Tuğçe AYÇİN
40 yılı aşkın süredir ürettiği eserler ve yetiştirdiği akademisyenlerle bilim dünyasına sayısız katkı sağlamış “Hocaların hocası”, İÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin, akademideki 40. yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı.
Gazeteci, sosyolog, antropolog, arkeolog… Monako Prensliği İnsanlık Tarihi Enstitüsünün prestijli Bilim Ödülünü Türkiye’den ilk alan bilim insanı… Öğrencilerinin sonsuz saygı ve sevgi duyduğu, iletişim camiasının mihenk taşı Prof. Dr. Suat Gezgin…
İÜ İletişim Fakültesinde dekanlık, dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı gibi birçok önemli görevde bulunan Prof. Dr. Gezgin, 25 yıldır bi’l-fill çalıştığı İÜ İletişim Fakültesinden yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Ancak Prof. Dr. Gezgin, ürettiği eserlerin yanı sıra yetiştirdiği öğrencileriyle de gerek akademiye gerek iletişim sektörüne katkılarını sürdürmeye devam ediyor.
Varım Yoğum Öğrencilerim
“Henüz 20’li yaşlarımın başındayken benim yolumun bilgiden geçmesi gerektiğini fark ettiğimde akademisyen olmaya karar verdim. O zamandan bu yana varım yoğum öğrencilerim ve onların mutluluğu” diyen, öğrencilerine her fırsatta destek olan, öğrencilerinin başarılarını mutluluk ve gurur kaynağı olarak tanımlayan, hayat mottosu “üretmek yaşamaktır” olan bir hoca, Prof. Dr. Gezgin.
Suat Hoca ile akademisyenlikten gazeteciliğe, İletişim Fakültesinde gerçekleştirdiği projelerden “sözde emeklilik” olarak tanımladığı emekliliğine kadar birçok konuyu konuştuk.
Biraz özgeçmişinden bahsetmek gerekecek olursa; Prof. Dr. Gezgin’in akademik hayatı Fransa’da başlıyor. Lisans eğitimini Aix-Marseille Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji-Etnoloji bölümünde, yüksek lisans ve doktora eğitimini ise Pierre et Marie Curie Paris VI Üniversitesi Antropoloji Anabilim Dalı ve Prehistorya Anabilim Dalı’nda tamamlıyor. 1983-1993 yılları arasında Aix-Marseille Üniversitesi Antropoloji Laboratuarı’nda asistan, baş asistan, doçentlik kadrolarında görev alıyor. Kısa bir süre sonra Paris Müzeler Genel Müdürlüğü’nde Antropoloji Anabilim Dalı Müdür Yardımcılığı görevini üstleniyor, öte yandan Fransa’da Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Temsilciliği yapıyor. Yaklaşık 20 yıllık Fransa deneyiminden sonra 1993’te Türkiye’ye dönüyor ve İÜ İletişim Fakültesinde çalışmaya başlıyor. 1993’ten bu yana tam 25 yıl boyunca da İÜ İletişim Fakültesinde bölüm başkanlıkları, dekan yardımcılığı ve dekanlık görevlerinde bulunuyor.

Bilginin paylaştıkça çoğalacağına, çoğaldıkça da insanlığın gelişeceğine, değişeceğine ve en iyiye doğru yol alacağına inanan Prof. Dr. Gezgin, “Akademisyen olmasaydım gazeteci olurdum” diyor ve ekliyor: “Uzun yıllar gazetecilik de yaptım. Fakat akademisyenlik daha ağır bastı. Beni en iyi yansıttığına inandığım iki meslek; akademisyenlik ve gazetecilik.”
Üretmenin Yaşamak Olduğunu Keşfettim
Farklı disiplinlerden beslenmenin bir akademisyene büyük katkılar sağladığını belirten Prof. Dr. Gezgin, Fransa’da aldığı eğitimin olaylara multidisipliner bakmasını ve sorunlara doğrudan çözüm odaklı yaklaşmasını sağladığını vurguluyor. Prof. Dr. Gezgin ekip çalışmasına ve üretmeye verdiği önemi ise şu ifadelerle aktarıyor: “Meslek yaşantım boyunca ekip ruhuna inanan birisi oldum ve ekip çalışmaları yaparak bu sayede bir şeyler üretmenin hazzını yaşadım. Üretmenin yaşamak olduğunu keşfettim. Günümüzde her şey çok hızlı değişiyor, dönüşüyor. İletişim biçimlerimiz farklılaşıyor, gündelik yaşamımız buna bağlı olarak başka bir hâl alıyor. Âdeta dijital bir evrenin içine hapsolduk. Böylesi bir ortamda iletişim çalışmalarının hız kazanması gerekiyor. Düşünecek, araştırılacak, söyleyecek çok şey var. Bir şeyler üretmek gerekiyor.”

10 Yıl Süren Dekanlık Dönemi
Prof. Dr. Gezgin, dekanlık görevinde bulunduğu 10 yılda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde birçok projeye imza atıyor. Bu projelerin bazılarını şöyle anlatıyor: “Kültürlerarası İletişim Yaz Okulu’ projesi kapsamında Almanya, Avusturya ve Fransa ile anlaşmalar yaptık. Radio France International, Deutsche Welle, BBC ile anlaşmalarımız çerçevesinde canlı yayın yapmak için fakülte binasına antenler koyduk. Yine Almanya merkezli Batı Almanya Radyo ve Televizyon Kurumu WDR’nin canlı yayın aracını istedim, vermeyi kabul ettiler. Araç Köln’den yola çıktı, canlı yayın yaparak İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasına kadar geldi. Burada teslim aldık. Fransa’daki Lille Gazetecilik Enstitüsü ile anlaşma yaptık, oradaki hocalar ayda bir fakültemize gelip öğrencilerimize dersler verdiler. Fransız Konsolosluğu fakültemize Fransızca altyazılı filmler verdi, biz de bu filmlerle öğrencilerimize film günleri hazırladık. Fransa elçiliğiyle ve kültür ateşeliğiyle çalıştık. Ayrıca öğrencilerimi yazın staj yapmaları için Fransa’ya gönderiyorum, bunu yıllardır sürdürüyorum.”
Uzmanlaşmak İçin Çabalayın
Suat Hoca, öğrencilerine her zaman kendilerine güvenmelerini tavsiye ediyor. İstedikten ve inandıktan sonra her zorluğun üstesinden gelineceğini ve başarıya ulaşılabileceğini vurguluyor. Öğrencilerin iyi bir ‘iletişimci’ olmak için çabalaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Gezgin, “Bunun için de bol bol kitap okumak, film-belgesel izlemek, yakın tarihimiz başta olmak üzere gidebildiğiniz kadar eskiye gitmek ve tarih, sosyoloji, antropoloji gibi sosyal alanlarla ilgili bilgi sahibi olmak ön şart. İlgi duyduğunuz bir alanda uzmanlaşmak için çabalamalısınız. Her konu hakkında fikir sahibi olmak için bol bol gezmeli, okumalı, izlemeli ve elbette iletişim kurmalısınız” şeklinde konuşuyor.
‘Sözde’ Emeklilik
Akademisyenliğin mekâna bağlı bir uğraş olmadığını söyleyen Prof. Dr. Gezgin emekliliği ile ilgili şu değerlendirmede bulunuyor: “Ben isteyerek emekli olmadım, yaş haddi nedeniyle emekli oldum. Bence bu ‘sözde’ emeklilik. Çünkü ben bir akademisyenin emekli olabileceğine inanmıyorum, akademisyenlik bir yaşam biçimi benim gözümde. O nedenle kendimi de emekli olarak kabul etmiyorum. İleriye dönük çok güzel projelerim, fikirlerim var; akademi çatısı altında o düşüncelerimi hayata geçireceğim. Şu anda İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora dersleri vermeye devam ediyorum. Öte yandan bir vakıf üniversitesiyle anlaşma aşamasındayım. Kısacası üretmeye, çalışmaya her zamanki gibi devam edeceğim.”