Haber: Esmira İman
Editör: Ceren Özden
Kış aylarında diyet yapanların sayısı artarken uzmanlar hedeflenen kiloya sağlıklı bir şekilde ulaşmanın mümkün olduğunu dile getiriyor. Son yıllarda gündemde olan birçok diyet çeşidi varken dikkat edilmesi gereken noktaları diyetisyen Berrin Yiğit İstanbul Üniversitesi Haber Merkezi’ne anlattı.
Uygulanan diyetlerin bağışıklık sistemini ve vücut değerlerini etkilediğini, her diyetin kendi içindeki kurallarından, faydalarından ve zararlarından da bahseden Yiğit, diyet yapmaya başlamadan önce uzman bir doktora danışılması gerektiğini ve kişinin kendisine en uygun şekilde beslenmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Düşük karbonhidratlı bir diyeti uzun süre uygulamak psikolojik olarak yıpratıcı olabilir”
Ketojenik diyetin amacından bahsederken “Düşük karbonhidrat, yüksek yağ içeriği olan bir beslenme türü. Amaç vücudu ketozise sokarak enerji kaynağı olan ketonları harcamak” diyen Yiğit, Ketojenik diyetin sonucunda ise kilo kaybı, kan şekeri dengesi ve odaklanma kabiliyetinde artış yaşanmasını amaçladıklarını belirterek “Burada dikkat edeceğimiz nokta diyeti ne kadar sürdürülebilirim sorusunu dürüstçe cevaplamak. Düşük karbonhidratlı bir diyeti uzun süre uygulamak psikolojik olarak yıpratıcı olabilir ve mutsuz hissettirebilir. Bunun yanında bazı besin gruplarının sınırlı tutulması besin ögesi eksikliklerine yol açabilir. Uzun süreli ketozis durumu sağlıkla ilgili problemlere yol açabilir. Ketojenik diyeti uygulamak isteyenler mutlaka bir uzmana danışmalı” diyerek uzman bir diyetisyene gitmeden uygulanmaması gerektiğini ifade etti.
Paleo diyetiyle ilgili soru işaretleri mevcut
Sözlerine Paleo diyetinden bahsederek devam eden Berrin Yiğit, bir diğer adıyla Taş Devri diyetinin modern tarım öncesindeki insanların beslenme biçimlerini taklit ettiğini aktardı. Şeker, işlenmiş gıdalar, tahıllar, süt ve süt ürünlerinin tüketilmesinin yasak olduğu diyette doğal ve organik beslenmenin hedefler arasında olduğunu belirtti. Diyetin artı ve eksi yönlerinin olduğundan bahseden Yiğit, “İşlenmiş gıdaları sınırlandırması ve doğal beslenme prensibi oldukça faydalı görünüyor. Fakat tahıllar ve süt ürünlerini diyetten tamamen çıkarmanın uzun vadede sağlıklı olup olmayacağı büyük bir soru işareti aslında” diye konuştu.
“Aralıklı orucun diğer diyetlerden üstünlüğü yok”
Aralıklı orucun kan şekeri regülasyonu, kan lipit değerleri ve tansiyon yüksekliğinde olumlu etkileri olduğuna dair çalışmaların olduğunu söyleyen Diyetisyen Yiğit, aynı zamanda uzayan açlık süresinin hücre onarımını desteklediğini ifade etti. Aralıklı orucun yaşam tarzı haline getirilmemesi gerektiğini de vurgulayarak, öğün saatlerinin yanında öğünün içeriği, dengesi ve yeterliliğinin de önemli olduğundan bahsetti ve aralıklı orucu değerlendirerek “Kilo kaybı açısından düşünecek olursak, çalışmalar diğer diyet modellerine göre herhangi bir üstünlüğü olmadığını gösteriyor. Altını çizerek belirtmek isterim ki en iyi diyet hayatınıza en iyi şekilde adapte edebildiğiniz diyettir” dedi.
Kültürümüze en uygun diyet
Akdeniz diyetinin kültürümüze çok uygun bir diyet olduğunu aktaran Yiğit, sebze ve meyve ağırlıklı, zeytinyağının baş unsur olduğu, tam tahıllara, kurubaklagillere ve yağlı tohumlara önem veren, haftada en az 2 kere balık tüketimi gerektiren, kırmızı et ve işlenmiş etlerin tüketimi sınırlandıran Akdeniz diyetinin faydalarını da sıraladı. Buna ek olarak Akdeniz diyeti için “Posa ve antioksidan içeriği yüksek, kronik hastalılara karşı koruyucu, kanıta dayalı bir beslenme modeli olmasının yanı sıra yeme kültürünü destekleyici, yerel ve mevsimsel beslenmeyi vurgulayan, gezegen dostu bir beslenme biçimi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
“Diyet, sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan bir beslenme düzeni demek”
Yiğit, kilo vermenin önce kilo artışına sebep olan sorunların tespitiyle başlanacağını belirterek diyet yapmanın amacını anlattı. “Diyet, sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan bir beslenme düzeni demek. Kilo vermek istiyorsanız öncelikle kilo artışına sebep olan faktörleri düşünmeli ve oradan başlamalısınız. Yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, fazla fast food tüketimi, yetersiz uyku, ilaç kullanımı, duygusal yeme gibi birçok etken var. Asıl problemi çözmek yerine kolaya kaçanlarımız; zayıflama çayları, zayıflama kürleri kovalayanlarımız var. Bunların uzun vadede vücuda verdiği zararları biliyoruz. Kalıcı bir şekilde kilo vermek için bir uzman eşliğinde yaşam tarzına uygun, sürdürülebilir bir beslenme programının takip edilmesi gerekiyor” şeklinde konuşarak süreç hakkında bilgi verdi.
Metabolizmayı hızlandırmanın yolu kas kütlesini arttırmaktan geçiyor
“Metabolizmanın daha hızlı çalışmasını isteyen birinin ilk yapması gereken, kısıtlı ve çok düşük kalorili diyetlerden uzak durmak olmalı. En etkili şey nedir diye sorarsanız yeterli miktarda su içmek ve kas kütlesini arttırmak olacaktır” diyen Berrin Yiğit, aynı zamanda dengeli beslenme, kaliteli bir uyku ve stres yönetiminin de önemli olduğunu kaydederek danışanlarında uyguladığı yöntemlerden bazı örnekler verdi. “Danışanlarımda uyguladığım ve etkisini gördüğüm birkaç şey daha var. Zerdeçal, zencefil, kırmızı biber, karabiber, kekik, nane gibi baharatları yemeklere, çorbalara, yoğurtlara eklemek ve günde 2 kupa yeşil çay ve 1-2 fincan sade kahve tüketmek.” diyerek kişinin metabolizmasını hızlandırmak için verebileceği tavsiyelerden bahsetti.
Güçlü bağışıklık sistemi hakkında konuşarak sözlerine devam eden Yiğit, bağışıklık sistemini güçlendiren çaylardan “Ekinezya, kuşburnu, kara mürver ve ıhlamur çayları benim önerdiklerim arasında. Bu çayların içerisine atacağınız 1-2 dilim taze zencefil de destekleyici olacaktır” diyerek bahsetti. Kendisine ait olan kış çayının tarifini de veren Yiğit “ Bir tutam ekinezya, bir tutam ıhlamur, portakal ve limon dilimleri, fındık büyüklüğünde taze zencefil ve 4-5 adet karanfili 300 ml sıcak suda 5 dakika demledikten sonra tüketebilirsiniz. İsteğinize göre bir çay kaşığı da bal ilavesi yapabilirsiniz” diyerek sözlerine son verdi.