Haber: Zeynep Yüksel
İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası, bir buçuk asırdır eşsiz mimarisi ve büyüleyici yapısıyla çeşitli kurumlara ev sahipliği yaptı. Tarih sahnesinde birçok önemli olaya şahitlik etmiş olan merkez bina, diplomasiden askeriyeye, bürokrasiden eğitime birçok alanda kullanıldı.
Bulunduğu Yerde “Eski Saray” Vardı
Bina, Osmanlı Türklerinin, İstanbul’da yaptıkları ilk saray olan Eski Sarayın olduğu yerde bulunuyor. İnşaatı 1458’de tamamlanan ahşap yapıdaki Eski Saray, harem dairesi ve çeşitli köşklerden oluşmaktaydı. Fatih Sultan Mehmet, Topkapı Sarayı’nı yaptırıp oraya taşınmadan önce Eski Saray’da yaşamaktaydı. Eski Saray, Fatih, Topkapı Sarayı’na taşındıktan sonra da önemini yitirmedi. İktidardaki sultan ailesiyle beraber Topkapı Sarayı’nda yaşarken Eski Saray da ölen sultanların ailelerine tahsis edildi.
Yeniçeri Ocağı’nın 1826’da kaldırılmasının ardından Eski Saray, Osmanlı’nın yeni askeri gücü olan Bab-ı Seraskeri’ye atandı. Bu tarihten sonra bina “Bab-ı Seraskeri” veya “Serasker Kapısı” olarak adlandırıldı. Ahşap olan Bab-ı Seraskeri binası, 1864 yılında yıkıldı. Fransız mimar Bourgerois (1821-1884) tarafından yapılan şu anki merkez bina 1865-1866’da tamamlandı. Bina, 1879 yılında Osmanlı Devleti’nin Milli Savunma Bakanlığı olan Harbiye Nazırlığı olarak kullanılmaya başlandı. 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla beraber diğer bakanlıklar gibi Ankara’ya taşınan Harbiye Nazırlığı, binanın kullanımını Osmanlı Devleti’nin ilk ve tek üniversitesi olan Darülfünun’a bıraktı. 1933 yılına kadar Darülfünun adıyla eğitim veren kurum, Üniversite İnkilabından sonra 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi adını aldı.
Binanın Yapısı ve Bünyesinde Barındırdıkları
Üç katlı olan bina, merkez bahçesinin ortasında bulunuyor. Ana kapı, binanın merkezinde yer alan geniş bir avluya açılıyor. Bu avlunun doğu ve batı yönünde merdivenlerle üst katlara ulaşılıyor. Sade ve simetrik bir yapısı olan binanın tavan süslemeleri oldukça dikkat çekici olmakla beraber tavanlarda yer alan manzara resimleri ise 17. ve 18. yüzyılda başlayan tavan ve duvar geleneğinden kaynaklanıyor. Mermer sütunlar, taş işlemeciliği ve özellikle ihtişamlı Mavi Salon ile Pembe Salon’un duvar ve tavanlarındaki süslemeler, binanın en dikkat çekici özelliklerinden. Merkez binanın ikinci katında yer alan Mavi Salon ve Pembe Salon oryantalist bir dekorasyon anlayışı ile süslenmiş durumda ve binanın geneline hakim olan tavan ve duvar süslemeleri bu salonlarda da görülüyor.
Bugün Rektörlük Odası olarak kullanılan oda, Osmanlı Devleti’nde Harbiye Nazırı’nın odası olarak kullanılıyordu. Balkan Savaşları’nın ve Birinci Dünya Savaşı’nın tüm önemli kararları bu odada alındı. Odada 1914-1918 yılları arasında Harbiye Nazırlığı yapmış olan Enver Paşa’nın makam masası da bulunuyor.
Günümüzde toplantı amacıyla kullanılan “Kılıçlık Salonu” ise Osmanlı Devleti döneminde Harbiye Nazırlığı bünyesinde subayların kılıç kuşanma törenlerinin gerçekleştiği salondu. Kılıçlık Salonu’nda toplantı gerçekleştirmeden önce subaylar, Kılıçlık Salonu’nun sağ tarafında kalan bölgeyi, kılıçlarını yerleştirip paltolarını asıp, abdest almak için kullanıyordu.
Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılında İzmir Hamidiye Sanayi Mektebi öğretmen ve öğrencilerinin okulun ön cephesini model olarak yaptıkları ve padişaha hediye ettikleri kütüphane günümüzde binanın Doktora Salonu’nda yer alıyor.
1894 yılında depremden zarar gören bina, İtalyan mimar Raimondo D’Aronco (1857-1932) tarafından onarıldı. 1950 yılında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından tekrar onarılan Rektörlük Binası bugüne kadar çeşitli onarımlardan geçti, en son cephe ve mermer temizliği 1998 yılında yapıldı.