Haber: Rukiye Kürek – Merve Tuç
Medya sektörünün içerisinde uzun yıllardan beri belgeselleri ve biyografi çalışmaları ile tanınan Yazar/Yönetmen Tülay Gökçimen, 6 yıl önce kurduğu Human Movie Team ile savaş bölgelerinde yaşayan, savaştan kaçan ya da kaçmaya çalışan insanların halini sosyal medya aracılığıyla dünyaya aktarmaya çalışıyor.
Human Movie Team’in kurucusu Yazar/Yönetmen Tülay Gökçimen ile Human Movie Team’in yaptığı çalışmaları, uluslararası vizyonu ve amaçlarını konuştuk.
Human Movie Team; İnsan Film Ekibi
Kamuoyundaki yanlış mülteci algısından dolayı ortaya çıkan Human Movie Team için Gökçimen, “Dünyada savaş, çatışma, işgallerden, yoksulluklardan, afetlerden etkilenen insanların halini gören ve bir şeyler yapmak isteyen arkadaşların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir gruptur.” dedi.
Sosyal medyada faaliyet gösteren Human Movie Team’in, hak ihlalleri konusunda dünya üzerinde yaşayan tüm halkların yaşadığı hak ihlallerini anlatmaya çalıştığını söyleyen Tülay Gökçimen, ”Bunu ürettiği içeriklerden de görebiliyorsunuz. İnsan Film Ekibi, insanı konu alan temelde insan hayatını ve hakkını, hak ihlallerini anlatmaya çalışan bir ekip.” diye konuştu.
Tamamı Kadınlardan Oluşan Bir Ekip
Gökçimen; Human Movie Team ekibinin tamamen kadınlardan oluşmasının nedeni; “İnsani, kadınsı ve belki annelik duygularının daha yüksek olduğu, merhametin daha derinden hissedildiği bir hissiyattan ötürü diyebiliriz. O yüzden kadınlardan oluşuyor.” sözleriyle anlattı.
“Human Movie Team’in Uluslararası Bir Vizyonu Var”
Dünyanın farklı yerlerine videolarını ulaştıran ve sunumlar yapan Human Movie Team’in videolarını şu an sadece İngilizce ve Türkçe’ye çevrilmiş olarak yayınladığını belirten Gökçimen, yıllardan beri farklı ülkelerde yaptıkları çalışmalar için; “Human Movie Team’in uluslararası bir vizyonu var. Avrupa’da özellikle Almanya, Belçika ve Hollanda’da, topluluklara gidip videolarımızı izletiyoruz. Oralardan da arkadaşların bize katılmasını destekliyoruz. Hatta Almanya’nın Hannover kentinde böyle bir tanıtım çalışmamız oldu ve orada da buna benzer küçük bir ekip kuruldu. Özellikle geçtiğimiz yıl Gazze ve Kudüs saldırılarında Human Movie Team, 17 gün hiç durmadan onların sesini, orada yaşananları dünyaya anlatmaya çalıştı.” ifadelerini kullandı.
Bir sonraki girişimlerinden de bahseden Gökçimen, Türkiye’de Maarif Vakfı ile bir anlaşmaları olduğunu ve Maarif Vakfı’nın dünya üzerinde farklı bölgelerdeki okullarında Human Movie Team olarak medya eğitimlerine başladıklarını belirtti. “Kosova ile başladık. Kosovalı öğrencilere hem medya eğitimi verdik hem de Human Movie Team çalışmalarına katılabileceklerini söyledik.” diyen Gökçimen, ”Oradan da arkadaşlardan bize içerik göndermeye başlayanlar oldu. Daha sonra Pakistan’a gittik Pakistan’da yine medya eğitimlerinden sonra bu çalışmalara katılıp bölgelerindeki hak ihlallerini anlatmaya çalışan arkadaşlar da yaptığı çalışmaları bize göndermeye başladılar.” şeklinde konuştu.
“İzle, Düşün, Harekete geç”
Kendilerini “İzle, Düşün, Harekete geç” sloganıyla tanımlayan Human Movie Team için Gökçimen, “İnsanlığın kurtarılması, dünyanın daha güzel ve daha yaşanılır bir yer olması için sadece birilerinin bir şeyleri izlemesi yetmiyor. Biz kendi bakış açımızla kendimize ait bir ses oluşturduğumuz için olayları olduğu gibi objektif olarak yorum katmadan yayınlıyoruz. O zaman da insanların düşünmesini istiyoruz hatta empati kurmalarını istiyoruz. Siz olsaydınız ne yapardınız diye soruyor ve ondan sonra harekete geçmelerini istiyoruz. Bir şekilde bu harekete dönüşmesi lazım. Sadece izlemek ve düşünmek yetmiyor, izleyip düşündüğün şeyi harekete dönüştürerek fiilen uygulamak da gerekiyor. Bu nedenle aktif bir şekilde bu sloganla ilerliyoruz.” ifadeleri kullandı.
“Sessiz Çığlıkların Sesi Olabilmek En Büyük Temennimiz”
Kariyer hayatı sürecinde çeşitli biyografi ve belgesel filmlerinin yönetmenliğini yapan Gökçimen, yaşananlardan en çok siviller, kadınlar ve çocukların etkilendiğini belirterek sözlerini; “Onların gözünün içine baktığımda yaptığımız belgesellerin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Dünya üzerinde yaşanan tüm hak ihlallerini bir şekilde anlatabilmek, eksiksiz ekrana taşıyabilmek, bir ses olabilmek tek amacımız. Onların sesini dünyaya duyurabilmek bağımsız ve kendimize ait bir sesle buralarda yaşanan bu katliamların, soykırımların, sessiz çığlıkların sesi olabilmek en büyük temennimiz. Aslında onların insan olduklarını, bir sayı ve istatistik verisinden ibaret olmadıklarını, onların da sizin benim gibi bir insan olduklarını belgesellerimle dünyaya anlatmaya çalışıyorum.” ifadeleriyle sonlandırdı.