Haber: Serranur Şener
Editör: Ece Özdemir
Fotoğraf: Berk Balcı
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi) – A Spor Canlı Yayın Yönetmeni Aslı Takmaz, medya sektörüne adım atışından bugüne uzanan yolculuğunu ve spor yayıncılığına dair deneyimlerini İletim Gazetesi’ne anlattı.
Aslı Takmaz, yönetmen olma serüveninden, spor denilince akla neden futbolun geldiğine ve canlı yayınlarda yönetmenin üstlendiği kritik role kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
“Yönetmen olmak planımda olan bir şey değildi”
Aslı Takmaz, yönetmen olana kadar sektörde birçok iş yaparak kendini geliştirdiğini söyledi. Takmaz, “Yaklaşık 27 yıl önce mesleğe muhabirlikle başladım. Mezun olduktan sonra sektörel tecrübem olmadığı için hemen çalışan olarak bir yere başlamam da zordu. Bundan dolayı hiçbir para almadan, kayıt dışı stajyerlik yaptım. Başka bir kanala girdim, haber merkezinde muhabirlik ve editör yardımcılığı yaptım. Sonra kanal kapandı bir süre işsiz kaldım. Ardından polis-adliye muhabirliği yapmaya başladım. Polis-adliye muhabirliği zordu, sürekli telsiz dinlemek gerekiyordu. Ayrıca gece haberi yapmak için dışarı çıkıyorsunuz ve tehlikeli sokaklardan geçiyorsunuz. Sonra sağlık ve belediye muhabirliği de yaptım. Kültür-sanat programı hazırladım ve aynı zamanda sundum. Belgesel çektim, kurgu yapmayı ve program montajlamayı öğrendim. Kendi işimi kendin yapmanın daha pratik ve hızlı olduğunu fark edip her şeyi kendim yapmak istedim. Böylece birçok şeyi öğrendim. Bunlar beni yönetmen olmaya daha kolay hazırladı” dedi.
Türkiye’de ve dünyada spor haberciliği
Takmaz, dünya yayıncılığı ile aramızda çok büyük bir fark olmadığını ve bizim de onlar kadar teknolojik imkânlara sahip olduğumuzu belirtti. Takmaz, durumu şu sözlerle anlattı:
“Çalıştığım kurumda çok ciddi, üst düzey bir teknolojiyle çalışıyoruz. Aynı zamanda istihbarat ağımız, içerik üreticilerimiz ve muhabir arkadaşlarımız da oldukça başarılı. Bazı yayın hakları hala Avrupa üzerinden gidiyor, dünya yayıncılığında henüz ülkemize haklarını geçiremediğimiz Olimpiyatlar ve UEFA Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonlar olmasına rağmen biz de onlarla yarışabilecek düzeyde spor yayıncılığı yapıyoruz”

Sosyal medyanın spor yayıncılığına etkisi
Sosyal medyanın birkaç yıldır spor yayıncılığında ve spor dünyasında etkili olduğunu belirten Takmaz, “Ekrandaki yayıncılığın büyük bir kısmı ve yorumcuların birçoğu aslında sosyal medyaya kaymış durumda. Özellikle YouTube kanalları üzerinden çok ciddi bir spor yayıncılığı yapılıyor ve izlenebilirliği de küçümsenecek derecede değil. İnsanlar artık maaşlı bir yerde bir ay boyunca çalışmak yerine YouTube’da tıklanma üzerinden çok daha fazla para kazandıklarını ve daha geniş bir kitleye ulaşabildiklerini fark ettiler” ifadelerini kullandı.
“Futbol halka hitap eden bir spor dalı”
Takmaz, spor dendiği zaman akla ilk futbolun gelmesinin nedeni olarak onun sokağa ve halka hitap eden bir dal olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Futbol bir şeye ihtiyaç duymadan toprak sahada veya çocukların evinin önünde top oynayarak başladığı bir spor dalı ama tenise baktığınızda bir korta ihtiyacınız var, maddiyat gerektiriyor. Futbol, doğal olarak en alttan en yukarıya kadar çıkmayı başarabilecek çocukların, yükselme potansiyeli gösterebileceği bir spor dalı.”

“Canlı yayında geri dönüş yoktur”
Takmaz, canlı yayınlarda geri dönüşün ve hataya yer olmadığını ise şu sözlerle ifade etti:
“Ben canlı yayını seviyor ve tercih ediyorum. Tek seferde başlıyorsunuz ve bitiriyorsunuz. Biz buna ‘kemiksiz iş yapmak’ deriz ama yönetmen olarak canlı yayın çok stresli. Bu nedenle çok sakin, hızlı düşünebilen, pratik ve doğru kararlar verebilen biri olmanız gerek. Altınızda en az 10 kişilik bir teknik ekip var. Ayrıca kameramanları ve spikerleri siz yönlendirirsiniz, kimin ne yapacağını belirlersiniz, sesin açılıp kapanacağı anları, altyazıların alınacağı zamanı, görüntülerin devamlılığını ve KJ’nin akışını takip edersiniz. Her türlü riske açıksınızdır. Bu yüzden her şeyi koordine etmeniz ve son derece dikkatli olmanız gerekir. Panik olmak gibi bir lüksünüz yoktur çünkü en kötü karar bile karar verememekten çok daha iyidir”




