Aylin AY
Fotoğraf: Elif TUNA
Omega-3 deposu olan, bağışıklığı koruyan, hücreleri yenileyen ve daha birçok faydasını sayabileceğimiz balık, sofralarımızda yavaş yavaş yer almaya başlıyor. Sayısız faydasından ziyade lezzetiyle de insanları kendine çekiyor. Sağlıklı, aynı zamanda da lezzetli olan bu besin ülkemizce yeterince tüketilmiyor ve yanlış avlanmalar sonucu giderek azalıyor. Bu konu üzerine, Su Bilimleri Fakültesi öğrencisi Yeşim Tunçsan ve Öğrenci Temsilcisi Hasan Hüseyin Güngör ile görüştük. Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen balık yeme alışkanlığı edinmediğimizi belirten Güngör, konu ile ilgili olarak hala yeterince balık tüketiminin sağlanmadığına değindi.
Güngör, balık tüketim kültürü hakkındaki görüşlerini “Kültürel olarak daha çok kırmızı ve beyaz et yiyen bir topluma sahibiz, fakat balık tüketmek gelişimimiz için çok faydalı. Zamanla bu bilinç de ülkemizde gelişiyor ve diğer yıllara oranla balık tüketimi artıyor” şeklinde konuştu.
Bilinçli Avlan
Tunçsan denizlerdeki balık verimliliğinin yıllara göre dalgalanmasında yanlış avlanma yapılmasını ve suların kirletilmesini neden olarak gösterdi. Planlı avlanma ve suların temiz tutulması ile balık popülasyonları konusunda bir problem yaşanılmayacağını belirten Tunçsan,balık avcılığında dikkat edilmesi gerekenlere de değindi.Tunçsan, “Balıkların avlanmasında dikkat edilmesi gereken nokta boylarıdır. Bu boylar türlerin ilk kez yavru verebilecek düzeyine göre hesaplanmıştır. İdeal boyların altında yapılan avlanmalar balık popülasyonunun sürdürülebilirliğini tehlikeye sokar. Bunun olmaması için ağ açıklıkları doğru hesaplanmalıdır” dedi.
Dersler Hem Teorik Hem Deneysel
Dersleri ilk olarak teorik öğrenip daha sonra deney aşamalarını gerçekleştirdiklerini aktaran Tunçsan, okulun imkanlarıyla ulusal ve uluslararası birçok projeye dahil olabildiklerini belirtti. Güngör, gerçekleştirdikleri etkinlikleri de anlattı: “İznik Gölü’ne gidip oradan bir örnek alıp suyun kirlilik düzeyini, orada hangi türlerin yaşadığını ve endemik türleri araştırdık. Sadece balıklar değil, su bitkileri konusunda da bilgi ediniyoruz. Farklı renklerdeki balıkları farklı akvaryumlara koyduk ve çaprazladık. Kaç tane farklı türde balık elde edebileceğimizi deneyimledik.”
Su Bilimleri Fakültesi’nde Sualtı Dalış Kulübü bulunduğunu ifade eden Tunçsan ve Güngör, Gökçeada’da bir tesisleri olduğunu söyledi.