları düşünüldüğünde yine de bir uzman yardımı alınmasını öneriyoruz. Bilinçsiz yapılan diyetler kişinin sağlığını etkileyebilir. Uysal,”Çoğunluğun evlerden çalıştığı şu süreçte sadece bunlara dikkat ederek kilo veremesek bile kilo artışına engel olmuş oluruz.” diyerek kilo vermek isteyenlere önerilerde bulundu.
Daha dinamik bireyler için ‘Spor’
Sporun sadece kilo kaybı yaşamak için değil, kendini iyi hissetmek adına haftada en az 3 gün yapılmasını tavsiye eden Uysal, spor alışkanlığının küçük yaşlarda edinilmesi gerektiğini belirterek, ”Küçük yaşlarda evlatlarımızı spora yönlendirir ve bir yaşam tarzı oluşturmasına yardımcı olursak; daha dinamik, daha sağlıklı ve özgüveni yerinde bireyler yetiştirmiş oluruz. Sporu bir zorunluluk olarak değil, hayatın bir parçası olarak düşünebilen bireyler yetiştirerek daha sağlıklı ve bilinçli bir toplum oluşturabiliriz. Çocuklarınızı serbest bırakarak ve teşvik ederek hangi dala ilgisi ve yatkınlığı varsa destek olmanız önerimdir.” ifadelerini kullandı.
Toplumsal bir norm halini almış ”zayıf kadın”, ”çiti piti kadın”, ”90-60-90 ölçü” birimine de değinen Uysal, ”Herkes zayıf olmak zorunda değil. Biz sporcu olarak; insanlar kendilerini nasıl iyi hissedecekse o hali alması için yardımcı olmaya çalışıyoruz. ‘Kadın ya da erkek vücudunun ideal kilosu şudur.’ diyebilmek çok iddialı bir söylem olur. İçinde yaşadığımız beden bizim kılıfımız ve biz hangi şekilde mutluysak, kendimizi nasıl iyi hissediyorsak ideal ölçü odur. Sporu kimse için değil, kendi sağlığımız için yaptığımızı unutmamalı ve önce kendi bedenimizi sevmeliyiz.” diyerek toplumsal kilo algısının yanlış olduğuna dikkat çekti.