Haber: Ayşegül Nişli
Gençlerin sosyal medyada ruhsal hastalıklar üzerine yaptığı paylaşımlar hastalıkların artışına dair bir algı oluşturmakla birlikte, yapılan araştırmalar gençlerde antidepresan kullanımının arttığını kanıtlıyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mine Özkan, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın 2020 raporuna göre son 11 yılda antidepresan kullanımının yüzde 70 arttığını vurgulayarak, bu artışın psikopatolojideki artış ve toplum ruh sağlığı hizmetlerinin yaygınlaşmasından kaynaklandığını belirtti.
Sosyal medya platformlarında kendi psikolojik deneyimlerini paylaşan gençler ruhsal hastalıkların ve antidepresan ilaç kullanımının arttığını düşündürüyor. Prof. Dr. Mine Özkan Britanya Ulusal Sağlık Hizmetleri Kurumu’nun (NHS) 2022 raporunda gençlerde antidepresan kullanımının bir önceki yıla göre yüzde 9 artış gösterdiğini, benzer bir artışın ABD ve Avrupa ülkeleri gibi Türkiye’de de görüldüğünü söyledi. Ruhsal hastalıkların artışı konusunda en önemli etkenlerden birinin pandemi olduğunu vurgulayan Özkan, buna ek olarak ekonomik sıkıntı, sistem sorunları, güven kaybı, geleceğin belirsizliği gibi faktörlerin gençleri ciddi düzeyde etkilediğini belirtti. Özkan, ruhsal hastalıklar ve antidepresan kullanımındaki artışın gençlerin sosyal medyada yanlış bilgilere maruz kalarak kendi kendine teşhis koymasından da kaynaklandığını vurguladı.

Özkan bazen de hiçbir şikayeti olmayan gençlerin sosyal medyada gördüklerini taklit ettiklerine dikkat çekerek, bu durumun sözle yaygınlaşmasıyla toplu histeriye neden olabileceğini ifade etti. Özkan, “Bunun en çarpıcı örneği geçtiğimiz senelerde Tourette Sendromu ve Tik Bozukluğu videolarının viral olmasından sonra birçok gencin bir anda semptomlarının oluşması ve tiklerini videoya çekip paylaşımda bulunuyor olmaları” diye konuştu. Son zamanlarda moda olan çoklu kişilik bozukluğunu örnek veren Prof. Dr. Özkan, TikTok uygulamasının kişilik değişimi anını yakaladığını iddia eden birçok video ile dolu olduğunu dile getirdi, “Bu durum insanların suistimal ettiği ve üzerinden kişisel ya da maddi kazanç elde etmeye çalıştıkları bir konu haline gelmiş durumda. Türkiye’de de bu mecra dışında birçok forumda insanlar nasıl hangi ilaca ulaşılır, ilaçların etkisi nedir gibi bilgiler paylaşır durumdalar” şeklinde konuştu.
İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Karayağmurlu da antidepresanların hekim kontrolü olmadan kullanılmasının hastalığı ağırlaştırabileceğine dikkat çekti. Depresyonun dünyadaki etkilerine ve sıklığına bakıldığında antidepresan kullanımının çok sık olmasının bir suistimalden değil, bozukluğun ciddiyetinden kaynaklandığını belirtti. Karayağmurlu, antidepresanın özellikle ergenler üzerindeki etkisine dikkat çekerek
şunları söyledi: “Biz depresyonları ikiye ayırıyoruz: Unipolar ve bipolar depresyon. Özellikle ergenlik dönemindeki depresyonlar olan bipolar depresyonlarda ilk tedavi seçeneğimiz kesinlikle antidepresanlar değildir, bazen antidepresanlar bipolar depresyonu da kötüleştirebilir. Bipolar depresyonda ilk atak genellikle sadece saf depresyon olduğu için, siz böyle bir durumda hastaya antidepresan verdiğinizde bunun ciddi anlamda hayati riskleri olabilir.”
Gençlerin Gözünden Antidepresan
Gençlerin özellikle koronavirüs pandemisinde yaşanan karantinada, sınav dönemlerinde ve gelecek kaygısı içinde antidepresan kullanımının arttığı kendi ifadelerinde belirginleşiyor:
C.M. (17): “Benim kendimi psikolojik olarak kötü hissetmeye başladığım süreç üniversite sınavı yaklaştıkça oldu sanırım. Aileme bu durumdan bahsettiğimde bir psikiyatriste gittik, panik atak teşhisiyle ilaç yazdı doktor. Ailem ilaç kullanmama karşı çıktığı için şu an terapiyle devam ediyorum. İlaç kullansam belki daha kısa sürede kendimi toparlayabilirdim ama terapide daha uzun bir süreç oluyor. Sınavdan sonra tamamen aşmış olacağım bence.”
D.Y. (22): “Ben yaklaşık iki yıldır anksiyete bozukluğu teşhisiyle antidepresan kullanıyorum. Doktor kontrolüyle düzenli başlamadan önce internetten araştırıp kendim ilaç kullanmaya başlamıştım, doktora gitmeme gerek olmadığını düşünüyordum. Ama bünyem ilaca alışık olmadığı için çok daha kötü etkilendiğimi fark ettim, bir süre kullanmaya korktum. Psikiyatristle görüşerek tekrar ilaca başladığımda daha güvende hissettim kendimi.”
Ş.Ü. (19): “Pandemi döneminde eve kapanınca kendimi çok kötü hissettiğim bir dönem olmuştu. Uyumakta zorluk çekiyordum, durup durup ağlıyordum. Kendimi depresyonda sanıp çevrimiçi terapi almaya başladım sonrasında ama pandemi bitince fark ettim ki depresyonda değilmişim, sadece olumsuz şeyler olduğu için olumsuz tepki veriyormuş psikolojim.”