Haber: İpek Öztaşçı
Editör: Hatice Beyza Çakmak
Fatih’in en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kadınlar Pazarı, hareketliliği ve canlılığıyla yıllar içinde değişti. Zaman içindeki kültürel yozlaşmasının yıkıcı etkilerini bölge esnafları ve sakinleri anlattı.
Çeşitli ürünleri ve canlı atmosferiyle bilinen Kadınlar Pazarı son araştırmalarda inceleme alanı haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar bu pazarın çeşitli yönlerine ışık tutmuş, hem zorlukları hem de toplumdaki önemine katkıda bulunan benzersiz özelliklerini ortaya çıkarttı.
Yerel esnafın önceden Vefa, Küçükpazar’da bulunduğunu söylediği Kadınlar Pazarı, 1908 yılında yaşanan 1500 evin yandığı Zeyrek-Çırçır yangını sonrasında yapılan çalışmalarda bir sokak ve bir meydancık olacak şekilde düzenlenip yeniden yapıldı. Bugün Kadınlar Pazarı, birbirinden farklı lezzetlerle dolu olan önemli bir uğrak mekan durumuna geldi.
Kadınlar Pazarı’nda özellikle Siirtli, Güneydoğu Anadolu esnaflarının çoğunlukta olması hemşehriciliğin de burada oldukça yaygın olduğunu göstermekte. Yörenin çok çeşitli doğal ürünlerini bulabileceğiniz gibi lezzetlerini de deneyebileceğiniz tek yer olma özelliğine sahip.
Neden Kadınlar Pazarı?
Bölgenin isminin Kadınlar Pazar’ı olması hakkında araştırmalar ve bölge sakinlerinin görüşleri farklı şeyleri işaret ediyor. Kimileri bu ismin geçmişte kadınların burada ürünlerini satmasından geldiğini belirtirken, kimileri Osmanlı Dönemi’nde köle kadınların buraya getirilip satıldığı şeklinde ifade ediyor. Bu konuda yeterli bilginin olmaması, kesin bir cevap alınmamasına sebep oluyor.
Her tarafı tarih dolu olan Kadınlar Pazarı’da içinde başta Çinili Hamam olmak üzere Hüsambey Tezgahçılar Camii, Ümmü Gülsüm Camii, İtfaiye Müzesi gibi önemli tarihi eserleri barındırıyor. Bu eserler sayesinde turist çeken bir merkez de olduğunu belirtmekte fayda var.
Bir Kültürel Yozlaşma Örneği
Canlı ve hareketli ortamı sebebiyle Kadınlar Pazarı’nda satıcılarında müşterilerinde karşılaştığı zorluklar var. Yerel sakinler ve işletme sahipleri, hem pazarın mirasından duyduğu gururu hem de değişen manzarasıyla ilgili endişelerini dile getirerek görüşlerini paylaştı.
35 yıllık bölge esnafı Turgut Öztaşçı, Kadınlar Pazarı’nın bünyesinde barındırdığı topluluk duygusu ve kültürel zenginliğinin civarda yaşayanlar için bir dayanıklılık ve kimlik kaynağı olduğunu belirtirken, son dönemlerde artan gettolaşmanın ise onları oldukça endişelendirdiğini belirtti. Bu kültürel yıkımın yeni başlayan bir şey olmadığını, bölgenin etnik kökeni sebebiyle bu tarz olayların geçmişten beri zaman zaman yaşandığını fakat son zamanlarda arttığını, gerek sosyal medya gerekse televizyon dizilerinde artan mafya ve çetecilik kavramlarının bu artış üzerinde büyük etkisi olduğundan söz etti.
Ruhsatsız bireysel silahlanma ülkemizde hızla artmaya devam ederken küçük yaştaki çocukların kontrolsüz şekilde ekrana maruz kalmasının da olumsuz etkileri bu noktada karşımıza çıkıyor.
Kadınlar Pazarı’nda baba mesleği olan berberliği devam ettiren Deniz Eryeşil’de aynı endişeleri paylaşıyor. Çocukluğundan beri pazarı bilen Eryeşil, birçok esnafın canlarına zarar gelecek endişesiyle dükkanlarını kapattığını ve ayrıldığını dile getirdi. Önceden kimsenin giremediği bölgelerin dizilere konu olmasıyla ziyaretçi çeken merkezler olmaya başlamasını pozitif yönde kullanmak yerine, olabilecek en kötü şekilde özentiliğin arttığını vurguladı.
Tüm bunlara rağmen Kadınlar Pazarı, modern bir toplumun taleplerini karşılarken, aynı zamanda kültürel köklerini koruyan bir pazar olarak görüldükçe, gelenek ve ilerlemenin kesişiminin odak noktası haline gelmeye devam edecektir.