Haber: Burçe Başer
Editör: Sevgi Şahin
“Saatlerin Doktoru” olarak bilinen Mehmet Ali Karaçuha, 35 yıldır saat tamirciliği ile uğraşıyor. Zanaatını 17 yaşından beri sürdüren Karaçuha, Sirkeci’de bulunan “Saat Hastanesi” adındaki dükkanında tarihleri Osmanlı Dönemi’ne kadar dayanan antika saatleri tamir ediyor.
Saat tamirciliğine, 1987 yılında Tahtakale’de çırak olarak başlayan Karaçuha, hayatta en çok keyif aldığı işin saat tamir etmek olduğunu ifade etti. Çıraklığa başladığı ilk gün, ustasının bir tornavidanın ucunu bozarak kendisinden tamir etmesini istediğini ve bunu defalarca tekrarladığını anlatan Karaçuha, saatçilik mesleğinde en önemli şeyin sabır olduğunu bu şekilde öğrendiğini belirtti.
Saatlere olan ilgisinin mesleğe başlamadan öncesine dayandığını dile getiren Karaçuha bu durumu, “Okul arkadaşımdaki hesap makineli saatten çok isterdim. Sonrasında işe ilk başladığım zamanlar aldığım haftalıklar hep saatlere gitti. 7-8 saat almıştım. Şimdi ise elimde binlerce saat var.” sözleriyle aktardı.
“Ölümcül hastalığa yakalanmış bir kişiyi hayata döndürmek gibi”
Saatlerin hepsinin farklı bir hikayesi olduğunu belirten Karaçuha, antika pazarlarını gezerek işe yaramaz durumdaki saatleri alıp dükkanında hayata döndürdüğünü aktardı. En büyük zevkinin hurda olmuş saatlerin tekrar çalışmasını sağlamak olduğunu söyleyen Karaçuha, “Bizim iş de doktorluk kadar hassas bir iş. Saat tamiri ölümcül hastalığa yakalanmış bir kişiyi hayata döndürmek gibi.” sözleriyle mesleğinin önemini vurguladı. Dükkanının isminin Saat Hastanesi olmasının temelinde bu düşüncenin yer aldığını belirtirken isme çıraklık döneminde karar verdiğini açıkladı.
Dükkanı ziyaret edenlerin yaş skalasının oldukça geniş olduğunu söyleyen Karaçuha, saat koleksiyonu yapan birçok müşterisinin olduğunun altını çizdi. Koleksiyonerlerin tamir ettirmek için getirdiği kıymetli saatlerin arasında zaman zaman Edward Prior gibi önemli saat yapımcılarının el işçiliği saatleriyle karşılaştığını anlattı.
“Artık çırak yetişmiyor”
Zanaat öğrenmenin eskisi kadar önemsenmediğini dile getiren Karaçuha, şunları söyledi: “Artık çırak yetişmiyor. Bu iş için merak lazım, şimdiki gençlerde de o yok.” Günümüzde çıraklığın gençler ve aileleri tarafından sadece maddiyat odaklı görüldüğünü ve ebeveynlerin çocuklarından meslek öğrenme beklentilerinin olmadığını aktardı. Bir çırağı yetiştirmenin 4-5 sene sürdüğünü fakat bu sürenin sonunda çırakların öğrenecek bir şey kalmadığı düşüncesiyle işi bıraktıklarını açıkladı. Meslek hayatının 12 yılında bir ustayla çalıştığını belirten Karaçuha “Bilmediğim her şeyi ondan öğrendim.” diyerek öğrenmenin her zaman devam ettiğini vurguladı.
Meslekte sınır olmadığını ve sürekli yeniliklerin ortaya çıktığını ifade eden Karaçuha, saatlerden “Geçmişten günümüze en çok gelişen şey zaman makinesi.” şeklinde bahsetti. Bugünlerde oldukça fazla tercih edilen akıllı saatlerle ilgili görüşlerini ise “Ben onlara kol telefonu diyorum. Benim için saat mekaniktir.” sözleriyle dile getirdi.
“En büyük hayalim karavanla Türkiye’yi dolaşıp camilerdeki saatlerin tamir ve bakımını yapmak”
Zanaatıyla ilgili gelecek planları hakkında konuşan Karaçuha, en büyük hayalinin karavanla Türkiye turuna çıkarak ülkenin dört bir yanındaki camilerin kule saatlerinin tamir ve bakımını yapmak olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra ziyaretleri sırasında camilerin tarihlerinden bahseden videolar çekerek insanlara camileri tanıtmak istediğini de belirtti.
“Hepsinin sesi farklı, insanlar gibi.”
“İşinizi seviyorsanız saat size bir şeyler anlatıyor.” diyen Karaçuha, antika saatleri tamir ederken ait oldukları dönemleri adeta yaşadığını ifade etti. Bu zamana kadar milyonlarca insanın, birçok imam ve padişahın gördüğü, bambaşka insanların kurduğu saatleri elinde bulundurmanın kendisi için büyük anlam taşıdığını açıkladı. Saatlerin sesinin kendisine huzur verdiğini söyleyen Karaçuha, “Bazen herkes gittikten sonra camı kapatır oturup saatleri dinlerim. Hepsinin sesi farklı, insanlar gibi.” sözleriyle mesleğine ve saatlere karşı sevgisinin bir kez daha altını çizdi.