Haber: Yağmur Sertkaya

Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşları küresel ve bölgesel ölçekte gıda enflasyonunu tetikliyor
Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas Savaşları’nın petrol ve doğal gaz fiyatlarını yükseltmesi gıda enflasyonunu körüklüyor. Ancak son bir yıldır Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre dünya gıda enflasyonu ekim ayı itibarıyla geriledi, Türkiye’de ise dünyaya oranla yaklaşık 7 kat yüksek seyrediyor. Dünya gıda enflasyonu oranı yüzde 11 iken Türkiye’de ise bu oran yüzde 72.
Küresel ve bölgesel ölçekte Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tarıma etkilerinin net bir biçimde görüldüğünü ifade eden Gazeteci Merve Ekinci ‘’ Yaklaşık 42- 43 milyon hektar alanda tarımsal üretim yapan Ukrayna’nın yıllık ortalama 100 milyon tonun üzerinde tahıl ve yağlı tohum üretimi var.’’ dedi.
Üretimin büyük çoğunluğunun tüm dünyaya ihraç edildiğini söyleyen Ekinci ’’Bu konuda Ukrayna’ya bağımlı olan Polonya, Fransa ve İtalya gibi büyük ölçüde tahıl ithalatı yapan Avrupa ülkelerinde çiftçiler tarafından çok ciddi eylemler oldu. Ukrayna bu noktada tarımsal büyümede rekolte artışından tarımsal teknolojiye kadar çok hızlı gelişim kaydeden bir ülke ve Ukrayna’nın tarımda şöyle bir özelliği var; dünyadaki en verimli kara toprağı olan çernezyom topraklarının büyük bir kısmı burada yer alıyor. Diğer yandan baktığımızda 20 yıllık dönemde buğdayda yüzde 100 verimliliği yakalamış bir ülke, dünya ortalamasının buğday üretimini bile üçe katlıyor. Aynı şekilde arpada çok ciddi verimliliği var ve en önemlisi de çok geniş topraklara sahip olan Ukrayna’nın toprağının yüzde 60.30’u, yüzde 61’e yakını ekilebilir tarım arazisi bu önemli bir nokta. Aslında baktığımızda Rusya da bir tarım ülkesi ve bu iki ülke savaşa girdi. Rusya, Ukrayna topraklarını işgal etmeye başladı ve savaşın başladığı ilk gün itibarıyla küresel gıda fiyatlarında yükseliş gördük ki FAO verilerine göre de bu küresel gıda fiyatlarındaki artış doğrulandı.’’ diye konuştu.
‘’Rusya patates, şeker pancarı ve yağlık ayçiçeği tohumunda önemli bir üretici ve bu üç tarımsal hammadde gıda fiyatlarını küresel ölçekte yükselten, gıda enflasyonunu tetikleyen ürünler.’’ diyen Ekinci ‘’Buna örnek olarak, savaşın başladığı tarihlerde yağlık ayçiçeği fiyatları yükselince yağ fiyatları da ciddi manada yükselmişti, Türkiye’de marketlerde yağlar yağmalandı, insanlar balkonlarına ayçiçeği yağı stoku yaptı. Dolayısıyla Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinde Brent petrol fiyatları yüzde 110 dolara kadar yaklaştı. Petrolün yükselmesi ise tarım girdilerinin yükselmesiyle tarımı doğrudan etkiledi. Bu süreçte Avrupa-Rusya arasındaki doğalgaz ambargosu ile birlikte gübrenin hammaddesi olan doğalgaz fiyatları da yükseldi. Petrol fiyatlarının yükselmesi uluslararası taşımacılık navlun fiyatlarına, konteynır fiyatlarına doğrudan büyük bir yük bindirdi bunun beraberinde ise Avrupa’da gübre üreten firmalar iflas etti ve gübre fiyatları tavan yaptı. Sonuç olarak baktığımızda Rusya-Ukrayna savaşı, tarımı olumsuz yönde etkiledi. Son iki yıldır Türkiye’nin tarımsal girdilerinde ve gıda enflasyonunda çok hızlı yükseliş görüyoruz, Avrupa şu an toparlanma sürecinde olsa da Türkiye enerjide dışa bağımlı olduğu için bu etkileri görmeye devam ediyor.’’ ifadelerini kullandı.
Tahıl Koridoru
Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan sonra Türkiye’nin de diplomasi çabalarıyla açılan tahıl koridorunun İstanbul’da oluşturulan bir koordinasyonla gıda fiyatlarının gerilemesinde etkili olduğunu belirten Ekinci sözlerine şöyle devam etti ‘’Buradaki tahılın da büyük çoğunluğu Avrupa Birliği ülkelerine gitti, Rusya her zaman buna karşı olsa da tahıl koridoru çerçevesinde Rus gübresi de ihraç edilmesini istiyor ancak Avrupa bunu kabul etmiyor. Dolayısıyla gıda fiyatlarının gerilemesinde önemli bir çözüm noktası olan bu tahıl koridorunun sürekli uzatılıp uzatılmaması önemli bir gündem meselesi.’’
İsrail-Hamas Çatışmalarının Tarıma Etkileri
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tarımı hem bölgesel hem de küresel anlamda olumsuz yönde etkilediğini ve İsrail-Hamas çatışmaları için doğrudan tarım alanını etkilemese de dolaylı olarak etkilerinin görülebileceğinden söz eden Ekinci ’’İsrail-Hamas çatışmalarının doğrudan etkisini değerli metaller üzerinde görüyoruz. Altın fiyatları savaşın başladığı günden bu yana müthiş derecede yükseldi hala yükselmeye devam ediyor. 27 Ekim Cuma günü İsrail’in kara harekatını başlattığını duyurması, Gazze’de elektrik ve internetin kesilmesi, yüzlerce bombanın tek gecede yağması, altın fiyatlarını 2 bin doların üzerine taşıdı. Dolayısıyla tarım da doğrudan etkisi olmasa bile dolaylı etkileri var. Türkiye ile İsrail arasında tohum noktasında bir ticaret var ve Türkiye İsrail’e oradan aldığı tohumlarla birlikte ürününü satıyor. Domates, biber tohumu gibi çeşitli tohumlar alarak İsrail’e bunun karşılığında domates, kurutulmuş domates, kabak, kuru kayısı, buğday unu gibi ürünler ihraç ediyor. İsrail’le tarımsal alanda ticari ilişkilerimiz devam ediyordu ancak resmi ilişkilerimiz 2020 yılından itibaren Yitzak Hertzog’ un Türkiye’yi ziyareti sonrasında yeniden elçiliklerin açılmasıyla düzeldi. 2020’ye kadar Mavi Marmara olayından sonra karşılıklı olarak resmi makamlar çerçevesinde ilişkimiz kopmuştu. Türkiye ile tarım ve gıda ürünleri noktasında bölgesel açıdan baktığımızda doğrudan bu noktada o bölgede gerilimin yükselmesi saldırıların Filistin tarafına artması, Türkiye ile İsrail ilişkilerini kopma noktasına getiriyor.’’ şeklinde konuştu.
Ekinci, İsrail’in tarım teknolojisinde oldukça gelişmiş olmasına rağmen Türkiye’nin ve dünyanın doğrudan İsrail tarımına bağımlılığı olmadığı için tarımsal ürünleri Rusya-Ukrayna Savaşı’nda olduğu gibi küresel ve bölgesel ölçekte bir gıda fiyat artışıyla karşılaşılmayacağını ifade etti.
İsrail Hayfa Limanı’nın Önemi
İsrail için tarımsal anlamda doğrudan bir etkisi görülmese de ekonomik açıdan Hayfa Limanı’nın öneminden bahseden Ekinci açıklamalarına şöyle devam etti: ‘’Çok yakın zamanda çatışmalar başlamadan önce İsrail’in enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımak gibi bir projesi vardı. İki ülke arasında bu noktada hem ticaret gelişecek hem işbirliği alanı artacaktı. Şu an çatışmalar sebebiyle bu proje rafa kaldırılmış durumda. Hayfa Limanı’na baktığımızda bölgenin ve İsrail’in en önemli limanı. Deniz taşımacılığında akla gelebilecek pek çok ürün buradan dağıtıma çıkarılıyor, eğer bu liman savaş sebebiyle sekteye uğrarsa deniz taşımacılığında çok ciddi sıkıntıya neden olur. Doğrudan navlun fiyatları yükselir, taşınan bütün ürünler noktasında enflasyonu tetikleyecek olan bu artış pek çok üründe olacağı gibi direkt olmasa da dolaylı yoldan gıda fiyatlarında artışa neden olabilir. Bu limanın sekteye uğraması birçok noktada ekonomiye hem bölgesel hem küresel çapta etki edebilecek büyük bir risk.’’
Petrol Krizi Yaşanır Mı?
7 Ekim’de savaşın başlamasıyla birlikte Brent petrolün varil fiyatının 90 doların üzerini test ettiğini söyleyen Ekinci ‘’Petrol için çatışmaların şiddeti, karşılıklı siyasi açıklamaların özellikle kara harekatına ve bombardımana yönelik açıklamalar ve saldırılarla birlikte yaklaşık 3 haftalık süreçte petrol fiyatlarının gidişatını çok net gördük. İsrail ve Filistin’in bulunduğu bölge Ortadoğu bölgesi ve etrafındaki ülkelerin hepsi petrol ihraç eden ülkeler; Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Ürdün, Suriye. Baktığımızda 13 yıla yakın bir süredir Suriye’de iç savaş var; Mısır’da darbeler sonrası hala ekonomik istikrarsızlık var. Ürdün de aynı şekilde ekonomisi çok güçlü bir ülke değil. Yani hali hazırda savaşların ve çatışmaların olduğu riskli bir bölge. Daha önce 1973 yılında Yom Kippur Savaşı’nda Mısır ve Suriye öncülüğünde Arap Ülkeleri Birliği, ABD’nin İsrail Ordusuna destek vermesine karşılık petrol ambargosu uyguladı ve bir petrol krizi oldu. Şu anda ise Suudi Arabistan’dan, BAE’den, Katar ve Mısır’dan yapılan açıklamaların çok sert olmadığını görüyoruz. Mısır’a baktığımızda ülkesine Filistinlilerin gelmesini istemiyor çünkü eğer Filistin topraklarını terk eder ve Mısır’a göçmen olarak gelirse bu hem Mısır’ın demografik yapısını bozacak hem ekonomisini etkileyecek hem de bölgede İsrail hakimiyeti egemen olacak. Bu da Doğu Akdeniz’de hakları olan Mısır’ın, Ürdün’ün ve tabii ki Suriye’nin çıkarlarına uymayacağından böyle bir ortamda petrol krizi olmayacağını düşünüyorum.’’ ifadelerini kullandı.

Bir petrol ambargosunun uygulanmayacağını fakat savaş şiddetlendikçe petrol fiyatlarının doğrudan yükselip doğalgaz fiyatlarını etkileyeceğini vurgulayan Ekinci sözlerini; ’’Arap ülkelerinin Amerika’ya bir petrol ambargosu koymayacağını görüyoruz ama savaş şiddetlendikçe burada petrol fiyatlarının yükseldiğini söyleyebiliriz bunun doğalgaz fiyatlarına doğrudan etkisi var. İsrail Tamar doğalgazının bir kısmını Ürdün’e ve Mısır’a ihraç ediyor. Savaşın başlamasıyla Tamar’da doğalgaz üretilen saha tamamen kapatıldı. Küreselde Rusya ve ABD bundan etkilenmese bile Avrupa ve Türkiye gibi hem doğalgazda hem petrolde dışa bağımlı ülkeler bundan oldukça etkilenir. Petrol fiyatları yükselirse bundan ilk olarak Mısır, Ürdün, Türkiye ve Avrupa ülkeleri etkilenecek bununla birlikte enflasyonda artış yaşanacak. Analistlerin tahminlerine göre İsrail-Filistin Savaşı komşu ülkelere yayılır, Lübnan ve İran’ın da devreye girdiği bir süreç meydana gelirse petrol fiyatları oldukça yükselecektir. Doğalgaz fiyatı yükseldikçe gübre fiyatı yükselecek; petrol fiyatı yükselirse taşımacılıktan tarımsal üretime kadar olumsuz etkileri görülecektir. Savaşın etkileri ekonomik alanı doğrudan etkileyecek olup tarımsal alanı da bu şekilde dolaylı yoldan etkileyecektir.’’ şeklinde tamamladı.