Tuğçe AYÇİN
“Turistlere Yönelik Çıkar Amacıyla İşlenen Suçlar ve Kabahatler Çalıştayı”, 9 Kasım’da İstanbul Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Turizm Şube Müdürlüğü iş birliği ile düzenlenen “Turistlere Yönelik Çıkar Amacıyla İşlenen Suçlar ve Kabahatler Çalıştayı” İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi. Çalıştayın açılış konuşmaları kapsamında ilk olarak İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Adem Sözüer konuşma yaptı. Sözlerine bütün kişi ve kuruluşların turizmin bir paydaşı olduğunu belirterek başlayan Prof. Dr. Sözüer, ülkemizin tüm vatandaşlarının turizm güvenliği bağlamında bir paydaş olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi. Turizmin ülke ekonomisine, kültürüne ve tanıtımına önemli katkılarının olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sözüer, güvenlik konusuna dikkat çekerek “İnsanların sadece turist olması nedeniyle suç mağduru olması özel bir risk arz ediyor. Bu risk bilimsel çalışmalara konu olmuş. Bu çalışta ile kriminolojik çalışmaların turizm konusunda da motive olacağını ümit ediyoruz” dedi.
Güvenlik konusunun, önleyici kolluk aşaması ve suç işlendikten sonraki aşama olmak üzere iki önemli sürecinin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sözüer, çalıştayda her alandan temsilcilerin ve paydaşların olmasının önemini vurguladı. Prof. Dr. Sözüer, “Turizm güvenliği ile ilgili olarak ilk kez sektörün bu kadar farklı yerinden temsilcilerin bir araya geldiğini görüyoruz. Toplantımızda sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koyup rapor haline getirerek, önümüzdeki yıl gerçekleştirmeyi planladığımız ikinci çalıştayımızda atacağımız adımları kontrol edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
“Turizmin En Önemli Unsurlarından Biri Güvendir”
Prof. Dr. Sözüer’in ardından İstanbul İlk Kültür Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz konuşmasını gerçekleştirdi. Turizmin; insanların konforunu, keyfini, rahatını, huzurunu, merakını tatmin ve temin etmek için kalkışmış olduğu bir hareket olduğunu kaydeden Dr. Yılmaz, “Güven ise Hz. Adem’den bugüne insanın ihtiyaç duyduğu en önemli husustur. Bir araya gelme ve toplu yaşama talebinin temel unsurudur” şeklinde konuştu. Turizmin en öneli unsurlarından birinin güven olduğunun altını çizen Dr. Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Güvenliğin iki tane temel konusu var: Bunlardan biri, görevlileriyle birlikte şehrin yaşayanlarının ev sahipliği ve ahlaktır. Bir diğeri ise kanun, nizam ve bunların yaptırım gücüdür. Sade vatandaş belli bir ahlaki değer gözetmiyorsa, bu konudaki en önemli açık alanlardan birisi budur. Görevlilerin sayısı, niteliği, birikimi, yeterli değilse ikinci alan da burasıdır. İstanbul turizm yönetimi bütün bu sorunların çözümü için elinden gelen gayreti göstermektedir.”
Sözlerine İstanbul ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak devam eden Dr. Yılmaz, İstanbul’un turizm alanında dünyanın en güvenli şehri olduğunu dile getirerek şöyle konuştu: “İstanbul, güvenlik konusunda dünyanın herhangi bir şehriyle mukayese ederek kendini bir yere taşıma ihtiyacı hisseden bir şehir değil, kendi içinde kendisiyle yarışarak, kendi tarihinden gelen birikim ve gelecek vizyonuyla daha üst seviyeye ulaşmayı hedefleyen bir şehirdir.”
“Turizm Güvenliği İçin Orijinal Projeler Üretiyoruz”
Dr. Yılmaz’ın ifadelerini tamamlamasının ardından İstanbul İl Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan söz aldı. 2017 yılında gerçekleştirdikleri “Milyon Taşı Huzur İstanbul” projesine değinen Dr. Çalışkan, bu proje ile başlattıkları, turizm güvenliğinin çok daha etkin sağlanabilmesine ve turizmle ilgili tüm paydaşların hep birlikte faaliyette bulunabilmesine yönelik çabalarının, 2018 ve 2019 yıllarında ülke turizmine ve ekonomisine açık biçimde yansıdığını aktardı. “Bu alanda 7 gün 24 saat esasına göre çalışan emniyet teşkilatımızın ve diğer paydaşlarımızın fedakâr gayretleri, milletimizin yüz akı olmuştur” şeklinde konuşan Dr. Çalışkan, İstanbul’un turizm potansiyelinin dünyada eşi ve benzeri olmadığı bilincinin, kendilerini turizm güvenliğinin sağlanması hususunda daha fazla gayrete getirdiğini ve her geçen gün çok daha etkin, orijinal projeleri hayata geçirmelerini teşvik ettiğini belirtti.
İstanbul’a gelen turistlerin herhangi bir şikâyet ya da talebinin çok kısa bir sürede karşılanarak güvenliğin en üst düzeyde sağlandığı duygusunun hissettirildiğini söyleyen Dr. Çalışkan, “Turist, ilimize ayak bastığı andan itibaren personelimizce karşılanmakta, kendilerine gerekli yönlendirme ve rehberlik yapılarak ülkemizden ayrıldıkları ana kadar yaşayabilecekleri her türlü soruna hızlıca çözüm üretilmektedir” dedi.
Hâlihazırda yapmış oldukları ve devam etmekte olan projeleri hakkında bilgi veren Dr. Çalışkan bu projeleri şu şekilde sıraladı: “Turizm Mobil Uygulaması, Turizm Kalekolu Projesi, Sosyal Medya İnternet Takip Projesi, Turizm Polisi İrtibat Noktaları, Bilgi Akışı Amacıyla Kurulan Whatsapp Grupları, Rehberlik ve Tercümanlık Faaliyetleri, Otel Güvenlik ve Müdürleriyle Koordinasyon Toplantıları, Çince Dil Eğitimi Kursları.”
Ülkemize bir turist geldiği zaman kendisini güvende hissetmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Çalışkan, turizmin onlarca sektörü besleyen, milyonlarca insana imkân sağlayan, ülke ekonomisine katkı sunan bir sektör olduğunu ve bu noktada herkese görevler düştüğünü ifade ederek sözlerini noktaladı.
“Misafirlik, Milletimizin Genlerinde Var”
Dr. Çalışkan’ın konuşmasının ardından İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak söz aldı. Çalıştayın, üniversitelerin toplumsal rolüne işaret edilmesi, toplumun sorunlarına çözüm önerileri sunması bakımından büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’nin bir araştırma üniversitesi olarak yaptığı bilimsel çalışmalarıyla Türkiye’nin stratejik vizyonuna katkı sunduğunu ve yaşanan sorunlara kalıcı çözümler ürettiğini dile getirdi. Akademide üretilen bilginin, ülkenin ve toplumun yararına sunulduğunda daha anlamlı ve değerli olduğuna inandığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ak, çalıştayın, bu inancın en değerli örneğini oluşturduğunu söyledi.
Misafirperverlik konusunda değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ak ifadelerini şöyle sürdürdü: “Bizim medeniyet değerlerimiz, bizi ziyarete gelen insanlara misafir gözüyle bakar. Misafirimizi memnun etmek için elimizden geleni yapar; misafirimizin evimizden, şehrimizden, ülkemizden mutlu ve gönlü hoş bir şekilde ayrılmasını arzularız. Misafirlik bu toplumun çok önemli bir vasfıdır, milletimizin genlerinde vardır. Emin bir beldeye gelen ve kendilerini emin hissetmek isteyen misafirlerimizin bu duygularını devam ettirmek hepimizin öncelikli görevleri arasında olmalıdır. Temennim şudur ki; bugün bu toplantıda, konunun güvenlik boyutuyla birlikte misafirperverlik duygumuzdaki aşınmaları ortadan kaldıracak çözüm önerileri ve çareler üzerinde de konuşulsun ve tartışılsın.”
“Şehirlerin Kraliçesi İstanbul”
Tarihte her şehrin bir sıfatı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, İstanbul’un şehirler arasındaki sıfatının “şehirlerin kraliçesi” olduğunu belirterek, İstanbul’un misafirperverlik yönünün altını çizdi. İstanbul Üniversitesi’nin de İstanbul’un kimliğini tam olarak yansıtacak şekilde misafirperverliğin zirveye ulaştığı bir kurum olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ak, “Üniversitemizde 154 ülkeden 8 bin 339 uluslararası öğrenci bulunmaktadır. Sadece bu yıl üniversitemize 2 bin 200 uluslararası öğrenci kaydoldu. Üniversitemizde 25 dilde eğitim verilmektedir. Bu potansiyelimizle her zaman milletimizin ve İstanbul’umuzun hizmetindeyiz” dedi.
“Gönül Kazanmak Bir Fetih Anlayışıdır”
Prof. Dr. Ak’ın konuşmasını tamamlamasından sonra İstanbul Vali Yardımcısı Dr. Hülya Kaya söz aldı. İfadelerine İstanbul Üniversitesi’nin hem ülkemizin hem de dünyanın seçkin bilim merkezlerinden biri olduğunu vurgulayarak başlayan Dr. Kaya, “İstanbul Üniversitesi ulusal ve uluslararası başarılarıyla şehrimize ve medeniyetimize önemli katkılar sunmaya devam ediyor” şeklinde konuştu. İstanbul’un ise bütün yolların kesiştiği eşsiz bir dünya şehri olduğunun altını çizen Dr. Kaya şu ifadelere yer verdi: “İstanbul, dünyanın en çok görülmek istenen ilk 3 şehrinden biridir. Turizm potansiyeli açısından çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Dünyanın Türkiye’ye açılan kapısı konumundadır. Güler yüzümüz, tatlı sözümüz ve misafirperverliğimizle etkisi yıllar sürecek ilk intibanın mimarı ise biziz. Ülkemizin lehine oluşacak algıları oluşturmak, uzun bir çaba ve strateji gerektirir. Kültür ve medeniyetimizin sıcaklığını ve güzelliklerini bilmemiz ve uygulamamız hayati önem taşıyor. Bu şehrin her bireyi bu bilinci taşımak zorundadır. Gönüller kazanmak sınır tanımayan bir fetih anlayışıdır. Bizler gönül medeniyetiyiz.”
Kimsenin günübirlik çıkarları uğruna değerleri hiçe sayma lüksü olmadığını vurgulayan Dr. Kaya, bu bağlamda turistleri mağdur etmeye çalışmanın kimseye yakışmayacağının altını çizdi. “Bunun için vicdanımızın sesine kulak vereceğiz. Gözümüzü dört açıp ülkemizin ve şehrimizin onuruna kasteden kötü niyetli kişileri tespit edip gereken yaptırımları uygulayacağız” diyen Dr. Kaya, hiçbir terazinin kişinin vicdanı kadar doğru tartmayacağını ifade etti.
“Turistlere Yönelik Çıkar Amacıyla İşlenen Suçlar ve Kabahatler Çalıştayı”, açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından oturumlarla devam etti.