Haber: Hatice Beyza Çakmak
Fotoğraf: Özgür Recep Kocaoğlu
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi)-
Görme engelli çocukların sanatsal gelişimini ve sosyal hayata katılımlarını desteklemeyi amaçlayan “Radyoda Engel Yok: Sesimizle Biz de Varız” isimli radyo tiyatrosu projesi, İstanbul Üniversitesi(İÜ) İletişim Fakültesi bünyesinde bir sosyal sorumluluk çalışması olarak hayata geçirildi.
İÜ İletişim Fakültesi’nin İletişim Stüdyoları’nda kayda alınan ve Toplumsal Sorumluluk Çalışmaları Komisyonu altında üretilen projenin yürütücülüğünü Prof. Dr. Belkıs Ulusoy yaptı. Muzaffer İzgü’nün aynı isimli kısa öyküsünden Cansu Düzdaş’ın uyarlayıp yönettiği “Bana mektup var mı?” radyo tiyatrosu aynı zamanda dayanışma ve yaratıcılığın dönüştürücü etkisine de ışık tuttu. Görme engelli çocukların ve öğretmenlerinin radyo tiyatrosu üretme serüvenini yönetmen ve dramaturg Cansu Düzdaş ve Prof. Dr. Belkıs Ulusoy İletim Gazetesi’ne anlattı.

Pandemi döneminde başlayan sesli kitap okuma etkinliklerinin ardından, radyo tiyatrosu üretme fikri ortaya çıktı ve bu fikri hayata geçirmek üzere adımlar atıldı. Proje kapsamında çocuklarla çalışmak üzere, pedagojik hassasiyet içeren tiyatro metinleri incelendi. Metinin büyük bölümü, Radyo Televizyon Sinema Bölümü Anabilim Dalı yükseklisans öğrensisi Cansu Düzdaş tarafından çocukların yaş grubu ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeniden yazıldı ya da sadeleştirildi.

Engelli bireylerle daha anlamlı bağlar kurmak
Komisyonun sürece dahil olması hakkında Prof. Dr. Belkıs Ulusoy, “aslında her şey, çocuklara ulaşmanın yaratıcı bir yolunu ararken başladı. Fakültemizdeki toplumsal sorumluluk komisyonunun uzun süredir hedefi, engelli bireylerle daha anlamlı bağlar kurabileceğimiz projeler üretmekti. Radyo tiyatrosu fikri, hem görme engelli bireylerin güçlü işitsel duyusuna hitap etmesi hem de iletişim öğrencileri için eşsiz bir deneyim sunması bakımından çok cazipti” ifadelerini kullandı.
Birlikte üretmek, birlikte hayal etmek
Düzdaş, görme engelli çocuklarla ürettikleri radyo tiyatrosunun onlar için neden bu kadar önemli olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Görme engelli çocukların dünyası sesle, tınıyla, tonla şekilleniyor. Onlar için ses, hem iletişim aracı hem de hayal kurmanın kapısı. Bu projede biz de o kapıdan girdik. Onlara sadece bir tiyatro sunmadık, aynı zamanda birlikte üretmenin, birlikte hayal etmenin hazzını yaşattık.”

“Önce hikâyeleri oyunlaştırdık, sonra roller verdik”
Çalışma sürecinde, çocukların seslerini kullanma becerilerinde ve özgüvenlerinde belirgin ilerlemeler olduğunu ifade eden Düzdaş, “İlk buluşmada biraz çekingenlik vardı ancak sesin ve oyunun doğası sayesinde çocuklar bizlerle çok çabuk bir yakınlık kurdu. Onlara önce dinledikleri hikâyeleri oyunlaştırdık, sonra roller verdik. Kimi ilk başta konuşmak bile istemezken, birkaç prova sonra en yüksek sesle replik söyleyen kişi oluverdi. Bu dönüşüm bizim için çok kıymetliydi” dedi.

Projede yer alan çocukların çoğunun ilk kez bu tür bir sanatsal faaliyete katıldığı belirten Düzdaş, “metin seçiminde yaş gruplarına uygun, kolay anlaşılır ama duygusal derinliği olan hikâyelere öncelik verdik. Klasik masalları ve onların yeniden uyarlanmış versiyonlarını kullandık. Çocukların seslendirme yaparken kendilerini karakterin yerine koyabilmeleri bizim için çok önemliydi. Bu yüzden provalarda bol bol karakter çalışmaları yaptık” ifadelerini kullandı.

Ebeveynlerin projeye olumlu katkısı
Ebeveynlerin projeye olumlu katkı sunmasının, çocukların motivasyonunu artırdığı belirten ve “Aileler baştan sona sürecin içindeydi. Kimi zaman provalara geldiler, kimi zaman çocuklarına evde tekrar yaptırdılar. Son kayıtlar tamamlandığında çocuklarını bir stüdyoda dinlemek onlar için de çok duygusal bir an oldu” diyen Düzdaş, bazı velilerin ‘çocuğumun bu kadar özgüvenle konuştuğunu ilk defa duydum’ dediğini belirtti.
Bir hayalin gerçeğe dönüşmesi
Projenin en etkileyici noktalarından biri olarak Düzdaş şu anı paylaştı:
“Bir öğrencimiz projenin sonunda, ‘Artık ben de hikâyelere ses verebiliyorum’ dedi. İşte o an, bu projenin neden bu kadar anlamlı olduğunu anladık. Onların gözünde bir hayalin gerçeğe dönüşmesine katkı sağlamak, sanırım hepimiz için en unutulmaz anlardan biriydi.”

Elde edilen somut kazanımlar
Projenin ilerleme süreci ve sonuçları hakkında Prof. Dr. Belkıs Ulusoy şunları söyledi:
“Komisyona üye olmam sebebiyle projenin başından beri vardım fakat Prof. Dr. Rengin İskeçe’nin ayrılmasından sonra komisyon başkanlığını devraldım. İyi ki de almışım çünkü çok faydalı bir projeyle sonuçlandırdık. Bu süreçte, görme engelli çocukların gelecekteki istihdam olanaklarına dair bir farkındalık oluşturmayı başardık. Özellikle çocukların yönlendirilmesi konusunda elde ettiğimiz somut kazanımlar, hem ailelerin hem de çocukların memnuniyetiyle pekişti. Radyo tiyatrosunun farklı platformlarda yayınlanmaya başlaması ise geniş bir dinleyici kitlesine ulaşarak projenin etkisini artırdı.”

Radyo tiyatrosu yayında
Radyo tiyatrosu projesi sonucunda ortaya çıkan ses kayıtları, dijital ortamda yayımlandı. Kayıtların üniversitenin spotify gibi ilgili platformlarında erişime açıldığı belirtildi. Ayrıca Ulusoy, üretilen tiyatroya; Açık Radyo, TRT 1 ve NTV Radyo gibi kanallarında ilgi gösterdiğini ve bu konuda projenin çıktılarının daha geniş kitlelere ulaşmasının sağlamak amacıyla görüşüldüğünü söyledi.
Proje yürütücüleri, bu uygulamanın görme engelli bireyler için sanatın erişilebilirliğini artırmayı hedeflediğini ve benzer çalışmalarında dezavantajlı gruplarla sürdürülebilirliği konusunda planlamalarının devam ettiğini bildirdi.