Işıl SIPÇIK
Fotoğraf: Elif TUNA
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Öğr. Gör. Sitare Bilge, gün geçtikçe popüler olan “müzikal tiyatro” ile ilgili konuştu. Müzikalin yaşamla var olduğunu söyleyen Öğr. Gör. Bilge, gerek tiyatro gerekse müzikal tiyatroda kendi kültürümüze ait eserler ortaya konulduğunda sanatımızın yadsınamayacak bir önem kazanacağını belirtti.
Haldun Dormen ve Yekta Kara gibi önemli isimlerin öğrencisi olan Öğr. Gör. Bilge, 2008’den bu yana müzikal tiyatro dersleri veriyor. Öğr. Gör. Bilge, Türkiye’de tek “Müzikal Tiyatro” bölümünün İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kapsamında yarı zamanlı olarak bulunduğunu belirterek tam zamanlı bölümü açma çalışmaları olduğundan da bahsetti.
“Müzikal Yaşamın İçinden Bir Tür”
Öğr. Gör. Bilge, “Günlük hayatımızda mutluluğumuzu, üzüntümüzü şarkıyla, türküyle gösteriyoruz. Bebeğini kaybeden bir annenin kendini ifade edebilmek için yaktığı ağıt buna örnektir. Müzikal yaşamın içinden bir türdür ve tüm dünya tarafından kabul görmüş bir alandır” diyerek müzikalin hayatımızdaki yerini belirtti.
“Bir sahnenin içerisinden müziği çektiğinizde sahne aynı etkiyi verebiliyorsa o sahne iyi bir sahnedir” diyen Öğr. Gör. Bilge, Antik Yunan döneminden beri müziğin tiyatro içerisinde var olduğunu, müziğin her zaman destekleyici bir unsur olarak tiyatronun içinde bulunduğunu söyledi.
Müzikalin gittikçe popüler olmaya başlamasıyla yapılan her eserin bu konuda ilerlememizi sağlayacağını söyleyen Öğr. Gör. Bilge, “Teknik açıdan olması gereken konumda değiliz ve altyapıda öncelikli olarak iyi sahnelerimiz yok” diyerek hem kalifiye eleman hem de altyapı eksikliğine dikkat çekti.
Kendi kültürümüze ait eserler yaptığımız zaman sanat konusunda önemli bir başarı elde edeceğimize ve ülkemizde yetenekli insanların sayıca fazla olduğuna değinen Öğr. Gör. Bilge, “Kalifiye eleman bulmak çok zor. Hem iyi şarkı söyleyen, hem iyi dans eden, hem de iyi oyunculuk yapabilen sanatçı konusunda sektörde çok eksiğimiz var. Müzikal ise üç disiplinin birleştiği ve üçünün de çok iyi olması gereken bir alan” diye ekledi.
“Damdaki Kemancı, Genç Günler’de”
Her iki yılda bir büyük prodüksiyon yapıldığını ve bu yıl da mayıs ayında Şehir Tiyatroları Genç Günler’de “Damdaki Kemancı” müzikalinin sergileneceğini anlatan Öğr. Gör. Bilge, “Damdaki Kemancı müzikali, önemi bir Brodway eseridir; gösterimimize sizleri de bekleriz” diyerek İstanbul Üniversitesi kapsamında yapılan gösterimlerden bahsetti.
Öğr. Gör. Bilge, 2008’deki “Greece” müzikalinin ardından 2010’da “Notre Dame’ın Kamburu”nu ilk defa Türkçe’ye çevirerek sahneye koydu. İki sene önce ise Cemal Reşit Bey’in eseri “Lüküs Hayat”ı yönetti. “Şimdiye kadar hep olan eserleri var ettik ama asıl amacım kendi kültürümüze ait eserleri yönetebilmek” diyerek geleceğe yönelik amaçlarından da bahseden Öğr. Gör. Bilge, tiyatro, opera, caz ve müzikal tiyatro bölümlerinde ders verdiğini ve bu sayede her disiplinden yararlanarak kendini geliştirdiğini söyledi.
Tiyatronun birçok türe ayrıldığına ve müzikalin de bu türlerden biri olduğuna değinen Öğr. Gör. Bilge, “Salt tiyatro ile müzikal tiyatro ayrımına gidemem. Performans alanında kendinizi tek bir yöne kısıtlamamanız lazım. Sadece müzikal tiyatro diyemem, ben performansın olduğu alanda var olmak istiyorum” dedi.