Haber: Arda Ayan
Günümüz teknolojisinde bilinmeyen ve tedavisi bulunmayan hastalıklar oldukça azaldı. Fakat hala tedavisi bulunmayan bazı hastalıklar mevcut. Bu hastalıklardan biri de en son 2005 yılında görülen nörolojik bir bozukluk olan Kuru hastalığı.
Papua Yeni Gine’nin kabile bölgelerinde görülen Kuru hastalığı, endemik bir hastalık olmakla beraber beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmakta. Bu hastalık, 1950 ve 1960’lı yıllarda Papua Yeni Gine’nin yüksek bölgelerinde, Fore toplumu içinde en yüksek düzeyine ulaştı.
Cenaze ayinleri sırasında ölen kişinin etinin yenilmesinden kaynaklanan hastalık, Fore toplumunda çocuk ve yaşlılarda sıklıkla görülürdü. Kuru hastalığının ana sebebinin, insan etinde bulunan prion adı verilen proteinlerin vücuda girmesi, sinir sistemiyle beyini birlikte etkilemesi olduğu tespit edildi.
Kuru hastalığı gibi toplumlara özel hastalıkların, farklı kültürlere ve bu kültürleri benimseyen insanlara ön yargıyla bakılmasına neden olduğu, bundan dolayı da kültürlerarası çatışmayı tırmandırdığı söylenebilir.
Peki Bu Hastalığın Semptomları Nelerdir?
Kuru hastalığının beş ile yirmi yıl arasında kuluçka dönemi bulunur, ilk semptom görüldükten sonra üç ay ile iki yıl arasında hasta yaşamını yitirir.
Baş ağrıları, eklem ağrıları ve uzuvların titremesi gibi semptomlar, Kuru hastalığının semptomları arasında yer alır. Bu semptomlar neredeyse bu hastalığa yakalanan tüm hastalarda görüldü.
Kuru Hastalığının Üç Evresi
İlk evrede, hastanın duruşunda ve yürüyüşünde titreme görülür; kasların kontrolü azalır, konuşması sırasında kekeleme ve sözcükleri gevelemeye başlar.
İkinci evrede ise hasta destek almadan yürüyemez hale gelir, duygusal olarak dengesizdir, aşırı titreme ve kas kaybı yaşar. Hasta ara ara kontrol edemediği kahkahalar atar.
Üçüncü ve son evrede hasta yardım almadan oturamaz, konuşamaz, idrarını tutamaz, yemek yemekte çok zorlanır, tepkisizdir ve vücudunda iltihaplı yaralar oluşur.
Nesli tükenmiş bir hastalık olan Kuru, son hastanın 2005 yılında ölmesiyle son buldu.