Yağmur Ceren KURAL
Yapay zekâ kavramı geçtiğimiz senelerde kulağa çok yabancı geliyor olsa da, hızla gelişerek günlük hayatın bir parçası haline geldi. Yapay zekâ bugün o kadar yaygın ki, çoğu insan kullandığı hizmetlerin yapay zekâ teknolojisine ait olduğunun farkında bile değil. Teknoloji dünyasının geleceği olarak görülen yapay zekâyla birlikte insanlığı nelerin beklediği ise merak edilen sorular arasında.
Yapay zekâyı insanın hayatını kolaylaştıracak teknolojiler olarak algılamamız gerektiğini kaydeden Felsefe Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Vedat Kamer, yapay zekânın 1956 yılında bir disiplin olarak kurulduğunu ve ismini de bu süreçte aldığını bildirdi. Dr. Öğr. Üyesi Kamer, Şakir Kocabaş’ın yapay zekâ tanımını desteklediğini belirterek, “Yapay zekâ, insanlarda zekâ ile ilgili zihinsel fonksiyonları bilgisayar modelleri yardımıyla inceleyip bunları formal hale getirdikten sonra yapay sistemlere uygulamayı amaçlayan bir araştırma alanıdır” dedi.
“İnsanoğlu Her An Çevrimiçi”
Son yıllarda, özellikle taşınabilir bir bilgisayar olarak görülebilecek akıllı telefon ve tablet gibi cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte, insanoğlunun neredeyse her an internete bağlı, yani çevrimiçi durumda olduğundan bahseden Dr. Öğr. Üyesi Kamer, “Bu çevrimiçi durum içerisinde hem bizler veri merkezlerine ulaşabiliyoruz, hem de veri merkezleri cihazlarımıza ulaşabiliyor. Cihazlarımızdaki sensörler ile sürekli veri üretir durumdayız. İşte bu verinin işlenmesi, kişiselleştirilmesi bize yapay zekâ olarak sunuluyor” şeklinde konuştu.
Yapay zekânın başarılı olduğu her alanın bilgisayar bilimlerinde geliştiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kamer, “Bu anlamda bilgisayar bilimlerindeki pek çok gelişme, yapay zekâ çalışmalarının ürünüdür. Son on yılı saymazsak, yapay zekânın bu kötü şöhretinden ötürü, başarılı olduğu pek çok alan artık bilgisayar bilimleri çatısı altındadır. Son on yılda yapay zekâ kötü şöhretini unutturmuş durumda. Hatta bir projenin yıldızını parlatan şeylerden biri de yapay zekâ kavramını kullanıyor olması olarak görünüyor” dedi.
Yapay Zekâ, “Yapay İnsan” Değil
Yapay zekânın şu anda öne çıktığı alanlardan birinin sensörler olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Kamer, “Örneğin telefonumuz yürüdüğümüzü, koştuğumuzu anlıyor, konumumuzu biliyor, girdiğimiz web sitelerinden bir şey önerebiliyor. Bunun olabilmesi için algoritmanın önerilerinin baştan veriliyor olması lazım. Bu aslında sensörlerden veri işlemek. Yapay insan falan değil bu” ifadelerini kullandı. Dr. Öğr. Üyesi Kamer, yapay zekânın insan seviyesinde bir zekâya çıkabilmesi için insanın diğer akıl yürütmelerini de modelleyebilmesi gerektiğini açıklayarak, bu açıdan insan seviyesinde bir yapay zekânın ortaya çıkmasının mümkün olmadığına dikkat çekti.
Duygu dediğimiz şeyin yapay zekâda olmadığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Kamer, “Yapay zekâyı çok daha süslü hale getiren şey bilgi işleme potansiyelinin ciddi bir derecede artması. Bizim şu an inanılmaz bir şekilde veri saklama ve bunun istatistiğini tutma imkânımız var. Yapay zekâya fark yaratan bu işlem gücüdür. Gazetelerde ‘yapay zekâ albüm çıkarttı’ gibi haberler görüyoruz. Bunun arkasında bir duygu yok. Yapılan şey algoritma çalıştırmak dışında bir şey değil” diyerek sözlerini noktaladı.