Haber: Ece Özdemir
Editör: Sena Sandıkçı
Fotoğraf: Sena Sandıkçı
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi) – Anadolu Ajansı multimedya muhabiri Hamide Coşkun, dijital haberciliğin hız, güven ve insan hikâyeleri ekseninde yeniden şekillendiğini belirtti.
Anadolu Ajansı multimedya muhabiri Hamide Coşkun, dijital çağda haberciliğin yalnızca bilgi aktarımı değil, hikâye anlatıcılığı olduğunu belirterek, “Artık izleyici haberin dışında değil, tam olarak içinde” dedi. Coşkun, hızın ve teknolojinin gazeteciliği dönüştürdüğünü ancak insan unsurunun hâlâ merkezde durduğunu vurguladı.

Dijital haberciliğin hikâye anlatıcılığıyla iç içe geçtiğini belirten tecrübeli muhabir Coşkun, haberciliği yalnızca bilgi aktarmak olarak değil, izleyiciyle bağ kurmak olarak tanımladı. Coşkun, “Haberciliği sadece bir bilgi aktarım aracı olarak değil, aynı zamanda bir hikâye anlatım biçimi olarak görüyorum. Video burada en güçlü iletişim aracı haline geliyor, çünkü bir olayı hem atmosferiyle hem duygusuyla en doğrudan biçimde aktarabiliyorsunuz” dedi.
Dijitalleşmenin gazetecilik dilini köklü biçimde değiştirdiğine dikkat çeken Coşkun, Anadolu Ajansı’nın bu dönüşümü yakından takip eden bir kurum olduğunu vurguladı. “Önceden haber izleyiciye ulaşıyordu, şimdi ise izleyici habere ulaşıyor. Artık kullanıcılar sadece takipçi değil, haberin üreticisi hâline geliyor. Bu durum, habercilik dilini daha samimi, daha etkileşimli bir forma dönüştürdü” diye konuştu.
Anadolu Ajansı’nda hız, güvenilirlik ve ekip ruhu
Multimedya muhabirliğinin çok yönlü bir üretim biçimi olduğunu belirten Coşkun, Anadolu Ajansı’ndaki işleyişin dinamikliğine “Bir muhabir olarak sahada çoğu zaman bir kameramanla oluyorum. Kimi zaman bir telefonla görüntü çekiyor, kimi zaman haberi hızla metne döküyorum. Arkamda her zaman güçlü bir Anadolu Ajansı ekibi var. Bu süreç, haberi sıcakken aktarmamızı sağlıyor. Kurguya, senaryoya, planlamaya her aşamada dahil oluyorum. Bu tempo, dijital çağın hızına ayak uydurmanın en net göstergesi” sözleriyle değindi.
Teknolojinin gazetecilikteki rolünü de değerlendiren Coşkun, yapay zekânın üretim süreçlerine katkısını vurguladı:
“Yapay zekâyı her gün aktif olarak kullanıyorum. Çevirilerde, veri takibinde, içerik fikirleri üretmede ya da mevcut bir fikri geliştirmede bana ciddi hız kazandırıyor. Ancak hiçbir zaman insanın yerini alamaz. Çünkü bilgiyi yorumlayan, anlamlandıran, yönlendiren biziz. İyi bir muhabir, teknolojiyi korkmadan ama bilinçle kullanan kişidir.”
Kurumsal kimlik ile kişisel üslup arasında denge
Anadolu Ajansı’ndaki kurumsal kimliğini kişisel muhabirlik üslubuyla dengelediğini belirten Coşkun, dijital alanda ürettiği içeriklerle de izleyiciyle samimi bir bağ kurduğunu “Bir yandan Anadolu Ajansı gibi köklü bir kurumun temsilcisi olmak bana güvenilirlik kazandırıyor; diğer yandan dijitalde oluşturduğum kişisel muhabir kimliğim izleyiciyle daha yakın bir ilişki kurmamı sağlıyor. Bu iki kimlik zaman zaman çatışmıyor, aksine birbirini tamamlıyor. Kurumsal kimliğim disiplin kazandırırken, bireysel tarzım haberi daha insani ve doğal bir biçimde anlatmama yardımcı oluyor” diyerek dile getirdi.
Kişisel markalaşmanın gazetecilikte giderek öne çıktığını söyleyen Coşkun, “Artık haberleri kurumdan ziyade kişiler üzerinden takip ediyoruz. İzleyici güven duyduğu muhabiri arıyor. Bu noktada Anadolu Ajansı gibi güvenilir bir çatı altında içerik üretmek büyük bir avantaj sağlıyor” diye değerlendirdi.

“Dijital haberciliğin geleceği insan hikâyelerinde”
Dijital çağda haberciliğin yönünü değerlendirirken Anadolu Ajansı’nın hikâye anlatıcılığı odaklı üretim anlayışına dikkat çeken Coşkun, “İzleyici artık habere sadece bakan biri değil, haberin bir parçası. Yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ya da veri gazeteciliği gibi araçlar yeni imkanlar sunuyor. Ama gelecekte fark yaratacak olanlar, teknolojiyi insan hikâyeleriyle birleştirebilen muhabirler olacak” dedi.
Video haberciliğinde hikâye anlatımının gücünü de vurgulayan Coşkun, “Bir videoyu izlerken size ilk hissettirdiği şey çok önemlidir. Bu bir kare de olabilir, bir ses de. Görselde etki ve ritim, duyguda samimiyet, metindeki netlik. Bu üçlüyü kurabilen herkes güçlü bir hikâye yazabilir” sözleriyle anlattı.
Gazeteciliğin temeli merak ve cesaret
Genç gazetecilere seslenen Coşkun, mesleğin özünü merak ve cesaret olarak tanımladı:
“Gazeteciliğin temeli meraktır. Bir olayın, bir hikâyenin peşine düşmekten asla korkmamak gerekiyor. Cesaret bu işin bir parçası. Bir noktadan sonra bu merak bir refleks haline geliyor ve siz her zaman daha fazlasını öğrenmek istiyorsunuz. Bu heyecan bitmediği sürece iyi bir muhabir de var demektir.”
Röportajın sonunda Anadolu Ajansı’nın genç gazeteciler için önemli bir okul olduğunu dile getiren Coşkun, “Bu kurumda sahadan montaja, kurgudan senaryoya kadar her adımı görme fırsatınız var. Öğrenmeye açık ve üretmeye hevesli olan herkes için Anadolu Ajansı ve medyanın önde gelen ajansları çok büyük bir deneyim alanı sunuyor” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.




