Aylin AY
Müzikten resme kadar birçok sanatsal faaliyet hayatımızın her evresinde karşımıza çıkıyor. Büyükten küçüğe herkesi etki altına alan sanat dalları, insan gelişimine katkı sağlarken ruhu da besliyor. İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fehime Nihal Kuyumcu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan okul zili ve çocuk şarkısını sanat eğitimi çerçevesinde İletim gazetesine anlattı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulamaya konan okul zili şarkısı “Gelecek Biziz” sözleriyle dikkat çekiyor. Prof. Dr. Kuyumcu, çocukların duygu dünyasına hitap etmek istenen şarkının müzik derslerinde çocuklara öğretilmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Kuyumcu, “Bu şarkının çocuklar üzerindeki artı ve eksisini anlamak için mutlaka bir araştırma yapmak şart. Çocuklardan fikirler alınıp bu sözlerin onlar için neler ifade ettiğini öğrenmek lazım. Sanıyorum ki hiçbir çocuk bunun farkında değil. Çünkü zilin çaldığı o an çocuklar derse girmeye, sınıfa koşmaya ya da sınıftan çıkmaya odaklanıyor. Bir ilkokulda zile denk gelip müziği dinlediğimde şarkı sözlerinin pek çok kısmının kısa süre içinde çocuklara aktarılamadığını fark ettim. Sözler çok manalı fakat şarkının özellikle müzik derslerinde öğretmenler eşliğinde okutulması ve dinletilmesiyle farkındalık kazandırılması lazım.” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar Sanatla Birlikte Farklı Bir Dil Yakalıyor”
Sanat bütün zeka türlerine hitap eder. Sayısal, işitsel ya da görsel zekada olan kişiler, sanatta kendine hitap eden bir alan bularak yaratıcılıklarını ortaya koyabiliyor. Prof. Dr. Kuyumcu, yaratıcılığın her bireyde mevcut olduğunu ancak zaman, zemin ve koşulların onu bastırabileceğini ya da açığa çıkarabileceğini aktardı. “Çocuklar sanatla birlikte farklı bir dil ve bakış açısı yakalıyor. Bir esere baktığında renkleri, şekilleri derinlemesine görüyor. Beş duyusu, sanatla birlikte gelişiyor. Dahası çocuklara fikir üretme ve öneri getirme özgürlüğünü sağlıyor. Çocuklar bu edinimlerini normal yaşamlarına da taşıyarak karşısına çıkan sorunları farklı yönlerden ele alıp daha pratik çözümler bulabiliyor. Çok yönlü düşünmeleri onların hayatını kolaylaştırıyor.” dedi.
Farklılıklardan Doğan Birliktelik
Prof. Dr. Kuyumcu, 2018 yılında Avrupa Birliği Projesi kapsamında göçmen çocuklarla sanat eğitimi alanında yaptığı çalışmayla aslında sanatın bir etkileşim dili olduğunu ortaya koydu. “Çalışmamızın teması sanat yolu ile dil öğrenimiydi. Çocuklar Farklı ülkelerden ve farklı kültürlerden izler taşıyorlardı. İlk hafta çocuklardan kendileri ile birlikte ailelerini tanıtan bir yazı yazmalarını ve resim çizmelerini istedik. Sonrasında üç ay boyunca onlarla birlikte sergi gezmek, resim yapmak gibi birçok faaliyette bulunduk. Çocuklarla birlikte fikir alışverişleri yaptık, onlara sanatta hiçbir zaman yanlış olmayacağını aşıladık. Bu da onlara özgüven verdi ve daha özgürce, korkmadan eserler ortaya koymaya başladılar. Bir süre sonra öğrenciler dile daha çok hakim oldular ve birbirleriyle iletişimleri çoğaldı. Bu çalışmaların ardından ilk hafta yaptığımız testi tekrarladık. İlk ve son test arasında inanılmaz bir fark vardı. Çocukların yazı dillerinin geliştiğini yazdıkları metinlerin artışından gördük. Çizdikleri resimlerin de bir kompozisyona dönüşerek yaratıcılıklarının arttığının farkına vardık. ” ifadeleriyle sanatın çocukların gelişimi üzerindeki etkisine dikkat çekti. Sanatın birleştirici ve rahatlatıcı bir özelliği vardır diyen Prof. Dr. Kuyumcu, “Sanat, farklı insanları bir araya getirip güzellikler yaratmayı sağlıyor. İnsanlar birbirleriyle bağ kurabiliyor. Sanat çocuklara farklı hayatların da var olduğunu gösteriyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.